“Helalleşme yolculuğuna çıkıyorum” diyen Kılıçdaroğlu'nun: “ Benim liderliğini yaptığım partinin de geçmişte yarattığı derin yaralar vardır. Uzun süredir de önce bu yaraları yaratan o sistemi değiştirmekle uğraştım...” sözleri, aynı zamanda Baykal'a yapılan kaset kumpasının parmak izlerini ele veren ve kumpasın hedef ve amacını da ortaya koyan bir itiraf niteliğindedir!
Kılıçdaroğlu her ne kadar ben dilini kullansa da sistemi (yani Chp'yi) değiştirmenin onun yeteneklerinin çok üstünde bir proje olduğunu görüyor ve projedeki (fetö) ayak izlerinden yola çıkarak sistem mühendislerinin kimler olduğunu tahmin edebiliyoruz!
Demek ki kaset kumpasının hedefi sadece Baykal ve lider değişikliği değil; partideki bütün Atatürkçü, ulusalcı ve devletçi sistemin (kişilerin) tasfiye edilmesiymiş, ki kumpastan bu yana geçen süreçte Chp'de yaşananlar da zaten bunu doğrular niteliktedir!
Sistem kelimesiyle üstü hem örtülmek ama aynı zamanda da mesaj olarak bir yerlere iletilmek istenen (mesaj helalleşme listesindekilere, üstünü örtme gayreti ise tabandaki Atatürkçü/Ulusalcıları uyandırmamak olan) bu tasfiyenin amacı olarak; uzun zamandır bir türlü iktidar olamayan Chp'nin bu başarısızlığına sanki partideki Atatürkçü/Ulusalcı yapı ve zihniyetin yol açtığı ve dolayısıyla iktidar olma adına böyle bir budamanın yapıldığı algısı oluşturulup topluma empoze edilse de; Chp'yi (hdp benzeri bir yapıya) dönüştürmek isteyen/dönüştüren sistem mühendislerinin gerçek amaçlarının bu olmadığını Kılıçdaroğlu'na yaptırılan açıklamaların satır aralarından okuyabiliyoruz!
Kılıçdaroğlu'nun geçmişe yaptığı gönderme ve “derin yaralar” vurgusu Atatürk döneminde bastırılan ayaklanmalara atıf yapsada; belirtilen listede yaşanan olaylarla Chp ve Kılıçdaroğlu'nun doğrudan bir ilgisi olmadığı halde Kemal Bey'in (devlet adına) bunları üstleniyormuş gibi yapıp helallik istemesi, iktidara geliyoruz algısı oluşturma isteğine bağlanıyor ama devlet düşmanlarıyla aynı ağız ve üslupla devleti alenen zalim ve suçlu ilan etmesi, bu hamlenin altında başka bir niyetin varlığını sorgulamamızı da gerekli kılıyor!
Chp'yi dönüştürenler toplumun belli kesimlerine(özellikle listedekilere) gerek Atatürk döneminde gerekse sonraki dönemlerde devlete hâkim olan Atatürkçü/Ulusalcı yapı ve düşüncenin devletçi reflekslerle; azınlıklar, kürtler, aleviler, dindarlar gibi gruplara baskı ve zulüm yaptığını; içindeki Atatürkçü/Ulusalcı yapıdan dolayı Chp'nin de zaman zaman bu baskı ve zulmün ortağı olduğunu ama bu Atatürkçü/Ulusalcı/Devletçi yapıyı (sistemi) partiden ayıklayıp uzaklaştırdıkları mesajını vererek; Chp'nin de artık devlet mağdur ve mazlumlarıyla(!) aynı hiza ve amaçta olduğunu belirtiyor ve yeni Chp'yi hdp ve fetö gibi sistemlerin yanına konuşlandırdıklarını açıklamış oluyorlar!
Bu sebeple bu girişim helalleşme değil (Chp'nin de içinde olacağı) devlette hesaplaşma çağrısı gibi durmakta ve muhtemelen Chp'nin bir sonraki adımına da dayanak oluşturmaktadır!
Ve yine muhtemeldir ki; bu helalleşme girişimiyle eş zamanlı olarak(bir rüzgar gülü tarafından) dolaşıma sokulan “rejim” kavramı, önümüzdeki süreçte kendisini devletin karşısında hizalayanların en çok seslendireceği kavram olacaktır!