Yaklaşık 2 yıl kadar önce Amerika'daki seçimler dünyanın gündemindeyken kaleme aldığım bir analizde kurulan yeni düzene işaret etmiş ve Biden'ın kampanyasında “Amerika is going back” sloganına atıfla “Amerika geri değil ‘Geriye‘ döndü” demiştim.
Bugün hem Amerika'da hem de birçok lokomotif ülkede benzer durumların yaşandığını müşahede ederken Türkiye'nin de bu tablonun ortasındaki konumuyla ilgili yeni şeyler söylemek gerektiğini düşünüyorum.
ABD'de Joe Biden'ın seçildiği günden bu yana “Yöneten bir başkan mı, yoksa yönetilen ve orada zorla tutulan bir ihtiyar mı görevde?” sorusu sık sık gündeme gelirken Biden dahil birçok batılı liderin otoritesi de sarsılıyor.
İngiltere'de Boris Johnson'un pandemiyle başlayan çöküşü ve nihayetinde dramatik bir sonla istifa kararı alması, yine İtalya'da Başbakan Mario Draghi'nin istifası ve Cumhurbaşkanı tarafından istifanın reddedilerek bir yönetim krizine dönüşmesi, Merkel'in gidişi sonrasında Almanya'nın sıradan bir balkan ülkesi refleksleri göstermesi gibi çoğaltılabilecek birçok örnek…
Türkiye'de de yıpranmış, siyasi hafızasında çok fazla zikzak biriktiren ve en önemlisi son 3 yıldır ekonomi politikası sürekli darbe alan, önlemleri yetersiz kalan bir iktidar ile yola nasıl devam edeceğine dair ciddi kuşkular var. Ekonomik sıkıntıların aşılacağına ilişkin verilen onca tarihinin daha kötü enflasyon, daha kötü kur ve daha düşük alım gücü ile geçilmesi ise güvenle ilgili büyük bir çalkantıya neden oluyor.
Dünyada sanal paraların, sanal şehirlerin (metaverse vs.) gibi dijitalleşmenin zirve yaptığı, savaşlarla turistik gezilerin aynı anda yapıldığı garip, istikrarsız ama son tahlilde gerçek olan yeni bir düzen kurulduğu aşikar.
Genel seçimlerine 1 yıldan daha az bir zaman kalan Türkiye'nin bu kritik dönemeci hasarsız atlatması için önce başarılı bir seçim ardından da kusursuz bir konum belirlemeye ihtiyacı var.
Problemlerin üstesinden gelebilen, gelenek ve toplumunun bütün katmanlarına sahip çıkarak yönünü akıl ve bilimden yana çevirmiş yeni bir Türkiye'ye ihtiyacımız olduğu açık.
Dünyanın baş döndüren değişim ve dönüşümüne anında ayak uydurabilecek, milli menfaatler doğrultusunda kararlar vermenin yanı sıra bu reaksiyonu hızla gösterebilecek yetişmiş kadroların olduğu yeni bir sistem…
Yani iş önce seçimlerde vatandaşa, ardından da vekil tayin ettiği iktidara düşüyor.