Kılıçdaroğlu yine bir densizlik yapıp Brüksel’de, Sosyalist Parti lideri Swoboda’nın önünde Erdoğan’ı Esat’a benzetti. Swoboda, bu benzetmeye tepki gösterince de Kılıçdaroğlu önce ” gene yanlış merdivene mi bindim” şaşkınlığını yaşadı. Sonra da döktüklerini toplama derdine düştü.
Orhan Gencebay, Bahçeliden gelen eleştirilere çok alınmış, tansiyonu 24’lere kadar çıkmış, üzüntüsünü ifade etti. “ Bahçeli’yi ya da Kılıçdaroğlu’nu ciddiye alan var mıdır ki” diyordum, demek ki varmış. Ama Orhan Baba, içli, duygulu, hassas bir sanatçı. Nasıl, siyasetçilerin vurdulu kırdılı üsluplarına gelebilsin.
Gerek Kılıçdaroğlu, gerekse Bahçeli, dil sürçmeleri, gafları, şaşkınlıkları, iş bilmezlikleriyle bu partilerin olmazsa olmazı oldular. Gözlerimiz her gün ekranlarda onları arar oldu. Komedi filmlerinin beceriksiz, sakar kötü adamları olur ya, işte aynı bu ikisi de hükümeti küçük düşürmek isterken söyledikleri söz, yaptıkları iş ayaklarına dolanıyor, her defasında kazdıkları çukura kendileri düşüyorlar ve bu doğal komik hallerine çok gülüyoruz. “Anne bana neden püskevit almıyorsun?” repliğiyle, “işsizi, işsazı, işsassız” marşlarıyla “şampuan Galatasaray” sözleriyle hafızalara kazanan Bahçeli gibi, merdivene ters binen, temele keman çaldıran, Saddam’ı yaşatan Kılıçdaroğlu’nu da bu millet kolay kolay unutamayacak.
*************
MEDYANIN SORUMSUZLUĞU
Öyle, bir haber için açarsınız TV’yi ya da gazeteyi, birkaç haber uğruna zihin kirliliğinin en kötüsüne en bayağısına maruz kalırsınız. Elin İngilizi, Fransız’ı ya da bizim yerli utanmaz modellerin boy boy, arsız fotoğrafları, nerde, hangi plajda, gece kulübünde, ne zıkkım oldukları vs. Görmediğiniz, okumadığınız ahlaksızlık kalmaz. Bu ahlaksızlıkları yapanlardan ziyade, onları evlere kadar servis eden ve de böylece meşhur eden medyanın sorumsuzluğu üzmekte bizleri. Arz talep meselesi, ekmek parası laflarıyla bu dünyada vicdanımızı susturduk diyelim, ya öbür taraf için hangi mazereti uyduralım?
Hangi kanala, gazeteye sorsanız, tarafsız, özgür haberlerle amaçlarının insanlığa hizmet olduğunu söylerler. Gençleri uygunsuz görüntülerle yoldan çıkartıp, başıboş sefih bir hayata özendirmekte bu hizmetin bir parçası mıdır? Biraz daha fazla kazanmak için haber değeri olmayan ucuz resimleri yayınlamanın kime, ne faydası var?
Hangi meslek grubu olursa olsun, yaptığı işin ne kadar etik, ne kadar doğru-yanlış olduğunu, iyi tartmak zorundadır. Ahiretteki hesabını da hiç aklından çıkartmamalıdır ki azami 40-50 yıl sonra şimdi iş sahibi olanlar, hep ölmüş olacaklar. İşte o zaman arkasından nezih bir nesil bırakmak için çalışanlar kardayken, sapıtmış, sapıklaşmış bir neslin inşası için yaşamış olanlar da ziyanda olacak. Şair Baki’nin dediği gibi yani, “Gök kubbede baki kalan, bir hoş sada imiş.”olacak, vesselam…