Günümüzde boşanmaların fazlalılığı bir yerlerde yanlış yaptığımızı hatırlatmalı bizlere … En hoşa gitmeyen helaldir boşanmak… Hele bir de çocuklar varsa … Yoruluncaya kadar ara, ölünceye kadar geçin demiş büyüklerimiz. Öyleyse çözüm , seçimlerimizi mi sorgulamak acaba ?
Türk filmleri ile büyüyenler romantik bir şekilde fabrikatör ile işçi kızın aşkını gayet doğal karşılayabilir. Fakat davul bile dengi denginedir aslında. Farklı kutupların çekimi , evlendikten sonra şimşeklere dönüşebilir. Tahsilde , hayata bakma noktasında , alışkanlıklarda apayrı dünyalar aynı evde nasıl yaşayabilir ki ?
Sabahattin Ali , Hasan Boğuldu hikayesinde Emine ve Hasan ‘ın aşkında irdeler bu konuyu.Dağda obada yaşayan Emine , ovada yaşayan Hasan ‘ı bir çuval tuzu dağa kadar taşıma göreviyle sınar. Sınav zorlar haliyle Hasan ‘ı… Çünkü alışkanlıklarımız , yaşam biçimimiz birdenbire , bir günde değişmez.Ne kadar çok istesek bile…
Hikaye , Orhan Aksoy ‘un yönetmenliğinde sinemaya da aktarılmıştır. Hülya Avşar ve Yalçın Dümer oynar başrollerinde . İzlemediyseniz , tavsiye ederim... Acımasız sınıf çatışması ve imkansız bir aşk… Hayattan bir kesit sunar bizlere.
Arzu ile Kamber , Kerem ile Aslı ,Tahir ile Zühre ,Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun … Gençlere siz siz olun denginize aşık olun der gibidir adeta.
İslamiyet'te de kefaet (denklik ) eşler arasında uyum demektir.Aslında denklik meselesi objektif bir mesele değildir, itibaridir .Fakat İmam Ebu Hanife ‘ye göre de insanın dengi olmayan biriyle evlenmesi zaten caiz değildir.
Tartışmalı bir konudur , kimin kime denk olacağı vesselam . Ama en iyisi gönülle aklı uzlaştırmak galiba. Çünkü kısa süreli birliktelikler değil hedef… Hedef , sonsuzluğa beraber yürümek olmalı…
Eskiler , tahsilde dahi denkliğe şu esprili türküyle dikkati çekmişlerdir :
‘'Zeytinyağlı yiyemem aman
Senin gibi cahile
Ben efendim diyemem aman ‘'
Söz konusu türküyü de göz ardı etmeden sizi seçimlerinizle baş başa bırakıyor, herkese sonsuz mutluluklar diliyorum. Sonsuza dek …
Nüket Belsan Taşören