Ülkemizin seçim atmosferine girmesinden sonra, ortaya çıkan durum ve beklenmeyen değişen siyasi dengeler üzerine “Hain, dönek…” gibi sıfat türündeki sözcükleri sıkça duyar olduk….
Meramımızı anlatabilmek adına “Hain ve Dönek” sözcüklerinin anlamlarına Türk Dil Kurumu Sözlüğünden baktığımızda:
Hain: “1- kutsal sayılan şeylere, kavramlara kötülük eden (kimse).
“2- zarar vermekten, üzmekten, kötülük etmekten hoşlanan (kimse).”
Dönek: “1-verdiği sözden dönen ya da kanı ve düşüncesini sık sık
değiştiren (kimse).”
KİMYA TERİMİ
“asitli ortamda baz, bazlı ortamda asit özelliği gösteren
kimyasal bileşik.” Diye tanımlandıklarını görüyoruz.
Maalesef siyaset literatürümüz her geçen gün hoşgörüden uzaklaşıyor; üslup sertleşiyor ve hiç de arzu edilmeyen ucu açık sözcüklerle meçhul bir mecraya doğru hızla ilerliyor.
Elbette “Hain ve Dönek” eylemlerinin ve sıfatların tanımlanması gerektiği zaman bu sözcüklerin kullanılması gayet normaldir.
Ancak olur olmadık yerlerde ve işimize gelmediği için veya düşüncemize katılmayan herkesi de topyekûn “Hain-Dönek” ve benzeri sözcükler ile nitelendirilmesi de hiç hoş olmuyor ve halk nezdinde tepki topluyor.
Düne kadar “Halk Kahramanı- Aydın” gibi sözcükler ile yere göğe sığdırılamayanların, bugün gelinen noktada “Hain-Dönek” diye yaftalanmaları hiç şık olmuyor.
Hepinizin bildiği gibi Muharrem İnce, bundan önceki seçimde CHP'nin “Gel bakalım Muarem” diye takdim edilen Cumhurbaşkanı adayı idi.
Seçime girdi, meydanları doldurdu. “Ateşleyin” bakalım diye seçmeninden yardım topladı. CHP'nin bütün il ve ilçe teşkilatları bankaların önünde “Ateşlemek” için uzun kuyruklar oluşturdu. Sandıklar açıldığında “Adam kazandı” dediği için de baronlar tarafından siyaseten kalemi kırıldı…
Daha sonra Genel Başkan olabilmek amacıyla CHP'nin Olağanüstü Kurultayının toplanması için imza kampanyası başlattı. İmzaları topladı ama Alicengiz oyunları ile kurultayı toplayamadı. Şayet kurultayı toplamış olsaydı bugün Kılıçdaroğlu yerine İnce konuşuluyor olacaktı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için atak yaptı ama ondada başarısız oldu.
CHP Genel Başkanı seçilemedi. Siyaseten de baronlar tarafından kalemi kırıldığı için de WC kapısının önüne oturtuldu ve en sonunda da CHP'den ayrıldı veya ayrılmak zorunda bırakıldı. Memleket Partisini kurdu. Bu dönemde Cumhurbaşkanı adayı olabilmek için yüz bin imza topladı ve seçimlere üçüncü Cumhurbaşkanı adayı olarak girmeye hak kazandı.
Yüz bin imzayı toplaması beklenmeyen Muharrem İnce yüz bin imzayı topladıktan sonra tıpkı Deniz Baykal'a yapıldığı gibi kaset iddiaları sosyal medya hesaplarında dolaşmaya başladı… Bankaların önünde para yatırmak için sıraya girenler bugün İnce'yi “Hain ve Dönek” diye yaftalamaya bir taraftan da aba altından sopa göstererek adaylıktan vazgeçmesi için baskı yapmaya başladılar.
İnce'nin ardından ATA İttifakının adayı olarak yüz bin imzayı toplayan Sinan Oğan da dördüncü Cumhurbaşkanı adayı olarak seçime girmeye hak kazandı.
Referandumda hayır oyu vereceğini açıklaması üzerine MHP'den ihraç edilen Sinan Oğan, Meral Akşener, Ümit Özdağ ve Koray Aydın ile birlikte “Türk Milliyetçileri hayır diyor” kampanyası yürütmüşlerdi. Ata İttifakını ve Sinan Oğan'ın Cumhurbaşkanı adayı olması Kılıçdaroğlu'nun kâbusu oldu gibi duruyor.
