“Başı açık öğretmen istemiyoruz” demek ne garip, ne çağdışı, ne absürt bir istek değil mi? Ancak Balıkesir’in Ayvalık ilçesinin bir beldesinde görüldüğü üzere bir Türkçe öğretmenini, örtülü diye istememek son derece olağan, yıllardır uygulanan, Atatürkün ilke ve inkilaplarıyla doğru orantılı, demokratik ve de özgürlükçü.
Biz ne öğretmenlere katlandık da ne velilerimiz ne idarecilerimiz “böyle öğretmen kıyafeti olmaz” diyebildi ki rüküşlükleri anlatılır bir şey de değildi. Dişlerini dudaklarıyla birlikte boyayıp, vampirce gülümseyip talebeleri yerli yersiz sözlüye kaldırıp fırçalayanlar olurdu. O yürürken korkardık. O ince uzun topuklar o mini etekten fırlamış tonton bacakları taşıyamaz da “çat” diye kırılırsa düşen enkazı ömrümüzce unutamayız diye tir tir titrerdik de gene kimseye “böyle kıyafet istemezük” diye bağıramazdık. Yani içimiz kaldırmasa da dışımız gayet saygılı ve demokratik idi. Normal giyinmiş açık bir öğretmene ise zaten hiç kimsenin diyeceği bir şey olamazdı. Zira biz onun kıyafetiyle değil karakteri ve vereceği eğitimiyle ilgiliydik.
Ülkemizdeki başörtüsü, imam hatip, kuran kursu vb. dinle alakalı her konuya karşı, hatta hasım olan ve her fırsatta hangi ağaca sarılsak da çevreci protestocu kılıfında şu dinci hükümetten kurtulsak diye çırpınan kesimi Mısır’ın darbeci, cami kapatan Sisi yanlısı grubundan ayırt edemiyoruz.
Öyle tahammülsüz ve şirret bir yapıları var ki başbakana rağmen kamusal alanda bir örtülüye linç kampanyası başlatabiliyorlar. Haddini bilmeyip başörtülü öğretmen hakkında –eğer teşebbüs edildiyse- soruşturma başlatanlara yetkili mercilerce gereken ders verilmeli ki bu münferit bir olay olarak kalsın, ülke genelinde böyle ilkel davranışlara cesaret edilemesin.
Mili Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Cahit Zarifoğlu’nun cihat şiirlerinden oluşan kitaplarını okullarda dağıttı, yine her okul imam hatip okullarına dönüştürüldü haberleriyle “Eyvah yine laiklik elden gitti gider, şeriat kapıda bekler” manilerini dinlemekten biz bıktık, söyleyenler usanmadı. İmam hatipler halka rağmen kapanırken sorun yoktu, şimdi yine halkın yoğun talebiyle açılıyor, problem edilmeye utanılmıyor.
Şunu neden anlamak istemiyorsunuz: Bu milletin ekseriyeti sizin medeniyetten anladığınız giyinme özürlü çağdaşlıktan hayır gelmeyeceğini biliyor ve dini değerlerine, Allah’ın, peygamberin emirlerine riayet etmenin her şeyden önce geleceğini düşünüyor. İstiklal harbinde Allah Allah nidalarıyla savaşanlar da Kur’an’a bağlıydı, bugün onların torunları da bağlı. Evet laik, modern, çağdaş dayatmalara, linçlere rağmen, yani özetle, size rağmen…