Filistinli kardeşlerime, Hamas'a, Kassam Tugaylarına, yalnızca Gazze'yi, Mescid-i Aksa'yı savundukları için değil tüm dünyaya İslam'ı doğru tanıttıkları, örnek olma vasfını taşıdıkları için minnettarım. Zira bugün İslam hakkında mürekkep yalamış yahut kör kütük cahil herkes konuşuyor. Ancak inancını hal, hareket, tavır, eyleme dönüştürme denilince orada çoğu insan çuvallıyor. Menfaatleri için ayetlerin, hadislerin yasakladıkları fiileri yapmaktan hiç imtina etmeyen sözde hocaların safsatalarına medyada yahut sosyal medyada maruz kalmaktan her birimiz bıkmış durumdayız.
İslamofobia'nın yükselişe geçtiği, İslam'ın terörizmle eşitlenmeye çalışıldığı bir çağda öyle birşey oldu ki tüm algılar tersine döndü. Bugüne kadar zulüm gören Gazze, haritada tam olarak nerede, doğru dürüst kimse bilmezken artık herkes Filistin'i konuşmaya başladı. Taş taş üstünde bırakmayan, kadın, çocuk, ihtiyar demeden tüm sivilleri katleden İsrail, işlediği cinayetlere, soykırıma her fırsatta sözde terör örgütü Hamas'ın neden olduğunu ileri sürmekteydi ve bahanesi tüm dünyada kabul görmekteydi. Kolay manipüle olan bazı Müslümanlar bile Hamas'a kuşkuyla bakar hatta illegal bir yapı olduğunu hiç şüphesiz kabul ederdi. Ta ki 7 Ekim'e kadar...
İsrail yine hastane, okul, ev, iş yeri demeden sivillerin olduğu pek çok mekanı bombalayıp kan gölüne çevirdi. Eli, kolu, başı kopmuş binlerce bebeğin cenazelerine sarılan ebeveynlerin evlatlarıyla olan en acı vedalarına şahit olduk. Bu canilik ABD ve Avrupa hatta kimi İslam ülkelerinin yönetimlerini rahatsız etmese de Müslüman ve Hristiyan halklar Filistin bayraklarıyla caddeleri doldurarak tepkilerini göstermeye devam ediyorlar. Ve ne gariptir ki ülkemizdeki Starbuckslarda oturup kahvesini höpürdetip, Coca Cola'sını içip "Ataları da topraklarını satmasaymış canım." zırvasına sarılarak rahatlayan siyonistseverlere inat Avrupa halkı İsrail ürünlerine karşı daha radikal protestolar gerçekleştirdi.
Bu protestoların yükselmesinde şüphesiz Kassam Tugaylarının mücadelesi ve dünyaya verdikleri mesajların anlaşılır olmasının çok büyük önemi var. Onlar İsrail askerlerine nokta atışı yaparken sivillerin zarar görmemesi için olağanüstü özen gösteriyorlar.
Ebu Ubeyde basın açıklamalarında ABD destekli İsrail askerlerinin tüm maddi donanıma sahip olmalarına rağmen ağır kayıplar verdiğini anlatıyor. Hamas'ın sözcüsü Ebu Ubeyde'nin kimi zaman hüzün dolu sesi, samimi olduğu kadar kararlı duruşu, cesareti, Rabbine bağlılığı, tevekkülü ve zafer kazanacaklarına dair inancı oldukça etkileyiciydi.
Hamas'la İsrail'in ateşkes sürecinde rehine takası iki dünya arasındaki uçurumu tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi. Çocuk yaştaki rehineleri hücrelerde yıllarca tutup işkence eden, kiminin akli melekelerini yitirmesine sebep olan İsrail askerlerinin aksine Hamas, İsrailli rehinelere misafir gibi özen göstermişti. Gökdelenlerde, plazalarda, rehavet ve konfor içinde anlatılamayan İslam'ı, onlar karanlık tünellerde davranışlarıyla en ince ayrıntısına kadar beyinlere kazıdılar.
Batılı ve ultra çağdaş, laplaik zihinlere sempatik görünmek için sinekkaydı traş, takım elbise, kravatla ayetleri nefsine göre güncelleyen, cihattan, savaştan tamamen arındırılmış, hümanizm ve modernizm kokteylinden mütevellit ılımlı İslam hocalarının aksine onlar kanlı kefiyeleriyle cihadın ve şehadetin Müslüman'ın olmazsa olmazı olduğunu hatırlattı. En zor koşullarda dahi insan nasıl olunur, nezaket, saygı, tevazu, hoşgörü nedir? Kadına, çocuğa, yaşlıya nasıl davranılır, tüm dünyaya gösterdiler. Zaten İslam, Müslümanlık, hiç bir vakit kürsüde anlatılan bir dinden ibaret olmadı. Tüm yaşantımıza, karakterimize sirayet edecek, güzellikleri bizzat davranışlarımızda gözlemlenecek bir hayat tarzıydı o. Ve biz ABD'den, Avrupa'dan yüzlerce gencin mazlum Filistin'in, ölümle dipdibe yaşayan bu kahraman direnişçilerin inancını merak edip Kuran'ı Kerim'i okuduklarını ve din olarak İslam'ı seçtiğini öğrendik. İslam'ı en güzel şekilde temsil ettikleri için El Aksa Tugaylarına selam gönderiyor ve Danielle'nin satırlarına dikkat çekmek istiyorum.
İsrailli rehine Danielle'nin kendisi ve kızı Emillia adına El Aksa Tugayları'na yazdığı mektup:
"Son birkaç haftadır bana eşlik eden generallerle yarın yollarımız ayrılacak gibi görünüyor ama size tüm kalbimle teşekkür ediyorum.
Kızım Emillia'ya gösterdiğiniz olağanüstü insaniyet için.
Siz onun ebeveyni gibiydiniz, onu istediği zaman odanıza davet ediyordunuz.
Hepinizin sadece arkadaş değil, aynı zamanda gerçek, iyi kalpli sevilen kişiler olduğunuz hissini kabul ediyor.
Teşekkür ederim.
Akıl hocası olarak onunla geçirdiğiniz saatler için teşekkür ederim.
Ona karşı sabırlı olduğunuz ve hazır olmasa bile onu tatlılarla, meyvelerle ve her şeyle şımarttığınız için teşekkür ederim.
Çocuklar savaş bölgelerinde olmamalı ama sizin sayenizde ve yol boyunca tanıştığımız diğer nazik insanlar sayesinde kızım kendini Gazze'de Kraliçe olarak gördü.
Genel olarak dünyanın merkezi olma hissini kabul ediyor.
Askerden liderliğe uzanan uzun yolculuğumuzda kendisine nezaket, özen ve sevgiyle davranmayan birine rastlamadık.
Sonsuza dek minnettarlığın esiri olacağım çünkü o buradan kalıcı bir psikolojik travmayla ayrılmadı.
İçinde bulunduğunuz zor duruma ve Gazze'de uğradığınız ağır kayıplara rağmen gösterdiğiniz nazik davranışı hatırlayacağım.
Keşke bu dünyada iyi arkadaşlar olabildiğimiz takdir edilse.
Hepinize sağlık ve esenlikler diliyorum.
Size ve ailenize sağlık ve sevgilerimle.
Çok teşekkür ederim." (Danielle ve Emilia)