Ve dahi soğuk bir gece ayakkabısını yakıp çocuklarına sarılınca karbonmonoksitten zehirlenen...
Ve dahi çıplak ayaklarıyla ölmüş annesinin çantası sırtında kilometrelerce yürüyen...
Ve dahi 2 yaşında gözleri açıkken uyuyabilen...
Hem...
"Mültecilerin yüzde bilmem kaçta kaçı kalıyor gittiği ülkelerde " gibi araştırmaları okumaktan nefret ediyorum...
Zaten kim gidenleri aynen aynı olduğu yerde bekliyor ki ?
Evler bile küsüyormuş içinde yaşayan olmayınca , eskiyip çöküveriyormuş kolayca...
Gitmek zor bir karar , düşünür insan önce, "köpeklerinden kuşundan" belki albümdeki fotoğrafından eski oyuncağından her gün üzerinden atladığı taş eşikten cayıp gitmeyi...
Ve insan...
Her şeyi dener kalmak için...
Gidince "değişir yönü rüzgarın "
Ayrılık girmiştir araya bir kere...
En tatlı düşlerde kalır sılalı eş dost akrabalı güzel günler...
Sonra yeni yerlerde yeni insanlar...
Yeni hikayeler başlar ya..
Kırıktır her yerinden mülteci oysa...
Fakat tutucam ucundan hayatı der...
Yooo yine güvenicem...
Yine sevicem...
Eskiden biri yalan söyledi mi tüm insanlığa güvenimi kaybederdim... Ama öğrenicem düşmeyi acımamayı ki...Yine bir yuva kurucam belki...
Diyip diyip hem de...
Hem de yıllar evveli yazmıştım ya batan bir mülteci gemsine ağıt/ bir nazire :
Mülteciydim battı gemim...
Şarbonlu mektup aldım ölmedim...
Belki Kars' ta kardelendim...
Ben dünyada bir garip Filistin' dim...
Afrika' dan baktım sana...
Yüzdüm okyanusta nefessiz...
Yunus yuttu ölmedim...
Düştüm diyar- ı gurbete cennetten...
Hep özledim ...
Tavus yılan yasak elma ...
Büsbütün mülteciydim ...
Bir mektup aldım senden
Battı gemim ...
Gelemedim ...
Nüket BELSAN TAŞÖREN