Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür Haber, Türkiye ve dünyadan önemli olan Son dakika, Güncel, Teknoloji, Magazin ve Siyaset haberlerini okuyabilirsiniz.

SON DAKİKA
Sol Ok
Sağ Ok
Menü
Ara
Facebook Twitter
ANASAYFAGÜNDEMSİYASETSPOREKONOMİ SEYAHAT TEKNOLOJİ YAZARLAR FOTO VİDEO

Havva Bütün Saraç

İMAM-HATİPLERİN FARKI NE?

Facebook Twitter Linkedin WhatsApp Tumblr Yazdır Büyüt Küçült
Öncelikle Kamer Genç’in Emine Erdoğan’a sözlü saldırısını son derece küstah ve terbiyesizce buluyor, bu muameleyi, Ecevit’in Kavakçı’ya “Haddini bildirin!” tavrıyla eşdeğer görerek kınıyorum. Ak Parti hükümeti, son günlerde kimilerince görmezden gelinse de dindar insanların, yok sayılan başörtülülerin görünür olmasında ve hak ettiği saygınlığı ve haklarını kazanmasında çok büyük bir aşama kaydetmiştir. Bundan geri dönüş ve taviz de söz konusu değildir.
 
---
Başbakan kimsenin bilmediği bir gerçeği açıklamıştı bir konuşmasında. 28 Şubat döneminde, kızı Sümeyye’yi Trabzon Araklı’ya göndererek İmam-Hatip Lisesinde okuttuğunu söylemişti. İstanbul’da başörtüsü problemiyle karşılaştıkları için böyle bir yolu seçmişler.
 
Katsayı uygulaması nedeniyle herkesin İmam-Hatip Liselerinden köşe bucak kaçtığı o dönemde, başbakanın kızını bu okula göndermesini imam-hatip fetişizmiyle açıklamak sığlık olur. “Nasıl olsa başbakanımız ve maddi açıdan iyi durumda olanlar çocuklarını yurtdışında okutarak mağduriyet yaşamazlar” cevabı da yeterli değil.
 
Başbakanımızın da mezun olduğu bu liselerin, normal bir liseden de özel okullardan da farklı ve özel bir yönü var. Bu okulların seküler eğitimden diğerlerine göre çok daha uzak, hem dindar, hem de özgür düşünen bir gelecek yetiştirmesi.
 
Bıyık altından gülüp biz İHL’lilerin ne kadar dindar olduğunu biliriz deyip Ş.Payev gibi parkta sevgilisiyle oturan dar kotlu, çiçekli başörtülü birkaç kızı örnek gösterebilirsiniz. Ya da 28 Şubatçıların marifetiyle eğitim ve öğretmen kadrosu olarak da zayıflatılmış görüntüsünü de gözümüze sokabilirsiniz.
 
Ancak şu bir gerçek ki 28 Şubat’tan önce bu okulların öğrencileri Fen liselerinin öğrencileriyle yarışabiliyor, istedikleri bölümleri kazanabiliyorlardı. M.Türköne gibi “Artık, imam-hatipler misyonunu tamamladı, onların yerine özel okullar, sivil toplum kuruluşları din eğitimini versinler” diyebilir miyiz?
 
Zaman içinde eğitimdeki dönüşümle birlikte eğitimi ve öğretmen kadrosunun hızla gelişeceğine inandığımız bu okullar, Said Nursi’nin de bir zamanlar hayalini kurduğu maddi ve manevi ilimleri aynı anda verebilen yegane okullardır.
 
Din eğitimi, Kur’an ve hadis merkezli olduğunda, tefsir, hadis, kelam, akaid, fıkıh alanında uzman ilahiyatçıların vasıtasıyla verildiğinde güvenilirliği yüksektir. Bunun dışındaki kurumlarda her grup kendi liderini referans gösterip çocuklara bu şahsın eserlerini ya da kasetlerini din olarak sunacaktır ve talebeler edindikleri bilgileri sorgulamak istediklerinde samimiyetsizlikle suçlanıp susturulacaktır.
 
İmam-Hatipliler ve üniversite bazında düşündüğümüzde ilahıyatçılar, din ilimlerini, verilen felsefe eğitimiyle birlikte düşünerek, sorgulayarak, hatta diğer dinlerle kıyaslayarak aldığı için verilen bilginin Kur’an’la, Hadislerle ne kadar örtüşüp örtüşmediğini algılayabilecek, düşüncelerini ifade etmekte özgür olacaklardır.
 
Din eğitimini bir tarikat ya da cemaat şemsiyesi altında almış kişinin sorgulama, farklı düşünme, tartma, ölçme şansı ne yazık ki yoktur. Bu durumda da menkıbeler, hurafeler, bidatler ve rüyalarla amel etmek din olarak görülecektir.
 
Şu an eğitimde bir dönüşüm gerçekleştirilmek istenirken kimi dershaneler kutsallaştırılıyor ve mabetler yıkılıyormuşçasına direnişe geçilmesi isteniyorsa bunun altında da dinin yanlış ve eksik yorumlanması yatmaktadır.
 
“Doğru istikametten taviz, Hakka saygısızlıktır.” sözü teoride doğru, kullanıldığı yer itibariyle pratikte yanlıştır. İmam-Hatiplerin kapanmasını sessiz ve sağduyuyla izlemek, dershanelerin kapatılışını kutsal bir mekandan vazgeçercesine hınç ve öfke ile karşılamak bizi doğru istikamete götürmez. (Today’s Zaman yazarı, Emre Uslu’nun meselenin dershaneden ziyade İsrail’le ilişkilerimizin kötüye gitmesinden duyulan huzursuzluk olarak yorumlamasını da incelenmeye değer görsem de bu konuyu uzatmak istemiyorum.)
 
Din, yalnızca bizim grubumuz ve çalışmalarımızdır, indirgemesinden kurtularak, ümmetçilik anlayışına sahip olmak lazımdır. Tüm insanlığın, Müslümanların ve mazlumların menfaatini düşünen, onlar için mücadele edebilen, direnebilen, sesini yükseltebilen bir nesil yetiştirmek önceliğimiz olmak zorundadır.
HAVVA BÜTÜN SARAÇ DİĞER YAZILARI
Hurhaber.com'da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hür Haber sorumlu tutulamaz.

ANASAYFA | GÜNÜN HABERLERİ | KÜNYE | REKLAM | RSS