CHP'li İstanbul Büyükşehir Belediyesinin alternatif olarak düzenlediği Mevlana'yı anma “Şeb-i Arus” törenlerinde ilk defa Kur'an aslı yerini meal tilaveti (!)okunması, toplumun her kesiminden büyük tepki çekti.
Bunun yanında birde CHP'li İzmir Büyükşehir Belediyesinin online düzenlenecek olan Uluslararası İzmir Mizah Festivaline İslam'a ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV)'e hakaret eden Charlie Hebdo dergisinin karikatüristi Plantu'da davet etmesi iyice tuzu biberi oldu.
Neyse ki İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger'in “Şeytan Ayetleri” kitabı ile Sivas Madımak olaylarındaki senaryo benzeri bir provokasyon şüphesini akla getiren programı iptal etmesi ile olay büyümeden çözüldü.
İki olayında CHP'li İstanbul ve İzmir Belediyelerinde aynı anda yaşanması tesadüften ibaret iki münferit olay mıydı? Yoksa Türkçe ezan ve Sivas Madımak olaylarının hatırlatılması ile toplumsal kaygı, korku, endişe ve nefret yükleme girişiminin başka bir versiyonu muydu? diye düşünmeden edemiyor.
Her ne kadar İmamoğlu konu ile ilgili kamuoyundan gelen tepkiler üzerine “Pardon haberim yoktu personel yapmış...” mahiyetinde açıklama yapmış ise de bu ve buna benzer konularda çarpıtma başarı performansı ile ters orantılı olduğu için bu açıklama pek inandırıcı bulunmadı.
İlkokul müsameresindeki programlar da dahi olası bir hataya meydan vermemek için yapılan programlar defalarca öğretmen, komisyon, müdür yrd., müdür incelemesi yapılıyor iken, onlarca danışmanı, daire başkanı, müdürü olan İstanbul Belediyesi gibi devasa bir kurumda böyle bariz bir hatanın sehven yapılabileceğini pek mümkün görmüyorum.
Kaldı ki, Uşak Valisinin esnaf denetimindeki davranışı üzerine yaptığı basın açıklaması metnindeki dil bilgisi hataları nedeniyle linç edilmesi gibi benzeri birçok konuda bir kaşık suda fırtınalar koparmayı alışkanlık halene getiren düşüncenin içinde siyaset yapanların toplumun sinir uçlarına dokunulduğu zaman geçmişteki yaşanmışlıklar ve uygulamalar nedeniyle acı hatıratı olan Türkçe Ezan ve Kur'an dayatması ile Sivas-Madımak benzeri provokasyonları hatırlatan böyle bir hatanın pardon diye veya görmezden gelinerek geçiştirilmesi mümkün değildir.
Çünkü Ülkemizde şapka giyme mecburiyeti, başörtü örtme yasağı, Türkçe Ezan, Kur'an okunması dayatmaları, Kur'an-ı Kerim öğreniminin ve okunmasının yasaklanması... ile ilgili öyle acı hatıratlar yaşanmıştır ki...
Bu konuda bilgi sahibi olmak için çok araştırmaya gerek yok. Tarihin sayfalarını azıcık karıştırdığınızda:
Kur'an öğretmek için Tren Vagonu kiralayan Süleyman Hilmi Tuna'dan, “Dudakları Kıpırdadığı” için Savcı karşısına şüpheli olarak çıkmış Milli Mücadele Kahramanı Antalya Müftüsünün Meclis kayıtlarına girmiş ibretlik, yaşanmış üzücü birçok olayı ile karşılaşırsınız:
“...Asıl itiraz, Antalya Milletvekili Rasih Kaplan'dan geldi. ‘‘Laiklik icabı olarak bu gibi işlere karışmayalım. Bu mevzu ceza mevzu değildir'' dedi ve bir örnek verdi:
- Antalya'daydım. Savcının yanında müftüyü gördüm. Hayret ettim. Çünkü Milli mücadelede çok çalışmış, karakterli bir arkadaşımızdır. Gittikten sonra hayretle (Savcıya) sordum. Savcı dedi ki, ‘‘Birisi imam olmak istemiş, polis kaydında, uyuşturucu madde kullandığı görülmüş. (Bunun içinde) Müftü, (Sen imam olamazsın) demiş. İşte bu adam savcıya bir ihbarname (Şikayette bulunuyor) veriyor; Dün öğle namazında camiye gittim, müftü camide idi, müezzin Türkçe kameti getirdikten sonra müftü namaza başlamadı, dikkat ettim dudakları kıpırdıyor, Arapça kamet getiriyordu.'' Savcı, bunun üzerine takibata başlamış.
Vahamete bakar mısınız?
Milli Mücadele Kahramanı Antalya Müftüsünü dudakları kıpırdadığı için Arapça kamet getirdi şüphesi ile esrarcının şikayeti üzerine Savcı karşısına çıkarıyoruz, sorguluyoruz. Ama İslam'a ve Hazreti Muhammed'e hakaret eden Charlie Hebdo dergisinin karikatüristi Plantu‘nu fikir hürriyeti kapsamında şeref misafiri olarak İzmir' davet ediyoruz...
Toplumun kabuk bağlamış yaralarını kanatıncaya kadar kaşımaya kimsenin hakkı yok. Bu nedenle kuyuya taş atmayı alışkanlık haline getirenlerin, buldukları her taşı kuyuya atmamaları gerekir.
