Ankara Ankara, güzel Ankara!
Seni görmek ister her bahtı kara,
Senden yardım umar her düşen dara.
Yetersin onlara güzel Ankara.
Yurduma göz diken dik başlar insin.
Türk gücü orada her gücü yensin.
Yoktan var edilmiş ilk şehir sensin,
Var olsun toprağın taşın Ankara!
Yukarıda yazmış olduğum “Ankara Marşı” ülkemizin başkenti olan Ankara'nın yoktan var edildiğini ve her dara düşenin gelmek istediği bir şehir olarak anlatılmaktadır.
23 Nisan 1920 tarihinde Ankara'da yeni cumhuriyetin ilk meclisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı ve milli mücadelenin yönetim merkezi oldu.13 Ekim 1923 tarihinde ilk meclise sunulan kanun ile Ankara yeni kurulacak olan Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti olarak ilan edilmiştir.
Ankara, 1984 yılında çıkarılan 2972 sayılı kanun ve 195 sayılı kanun hükmünde kararname sonucu İstanbul ve İzmir ile birlikte büyükşehir unvanı kazandı.
Ankara, Türkiye'nin başkenti ve en kalabalık ikinci ilidir. Nüfusu 2020 itibarıyla 5.663.322 kişidir. Bu nüfus; 25 ilçe ve bu ilçelere bağlı 1425 mahallede yaşamaktadır. Coğrafi olarak Türkiye'nin merkezine yakın bir konumda bulunur.
Osmanlı Devleti zamanında yapılan Ankara Muharebesi'nde Ankara ve çevre bölgesi büyük ölçüde harap olmuştur. Osmanlı hâkimiyetinin sonlarına doğru Ankara 1917'de 3 gün süren büyük bir yangın geçirmiş ve yangın 1900 kadar hanenin yanması ile sonuçlanmıştır. Bu zor günler ve şartlara rağmen Ankara Türkiye Cumhuriyetinin ilanı sonrası yeni cumhuriyetin başkenti olmasıyla hızla modern bir şehir olma adına birçok gelişme olmuştur.
Ankara cumhuriyetin ilk yılları itibarıyla gerek açılan yeni ulaşım yolları ile gerekse yeni imar planları ile birlikte hızla ülkenin başkentine yakışır bir görünüme kavuşmuştur. Bu gelişmeler ile birlikte yeni tarım arazileri kullanıma açılmış, orman ve bitki örtüleri zenginleştirilmiştir.
2000 Yılından sonra Ankara'da yoğun bir inşaat furyası başlamış ve merkez ilçeleri başta olmak üzere tüm ilçelerine kadar bu inşaat furyası girmiştir.
Günümüze geldiğimizde artık Ankara'da onlarca gökdelenlerden oluşan çok katlı konut ve iş merkezleri hemen hemen her yerde göze batmaktadır. Eski Ankara'da 80-100 müstakil konuttan oluşan mahalleler 25-30 katlı tek binalarda toplanmaya başlandı.
Başkent Ankara'nın nüfusu ile birlikte bina sayısı da hızla artmakta olup buda beraberinde mevcut yeşil alanları ve orman vasfındaki alanları azaltmaktadır.
Ankara marşına ve birçok şiire konu olan güzel Ankara güzellemeleri artık geride kalmış olup güzel Ankara'mız hızla betonlaşmaktadır. Ankara'ya yüksek bir bölgeden bakacak olur isek azalan yeşil alanları ve hızla betonlaşan alanları daha iyi görmekteyiz.
Son on yıldır sürekli ülke gündemimizde olan deprem, toprak kayması ve sel gibi felaketlerden hemen sonra ülke yöneticilerimiz her yaptığı açıklamada ağaçların öneminden bahsederek dikey değil yatay mimari planlamaya geçmenin büyük önem arz ettiğini belirtmişlerdir.
Ülke yöneticilerimizin ve yetkililerin yaptığı doğal çevre ve ormanlarının önemine dair yaptıkları konuşmalar hiç yapılmamış gibi uygulamada dikey yerleşim merkezlerinin yapımları hızla devam etmektedir. Ankara'nın birçok ilçesinde yapılan beton binalarımız çevreyi katlettiği gibi uzaktan adeta bir betondan yapılmış çok yüksek duvarlara benzemektedir. Ankara şehrimize ister doğudan ister batıdan gelecek olan insanlar ilk olarak bu beton duvarları anımsatan çok katlı binaları görmektedirler.
Başkent Ankara'mızın hava almasını sağlayan ve şehrin merkezinde bulunan Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) adeta yarış eder gibi parsel parsel imara açılmaktadır. İmara açılan orman ve yeşil alanlara çok katlı beton binalar, ihtiyaç olan asfalt yollar yapılmaktadır. Bu sebeplerden dolayı bizlerin ve çocuklarımızın gezip, oynayabileceği doğa alanları yok olmakta olup, çocuklarımızın bizlere emaneti olan doğamızı yok etmekteyiz.
Başkent Ankara'mız T.C. Orman Genel Müdürlüğü resmi verilerine göre il bazında ormanlık alan yüzdesine göre %18 olarak gösterilmektedir. Bu verilerde Eskişehir ili %29, Kütahya %55 gözükmektedir. Bu resmi verilerden de anlaşıldığı üzere yüksek nüfusa sahip olan Ankara'mız orman ve yeşil alan bakımından epey bir geridedir.
Güzel Ankara'mızın betonlaşmasını önlemek için, bütün bu ağaç ve doğa katliamlarına bir an önce son verilerek başta Ankara'nın ciğerleri olan Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) eski güzel günlerindeki ormanlık/tarım vasfına dönüştürülmelidir. Ayrıca hızla çoğalan çok katlı dikey yapılaşmaya son verilmeli ve yeşil alanların hızla artırılması gereklidir.
Şevket Gölük