Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski başkanı İsmail Hakkı Pekin'in bir TV kanalında yaptığı açıklamalar çok ses getirdi. Pekin, Fetullah Gülen'in 1959'da Özel Harp Dairesi (yaygın bilinen ismiyle kontrgerilla veya Gladyo) içinde görevlendirildiğini söyledi. (Erdoğan'ı “Ne istediniz de vermedik?” sözleri üzerinden yıllardır Gülen'i besleyip büyüten isim olarak suçlayanlara not: Söz konusu tarihte Erdoğan henüz beş yaşında bir çocuktu). 1980'de, İzmir'de gözaltına alınan Gülen'i bizzat Genelkurmay Başkanı'nın arayıp serbest bıraktırdığını da söyledi. Esasen bunları daha önce de dile getiren yazarlar olmuştu. Benim takip ettiklerim arasında Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür bunlar arasında öne çıkanlardan.
Yani FETÖ elebaşı en baştan itibaren, “Atatürkçü” diye bildiğimiz, NATO'ya bağlı Türk Silahlı Kuvvetleri komuta kademesi tarafından koruyup kollanmış. Yıllar içinde de sadece orduda değil, devletin her kritik kurumu içinde önü açılarak yükselmiş, önemli mevkileri ele geçirmiş, “devletleşmiş”. 1980'lerden başlayarak ordu ve polis içindeki örgütlenmesinin ulaştığı boyutları 15 Temmuz sonrası temizlik harekâtıyla gördük.
***
Ancak, darbenin üzerinden 2,5 yıl geçmiş olmasına rağmen, TSK içinde hala barınan, her rütbeden FETÖ'cü askerin varlığını sürdürdüğünü görüyoruz. Her gün 20, 30, 50 muvazzaf asker gözaltına alınıyor. Örneğin, bu yazı kaleme alınırken ajanslar, uzman çavuştan albaya kadar değişen rütbelerde 129 muvazzaf asker hakkında gözaltı kararı çıktığını geçiyordu. Yani TSK içinde hala yüzlerce FETÖ'cü var.
Aynı şekilde, 17-25 Aralık operasyonundan başlayarak emniyet teşkilatı içinden de binlerce polis temizlendi ama içeride ne kadarı kaldı, tam bilemiyoruz. Tespit edilen militanların bir kısmı tutuklandı, bir kısmı ise serbest. Akşam gazetesinden Murat Kelkitlioğlu'nun bugünkü yazısında verdiği rakamlara göre, TSK'da şu ana kadar tespit edilen FETÖ'cü sayısı 30 bin. Bunlardan 15 bini tutuklanmış. Diğer bir deyişle 15 bini serbest, sokaklarda geziyor. Poliste de durum benzer şekilde.
Lafı şuraya getirmek istiyorum: Şu anda (halen görevde olan kriptoları bir kenara bıraksak bile) bizzat devlet tarafından profesyonel silah eğitimi verilmiş on binlerce FETÖ militanı toplumun arasına karışmış vaziyette. Tek tek her birinin örgütle bağlarını koparıp normal bir hayata döndüğünü iddia edemeyiz. Kaldı ki yine Kelkitlioğlu'nun yazısına göre, TSK'da FETÖ sebebiyle yargılananların sadece yüzde üçü etkin pişmanlıktan yararlanmış.
Yazarın başvurduğu kaynak şöyle diyor: “Tam anlamıyla çözülmüş değiller, üstelik müebbetle ya da onlarca yıl hapis cezası istemiyle yargılanmalarına rağmen böyleler. Ya örgütle olan bağları çok kuvvetli, ya da bekledikleri bir şey var!”
Denebilir ki “Artık belleri kırıldı, silahları da yok. Bir şey yapamazlar”. O zaman örneğin Karlov suikastına bakın derim. Basit bir polis memuru, Türkiye-Rusya ilişkilerini kopma noktasına getirebilecek bir suikastı rahatlıkla işlemedi mi? Daha iki gün önce, yine sıradan bir polis memuru, Rize Emniyet Müdürü'nü, sudan bir sebeple, makamında şehit etmedi mi? Üstelik 15 Temmuz'da Üsküdar bölgesinde kahramanlık sergileyen bu müdür, Çengelköy darbe davasında karar açıklandıktan hemen sonra öldürüldü.
Ocak 2017'de de, İzmir'de önemli bir FETÖ davasında karar açıklandıktan sonra, İzmir Adliyesi önünde bombalı bir araç patlatılmıştı. Teröristlerle kahramanca çatışan polis memuru Fethi Sekin'in dikkati sayesinde büyük bir facia önlenmişti. Buna benzer pek çok olay sıralayabiliriz.
Silah mı? Ortadoğu'da ekmekten daha kolay bulunuyor. Ayrıca başka yerlerden de gönderiliyor. Daha geçen hafta gümrükte, makine parçaları arasına demonte halde gizlenmiş 48 suikast silahı yakalandı mesela. Bir iç savaş için yer altına gömülmüş silah ve mühimmatın krokileri de pekâlâ ellerinde olabilir. Ergenekon davaları öncesi buna da şahit olduk.
Bir gladyo örgütüne gözü kapalı bağlı, profesyonel silah eğitimi almış on binlerce militanın varlığı, açıkçası beni korkutuyor. “Bekledikleri bir şey” varsa, o an geldiğinde bunların hep birlikte veya gruplar halinde harekete geçmeyeceğinin garantisi verilebilir mi?