Bahçeli’nin demokratikleşme paketiyle andın kaldırılışını protesto etmek için söylemek istediği, “varlığını, varlığına, varlığımdan mı” olduğuna bir türlü isabet ettirip armağan edemediği andın 1933’ten beri askeri esas duruşta okutulduğunu biliyor muydunuz? O dönemin ulus devletçi sistemlerinin ortaya çıkardıkları ve rejime sadık köleler yetiştirmek için geliştirdikleri bir uygulama.

Almanya’da da ideolojik eğitimin ve beden eğitiminin verildiği gençlik kamplarında “Führer’e adanmış kanımın her damlasıyla, tüm enerjimi ve gücümü Adolf Hitler’e ve ülkeme adayacağıma yemin ediyorum. SAHİP OLDUKLARIMDAN HATTA HAYATIMDAN BİLE VAZGEÇECEĞİME SÖZ VERİYORUM ve bunun için tanrıdan yardım diliyorum.” yeminiyle Bahçeli’nin söylemeye çabalayıp uğraştığı “varlığım Türk varlığına armağan olsun” yemini birbirine tıpatıp benzemiyor mu?

İtalya’da Mussolini döneminde de ilkokuldan itibaren çocuklara faşist ideolojiye bağlılık yemini ettiriliyordu: “Tanrının adıyla, ben liderimin bütün emirlerini yerine getireceğime, gerekirse bu uğurda kanımın son damlasına kadar mücadele edeceğime yemin ederim, yaşasın faşist devrim.” Bu yeminler Almanya için de İtalya için de tarihte kalan çoktan kaldırılan yeminlerdir. Ne var ki ülkemizde demokratikleşme paketiyle yeni kaldırılıyor ve kaldırılıyor oluşu hala faşizmi savunanları rahatsız ediyor.

Çocuk yaştan itibaren ırkçılığı, faşizmi içselleştirmelerini amaçlayan bu uygulama tek tip kıyafet ve sıcakta soğukta, tek hizada, avazı çıktığı kadar yüksek sesle okumaları, çocukları ideolojik aygıtlara, nesnelere dönüştürmektedir. Sorgulamayı, yanlış bulduğunu eleştirmeyi dahi düşünemeyen, koşulsuz itaat eden nesnelere… Türk ise kendini diğer ırklardan üstün, eğer değilse daha aşağılık ya da ezik bir ırk olduğunu hissettirmeye ve daha ileriki dönemlerde ise öfke ve düşmanlık duygularını pekiştirmeye yarayan bir yemini kaldırmak kadar mantıklı bir icraat olamazdı.

Demokratikleşme paketi yıllardır ülkemizde zenci muamelesi gören Kürt kardeşlerimiz ve başörtülüler için çok büyük önem taşımaktadır. Temennimiz reformların devam etmesi, her kesimin özgürlüklerinin makul ve tatmin edici seviyeye gelmesi, polislerin, hakimlerin herkesin kıyafet ve inanç özgürlüklerinin önündeki engellerin de kaldırılmasıdır. Bizlere ve çocuklarımıza, canı pahasına, özgür bir gelecek hazırlamak için gece gündüz çalışan Başbakanımıza ve çalışma arkadaşlarına teşekkür ediyor ve demokratikleşme paketini eleştirmekten başka bir şey yapamayan kişiler için de diyorum ki “Köle ruhlu insanlarla özgürlük şarkıları söylenmez.” ve dahi Başbakanımızın da belirttiği gibi “Korkaklar, zafer anıtı dikemezler.”