Basit bir soru ile başlayalım; sizce Fenerbahçe, Molde maçını, standart bir oyun sistemi ve nedenselliğine bütün oyuncularının ikna edildiği bir strateji ile mi oynadı, yoksa taktik düşüncelerin en düz olanı, rakibin arkasına top atarak, oradan skor yapmayı mı düşünmüştü? Sizce hangisi ? Tekrara düşmek pahasına soruyu basitleştirip yineliyelim; Fenerbahçe bir kaleden öbür kaleye sistematik ilişkiler ağıyla mı gidiyordu, yoksa dikine vuruşların mucizelerine mi bel bağlamıştı?
Fenerbahçe ne sağ kulvardan ince ve sık örülmüş zarif işlerle alan katedip rakip kaleye gitti, ne de sol kulvardan şaşırtıcı versiyonlarla alanlar katederek rakip için ölümcül olabildi. Rakip kaleye gidebilmek için orta hat üzerinde ne üçgenler görme imkanımız oldu, ne beşgenler, ne de birbirinin seçeneği olan akıl dolu, şaşkınlık verici, derin pasların döngüsüne tanık olabildik.
Adı futbol olan bu oyunun çağdaş literatüründe, oyun kabaca, bir kaleden öbür kaleye tüp-geçiş olarak ifade edilir. Yani rakibin kim olduğuna bakılmaksızın, ne oynadığının endişesine kapılmaksızın topun sizde olduğu durumda, bu tüp-geçişin bütün dişlilerini çalıştırarak, rakibin bütün tedbirlerini berhava etme faaliyetidir.
Fenerbahçe iyi kurgulanmış bir sistemle oynamıyor. Sözüm ona Fenerbahçe'nin baskıya dayalı stratejisi de gücünü bir sistemden filan almıyor. Tam tersine Fenerbahçe'nin ortasaha oyuncularıyla birlikte hücum hattının aktörleri, kendilerini birer Messi'cik sanıp, bir sistemin çözebileceği bütün işleri bileğinin gücüyle çözeceğini sanan gülünç, gülünç olduğu kadar da tuhaf ve inanılmaz rollere soyundular.
Sözgelimi Nani'nin topla buluştuğu her an ve her yerde, sanki sahada sadece o varmış gibi bir karakter sergilemesi; ne Nani'ye ne de o'nun kariyerine hiç yakışmadığı gibi, kelimenin en düz anlamıyla futbola saygısızlıktı. Çok belli ki Nani, bildiğimiz Nani'nin güçlü, kuvvetli, fiziksel özelliklerini taşımıyor. Hem güçsüz, hem yavaş, hem de bireyselliğin altını bu kadar çizmek futbol adına, bu şahane oyun adına, kabul edilemez.
Van Persie cidden henüz hazır değil. Sanırım böyle söylemek yeterli ve ne demek istediğimizi açıkça ifade ediyordur. Sadece Nani ve Van Persie üzerine bina edilmiş bir taktik düşünce en başından kaybetmeye mahkum.
Fenerbahçe doğaçlama, bireyci ve üçüncü sınıf anarşizan, sahte bir oyun oynuyor. İki emekli dünya starını transfer etmek günümüzde futbol mucizesine yol açmıyor. Eğer büyülerden medet umacaksak kentleri terkedelim, köyümüze dönelim.
Molde basit ama çok tutarlı bir futbol sistemi, yine basit ama bütün futbolcuların ikna edildiği bir stratejiyle oynadı ve bu iki olguya sadık kaldığı için de İstanbul'dan istediğini alarak, büyük ihimalle gülerek, evine dönüyordur. Futbolda kollektivizm modernizmi, dolayısıyla, kentlileşmeyi ifade eder. Bireysellik ve “değerli yalnızlık” ise, son tahlilde, köylülüğü temsil eder.