“Ezher Şeyhi Mursi’ye değil Sisi’ye tabi oluyor ve ben bunu anlayamıyordum ama şu an benzer durumdayız” diyen A.Dilipak’ın sözleri çok önemli. Dershanelerin kapatılacağı açıklanması üzerine“Firavunlar size cephe alıyorsa doğru yoldasınız” cümlelerini sarf eden Fethullah Gülen’in 28 Şubat’ta Çevik Bir’e yazdığı mektubu okuyan var mı?
“Genel Kurmayımızın çok değerli ikinci başkanı, Sayın Komutanım, Kahraman ordumuzun şerefli bir mensubu ve en yüksek rütbede bir komutanı olarak takdir buyuracağınız üzere… Ne zaman, nerede ve ne şekilde arzu buyurursanız bu okulları şereflendirebilir ve her türlü teftişi yapabilirsiniz… Devletimiz bizim okullarımızı devralabilir ya da ben, bu okulların kapatılmasını teşvik edebilirim…”
Son günlerde okuduğum ve beğendiğim bir söz var: “Ben diktatörün katil, zalim ve laik olanını severim” Zalimin karşısında iki büklüm olurken alnı secdede olan, Esed’e, Sisi’ye “dur” diyebilen ve İsrail’e “one minute” çekerek kafa tutabilen tek lidere “Firavun” demek. Bu çok büyük bir hatadır. Umarız bu hataya takipçileri de düşüp “evliyalar hatadan münezzehtir, ne buyurduysa doğrudur” kolaycılığına düşmez.
Ne yazık ki güncel zalimlere hiç tepki gösteremeyen bu ılımlı zihniyet, en haşin yüzünü hükümete gösteriyor. Çünkü bu kutsal, kapatılamaz denilen kurumlar kapatılıyor.
Çoğumuz bir dönem bu kurumlarda okumuşuzdur, kalmışızdır. Okuyacağın kitaptan, gazeteye, dergiye, vereceğin bağışa kadar çok fazla müdahale ve yönlendirme olduğu için belki de çok da uzun süre kalamadan ayrılmış, ancak yine de o kurumlardaki arkadaşlarla gönül bağımız olduğu için oturup kalkmaya, muhabbete devam etmiş, irtibatı kesmemişizdir.
Cemaat ve tarikatler bu ülkenin gerçekleri. Çoğu zaman asılsız menkıbe ve rüyalarla müridlerini uyutup dini afyon olarak kullananlar da yok değil. Dünya üzerinde binlerce cemaat var ve çoğu liderlerini insanüstü görüyor.
Ülkemizde 28 Şubat döneminde imam hatipler ve kuran kursları kapatılınca cemaatlerin işlevi biraz daha artmış, milletimiz daha bir teveccüh göstermiştir. Ancak eğitime verdiği önem nedeniyle öne çıkan ve zamanla dershanelerini de güç devşirme aracı olarak kullanan ve bu güçten gelen cesaretle sürekli hükümetin politikalarına set çekmeye kalkışmaları hükümetin bu cemaate bakışını değiştirmiştir. Mavi Marmara olayında İsrail’den yana tavır takınmaları, ÖYM’lerin kaldırılışına karşı çıkışları, gezi olaylarındaki tutumları vs. problemleri artırdı. Başkalarına hayat hakkı tanımayan, kendi kadrolaşması ve gelişmesini önceleyen bir kurumdan da sağlıklı bir gelecek beklemek hataydı.
İslam’a hizmet gibi bir misyonla yola çıkmış gibi görünse de İslam’a yönelik hiçbir saldırı ya da tehdite aldırmayan ancak kendi menfaatleri söz konusu olduğunda savunmaya, hatta saldırıya geçebilen bir yapılanma söz konusuydu ne yazık ki. Aksi halde tutuklu darbecilere bile ciğeriniz yanarken inanç özgürlüğü için mücadele eden din kardeşlerinize “Firavun” demek neyle izah edilir ki?
Mehmet Kamış başbakanın dershaneleri kapatma operasyonunu Mesut Yılmaz’ın imam hatipleri dönüştürme bahanesiyle kapatmasına benzetiyor ve “bu yüzden Yılmaz siyasetten silindi gitti” diyor. Bu durumda sormak lazım “O dönemde siz neden şimdiki gibi bir savunma hatta mücadele içine girmeyi hiç düşünemediniz, karşı çıkmadınız, İHL’lerin kapanmasına, başörtülülerin okullardan kovulmasına neden sessiz kaldınız? Sessiz kalmaktan da öte Yılmaz’ın hükümet ortağı Ecevit’e methiyeler sıraladınız.” Cevap basit. Siz de diktatörün katil, zalim ve laik olanını seviyorsunuz. Hakkaniyetli, merhametli olandansa zarar gelmeyeceği bilinciyle çok rahat konuşup yazabiliyor, saldırıya geçebiliyorsunuz.
Yıllardır çocuklarımızın yarış atı gibi hafta sonları da dahil okuldan dershaneye koşturmasından, çocukluklarını yaşayamamasından yakınır dururuz da bu konuda atılan bir adımı menfaatlerimize aykırı bulup acımasızca eleştiririz öyle mi? Çocuklarımız hafta sonları Kur’an, hadis, Arapça ya da spor, sanatla uğraşsa, testlerle kafayı bozmasa fena mı olur?
Yakışmadı diyorum. “Dinimiz, vatanımız, kaderimiz bir” derken cemaat taassubuyla kör kütük sarhoş olup menfaat çatışmasıyla kardeşlerinize hasım kesilmek hiç yakışmadı. Allah cümlemizi bu tür taassuplardan ve mümin kardeşlerimizle aramıza girmekte olan nifaklardan korusun.