Çünkü Kılıçdaroğlu'nun HDP ile yaptığı görüşme ve HDP'nin Kılıçdaroğlu'nun lehine aday göstermemesi İYİ Parti tabanında çok büyük bir tepki oluşturdu.
Bu seçim çok bilinmeyenli ve denge kurmak isteyenlerin kendi dengesini kaybettiği karmaşık bir hal aldı. Bunun içinde öyle tahmin ediyorum ki bu seçimler çirkinlikler ve sürprizlerle dolu bir seçim süreci olacak…
Çirkinliğin ilk işaret fişeği Cemil Kılıç'a yapılan saldırı oldu… Kaotik ortam için yapılan bu saldırı ilk ve son olmayacak gibime geliyor ama şom ağızlılık yapmamak adına şimdilik susmayı tercih ediyorum.
Bunun yanında kim olursa olsun fiziksel saldırıyı tasvip etmiyor ve kınıyorum. Bu vesile ile de bazı fikir ve görüşlerine katılmasam da Cemil Kılıç'a geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum…
Bunlar ucuz numaralar. Öyle inanıyorum ki devletimiz güçlüdür ve saldırganlar en kısa sürede yakalanacak ve olayın perde arkasındakiler ile sosyal medya üzerinden provokatörce paylaşım yapanlarda bulunacaktır.
Bu tür ucuz ve kurmaca olayları her Ramazan ayında temcit pilavı gibi tekrarlamaktan ne bıktılar ne de usandılar… Kendileri çalıp kendileri oynadıklarının onlarda farkında ama alışmış kudurmuştan beter…
Bu ucuz senaryoların artık inandırıcılığı kalmadığı gibi baydı. Bu tür kurmaca olaylar halkın nezdinde karşılık bulmuyor ve yapanın elinde patlıyor.
Halk Cumhurbaşkanı adaylarını öğrendikten sonra herkesin kafasındaki isim üç aşağı beş yukarı netleşmiş gibi. Şimdide partilerin milletvekili listelerinin açıklanmasını bekliyor…
Millet İttifakı tabanındaki CHP seçmenlerinin bazıları Cumhurbaşkanlığında Muharrem İnce'ye oy vereceği gibi İttifak üyesi diğer partilerin tabanlarından da Recep Tayyip Erdoğan'a oy vereceklerin olduğu gözlerden kaçmıyor.
Cumhur İttifakında da Cumhurbaşkanlığında Recep Tayyip Erdoğan'a oy verilmesi konusunda hem fikir… Yalnız AK Partide milletvekili listelerine göre tepki olarak İttifak üyesi diğer partilere oy geçişleri olabileceği çok sık dillendiriliyor. AK Partide teşkilatlar bazında böylesi bir sıkıntı mevcut. Bu nedenle de AK Parti milletvekili adaylarını belirlerken ince eleyip sık dokumalı ki sandıklar açıklandığında kötü bir sürpriz ile karşılaşmasın...
Bunun yanında bir de ülke olarak deprem, sel ve ekonomik buhranların yaşandığı ağır hassas bir dönemden geçiyoruz…
Hepsinden önemlisi de Mübarek Ramazan ayında olduğumuz için kimse ülke huzurunun ve kendi manevi huzurunun bozulmasını arzulamıyor. Bunun içinde siyaseten absürt tartışmaları kimse duymak ve yaşamak istemiyor. Kimsenin kuru gürültüyü, yapmacık hareketleri, yalan dolanı, dine diyanete saldırıları kaldıracak hali kalmadı.
Bu nedenle bütün siyasi partiler propaganda döneminde seçmeni sık boğaz yapmadan, bunaltmadan kendi doğrularını ve yapabileceklerini söylemeli; çirkin, iğrenç ve pespaye ezberlenmiş senaryolara tevessül etmeden herkes propagandasını edep ve suhulet içinde yapmalı her seçmenin fikrine, zikrine ve tercihine saygı duyulmalıdır.
Ayrıca sandıktan çıkan sonuca da herkes ama herkes istisnasız ama ve fakat diye mızıkçılık yapmadan rıza göstermelidir.