İlimle ve hikmetle ilgili en güzel sözler Sevgili Peygamberimize ait olan sözlerdir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem, Buhari'de geçen bir hadisinde şöyle buyurmaktadır "Allah'a yemin ederim ki, Cenâb–ı Hakk'ın senin aracılığınla bir tek kişiyi hidayete kavuşturması, senin, en kıymetli kırmızı develere sahip olmandan daha hayırlıdır." Tabi o dönemin kırmızı develerini bugüne örneklendirmek lazım. Belki de son model rengârenk otomobilleri kıyaslayabiliriz. Bir kişinin hidayeti yani dosdoğru yolu bulabilmesi çok kıymetli bir amel ve özelliktir. Bunun için öncelikle ilim öğrenmek gerekir. Öğretmek bir sanattır. Öğretebilmek bir meziyettir. Öğretmenlik ise çok kutsal bir meslektir. Zira öğretmenlik peygamberlerin mesleğidir ve onların dünyadaki en önemli vazifesidir. Tüm peygamberler gönderildikleri topluma ilahi doğruları ve ahlaki öğretileri göstermiş ve anlatmıştır. Peygamber efendimiz sav. de gönderildiği topluluğa hem anlatmış ve öğretmiş, hem de göstermiş ve uygulamıştır. Bu onun en önemli öğretme yöntemidir. Bizler buna sünneti seniyye demişiz. Onun sünneti bizim için en büyük örnek, en güzel istikamet ve dosdoğru yoldur.
Yine Müslim'de geçen başka bir hadisinde şöyle buyurur; "Kim ilim tahsil etmek için bir yola girerse, Allah o kişiye cennetin yolunu kolaylaştırır." Demek ki ilim tahsil etmek, okumak, öğrenmek dinimizce çok makbul ve kıymetli bir iştir. Cennetin yolunu kolaylaştırmak ancak ilimle ve o ilim sayesinde yaptığımız amelle mümkündür. Kitabımız Kuran-ı Kerim ilk emir olarak İkra-Oku! ayeti ile inmeye başlamıştır. İnsanoğlu şu iki kitabı çok iyi görmeli ve okumalıdır. Birisi son ilahi kitabımız Kuran, diğeri de kainat kitabıdır. Kainatı çok iyi incelemeli ve doğru okumalıyız. Şu yıldızlar, ay, güneş, yeryüzü ve onun üzerindeki canlı cansız varlıklar, daha nice nice bize verilen nimetler… acaba bunları yeterince araştırıyor muyuz, inceliyor muyuz? Bize verilen bunca rızıkların değerini, bunca nimetlerin kıymetini anlayabiliyor muyuz? Keşke anlasak, görsek, okusak ve araştırsak! Maalesef gayri müslim dediğimiz insanlar bile bizlerden çok daha fazla araştırıyor, gözlemliyor ve çok daha fazla bilgiye ulaşabiliyor. Afrika'daki arslanlardan, uzaydaki farklı yıldız ve galaksilere kadar her şeyi ince ince araştırıyorlar. Bir zamanlar ilim ve fen üstadı yetiştiren İslam alemi, şimdi ise kendi iç çekişmeleri ve çatışmalarıyla meşgul oluyor. Irak, İran'la savaşırken, onlar ise uzay üssünü kurma, robotlar tasarlama hazırlıklarıyla uğraşıyor. Gemiler, uçaklar, akıllı füzeler, robotlar yapıyor ve pazarlıyor.
Bir başka Hadis'te bize şunu tavsiye ediyor Kutlu Nebi; "İnsanoğlu öldüğü zaman bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır: Sadaka-i câriye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat." İnsan öldükten sonra her şeyi bu dünyada kalmaktadır. Ancak yanında götürebileceği salih ameller yani güzel iş ve davranışlarıdır. Yapmış olduğu ibadetleri onu kurtaracaktır. Devam eden ve akıp giden sadaka-i cariyeleri ona fayda sağlayacaktır. Arkasından hayır dualarını eksik etmeyen hayırlı evlatları sayesinde amel defteri açık olacaktır. Bir ilim, bir buluş bıraktıysa o alime sevap yazılmaya devam edecektir. O halde ne beklersin gafil insan! Arkanda hayırlı işlere vesile olacak bir eser, bir kitap, bir yapı, bir icat, bir ilim bırak! Evlatlarını güzel yetiştir. Onlara Türklük ve Müslümanlık bilincini ver ki yarın sana isyan etmesin seni kötülemesin ve seni kötü temsil etmesin. Bunun için sabırla ve sevgiyle yaklaşmalıyız yarınlarımız olan çocuklarımıza. Bazen usandırabilirler. Ama onlar gençtir, hata yapar, kusuru elbette ki olur. Gençlerin kanı hızlı akar. Damarlarında deli gibi akar. Sabırla anlatmalıyız dinimizi, örfümüzü, geleneklerimizi… her şey sevgiyle şefkatle çözülür. Allah yardımcımız olsun.