Aslında her şey bir söze bakmaktadır insanoğlunun ağzından çıkacak olan tek bir söze “Söz o ki gönül yıkar , söz o ki gönül yapar” parçalanmış bir gönlü tamir etmektir hüner ama önce o gönlü parçalamamak gerek ne olursa olsun o gönlü yıkmamak gerek. Yıkma ki tamir etmeye hacet kalmasın o gönlü. Tamir deyince oto sanayi aklıma geldi nasıl ki bir motor ustası arabanın motorunu en ince detayına kadar söker takar içindeki sıkıntıyı giderir, arabanın kalbi olan motoru en ince detayına kadar inceleyip sorunsuz yaparsa işini arabanın motoru tabiri caizse tıkır tıkır çalışır. Eğer en ufak detayı kaçırırsa arabanın motorunun içindeki parçalar daha fazla zarar görür en baştan yapılmak zorunda kalır . Gönlü tamir etmek ne beden yorgunluğuna benzer ,ne akıl yorgunluğuna. Gönül öyle bir çıkmaz yoldur ki insanoğlunu içten içe yer bitirir dünyasına küser gün geçtikçe benliğinden soğur kim bir insanı durduk yere benliğinden soğutmak ister ki hangi vicdana sığar bu vicdansızlık.
Ne demiş Yunus Emre: “Gönül Çalab'ın Tahtı ,Çalap gönüle baktı, iki cihan bedbahtı, kim gönül yıkar ise” yani kim bir gönlü kırar ise Allah'ın gönlünü kırmış sayılır. Bunun için yaratılanın gönlü Allah'ın Tahtı'dır diye boşa dememiş Yunus Emre . Çünkü “Yaratılanı yaratandan dolayı sevmek gerek” insan sevgisi , hayvan sevgisi , tabiat sevgisi olmayan bir kişiye insan demek yakışmıyor. Yolda gördüğü bir kediye,köpeğe herhangi bir mahluka eziyet eden insanlıktan nasibini alamamış nasipsiz bedbahtların bu memlekete bu aleme ne katkıları olabilir ki ? bir canlı ile yani bir varlık ile kedi olur, kaplumbağa olur , köpek olur, güvercin olur yani herhangi bir varlık ile anlaşmanın tek yolu gönül bağıdır. yani; “Kalpten Kalbe giden bir yol vardır ama görünmez ”. Diye boşuna dememişler bu yol sevgiden, merhametten, affetmekten geçer eğer bunları yaparak yolu bulmaya çalışırsak bu uğurda mücadele vererek bir mahlukun kalbini, gönlünü kazanmaya çalışırsak bu dünyada ve diğer dünyada bizden mutlusu ,bizden neşelisi, gönlü ruhu bizden huzurlusu olmaz. Karşında bulunan insana , hayvanata ne kadar değer verirsen o da sana öyle değer verir nasıl ki bir köpek sahibinden gördüğü sevgiyi merhameti bilip sahibinin evini ,arabasını bizatihi sahibini koruyorsa onu sahibinden gördüğü şefkat merhamet ve sevgisinden dolayı yapmaktadır.
Sahibini dışarıdan gelecek olan kötülükten korumaktadır. Biz bir kişiye nasıl merhametli iyi niyetli olursak o kişide bize karşı hüsn-ü zan besler yeter ki biz iyi olalım önce kendimizden başlayalım. gerek yok şu kişi şöyle bu kişi böyle demeye herkes kendini düzeltirse karşıdaki kişide kendini düzeltmeye çalışır en azından bu yolda yürümek ister seni örnek almaya çalışır. Sen kendini düzeltirsen karşıdaki de sana olan davranışlarına çeki düzen verir. Biz toplum olarak düzelmeliyiz yani bizim gönüllerimiz bir olduktan sonra aramızda birlik dirlik olduğu müddetçe gönüllerimiz bir bütün olduktan sonra bütün buzlarımız erir bütün sıkıntılarımız çözüme kavuşur. Uzun lafın kısası ; Gönül Yıkmak kolay iki söz bir harekete bakar ama asıl melse Gönül yapmak işte zor olan en büyük mesele o ! ne iki söze ne bir harekete bakar gün gelir bir ömre bedel olur . Rabbimiz bizleri kalbi , gönlü , ruhu , taşlaşmış sözleri , hareketleri insana benzemeyen kendini beğenmiş kibir abidesi nefsine ve şeytana kulak vermiş ,onlar ne dediyse beliğ demiş , insan suretine bürünmüş kendini bir halt zanneden aslında aciz , sefil mahluklardan eylemesin İNŞAALLAH selametle…
Sinan AYDINER