Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin ilk Cumhurbaşkanı Erdoğan 9 Temmuz 2018 tarihinde yemin ederek görevine başladı.
Türkiye'de yönetim sisteminin değişmesiyle beraber devletin zihin yapısı da değişti. Devlet kurumlarının hantal yapısı çabucak kararlar almaya başladı. Dolayısı ile devlet kurumlarında görev alan idarecilerinde yetkileri arttırıldı. Cumhurbaşkanı yürütme yetkisine sahip oldu. Bu yetkiyle birlikte kendi siyasi hareketi olan AK Parti'nin de yeniden genelbaşkanı oldu. Muhalefet partileri sanki bu sistem uzaydan gelmiş gibi ortaya atladılar ağızlarından köpükler saçarak Erdoğan'a saldırdılar. Az biraz sakin olsalar belki de iktidarın ciddi bir alternatifi olabilirlerdi ancak hep zigzag hep zigzag olunca millet bunları tokatlamaktan yoruldu ama bunlar yine akıllanmadılar. Muhalefetin anlamak istemediği nokta bu yönetim sistemini millet kendi iradesini ortaya koyarak onayladı ve ‘artık bu devlet yeni sisteme göre yönetilsin' dedi. Hepsi bu kadar nokta. Muhalefet partilerinin Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden rahatsızlık duymaları ve her ortamda bunu dile getirirken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şahsını hedef almaları akla ziyandır. Çünkü konunun muhatabı Erdoğan değildir millettir. Muhalefet partileri millete hakaret ettiklerinin farkında bile değiller. Ya arkadaş bu sistemde sizde seçime girmediniz mi ? Sizin adam seçilseydi ne olacaktı ? Herşey güllük gülistanlık ama Erdoğan seçilince fırtına tufan öyle mi ? Siz milletten kopuksunuz güven veremiyorsunuz çünkü ekonomik krizin ve Türkiye'nin sorunlarının sizin mahallelerinizde yeri yok sizin derdiniz başka !.Cumhurbaşkanı Erdoğan milletten aldığı yetkisini kullanıyor millete hala güven vermeye devam ediyor.Anketlerde hala en güvenilir birinci isim.
Öyleyse hata nerede ?
Hata, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kendisini bilen sınırlı sayıdaki isimlerin dışında bu sistemin içerisinde yer alanların hadlerini aşmalarında, kendilerini ulaşılmaz, dokunulmaz sanıp, aşırı şımarmalarında. Hükümet içerisinde böyle isimler var ve bu kişileri bütün toplum tanıyor. Elbette Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sabrı taştığında değiştiriliyorlar ancak değişim sürecine kadar yapmadıkları kalmıyor bu ciddi anlamda bir sorundur.
Aynı sorunu AK Parti'de görüyoruz. AK Parti milletin kendisidir ancak son süreçte gözle görülür bir milletten uzaklaşma süreci başlamıştır. Bu duruma gelinmesinde tüm sorumluluk AK Parti üst yönetiminindir. Şimdi birileri diyebilir ki ‘arkadaş böyle şey olur mu her şeyin başı Erdoğan' . Hayır efendim siz kendi pencerenizden böyle değerlendiriyor olabilirsiniz ancak gerçek hayatta bu söylediklerinizin yeri yoktur. Düşünün ki bir işyeri sahibisiniz müdürleriniz, yardımcılarınız, çalışanlarınız, danışmanlarınız var.İlk işe başladıklarında hepsi iyiydi bir sorun yoktu ama bir süre sonra bazılarının kıçları başları oynamaya başladı, pisliğe, hırsızlığa, arsızlığa bulaştılar ne yaparsınız ? İşine son verirsiniz. ‘Efendim devlet yönetimi ayrı' Diyebilirsiniz. Neyi ayrı devlet kurumlarında da müptezellik yapan yok mu ? Var elbette insanın olduğu her yerde bunlar olur. Mesele bunları bulup yargı önüne çıkarmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın millette olan kredisine yaslanıp bugüne kadar keyif çatanlar akıllarını başlarına almalıdır. Erdoğan ismi bu milletin genlerine nakşedilmiştir. İt ürür kervan yürür. Varlık sebepleri Erdoğan olanlar ihanet içerisinde olmamalıdırlar. Bu isimler herkesin malumudur. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde yasama, yürütme ve yargı içerisinde en büyük sorun yargıdadır. Yargının bir kısmı hala FETÖ terör örgütü mensuplarının kontrolündedir. Yargı ekmektir, sudur, havadır. FETÖ terör örgütü mensupları yargı camiasındaki militanlarıyla ülkemizi uluslar arası arenada güvenliksiz bir ülke gibi göstermeye çalışıyor böylece ülkemize yatırımcı gelmesinin önüne geçiyor. Yargı düzelirse tüm sorunlar düzelecektir. Böylesi önemli süreçlerde sorumluluk almak gerekir. Son olarak yazımı kirletmek istemem ancak Soylu düşmanlığı yapanların aynı merkezden yönetildiğine dair bir örnek vermek istiyorum.
Ümit Özdağ bu konularda simgesel isimlerden birisidir. Düşünün ki hangi vatan evladı çıkıpta mülteciler sanki Türkiye'yi istila etmiş ve hergün birilerine, tecavüz edip,kesiyorlar gibi açıklama yapar ? Ümit Özdağ eğer sen gerçekten vatansever olsaydın Ülkemizi dünyaya böyle tanıtır mıydın ? İşin gücün İçişleri bakanı Süleyman Soylu'ya atarlanmak. Sende zerre kadar yürek olsa bırak Soylu'yu simit satan bir garibana atarlanabilir misin ?. Makam ve sorumluluk sahibi bir isme atarlanmak,hakaret,küfretmek çok kolaydır çünkü size asla dokunamaz sadece yargıya şikayet edebilir Özdağ bu işleri iyi bildiği için keyfini sürüyor.Ümit Özdağ'a hapçı,berduşun birisi en galiz küfürleri etse ve ‘Ümit gel lan Çorum'a bırak Soylu'yu senin dengin benim dese gider mi ? Yüreği bu davete icabete yeter mi ? Özdağ şirazeden çıkmıştır. Görevi kaos ve korku iklimi yaratmaya çalışmaktır.
