Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür Haber, Türkiye ve dünyadan önemli olan Son dakika, Güncel, Teknoloji, Magazin ve Siyaset haberlerini okuyabilirsiniz.

SON DAKİKA
Sol Ok
Sağ Ok
Menü
Ara
Facebook Twitter
ANASAYFAGÜNDEMSİYASETSPOREKONOMİ SEYAHAT TEKNOLOJİ YAZARLAR FOTO VİDEO

Havva Bütün Saraç

Dokunmayın Ağaya

Facebook Twitter Linkedin WhatsApp Tumblr Yazdır Büyüt Küçült

Zühtü Ağa kayınvalidesinin evinde uyumaya çalışırken zorlanıyordu. Bir türlü yastık, yorgan beğenmiyordu.

-Bundan alçak, ötekinden yümsek, ne yumuşak ne sert, ortapedik olsun lütfen, dedi.
-"Ziftin peki var." dedi karısı Mecbure.
Her ne kadar köyde doğmuş ve büyümüş olsa da evin en küçüğü olarak Zühtü, birazcık şımartılmış bir çocuktu. Şımartılmış dediysek köy çocuğu ne kadar şımarabilirse o kadar. O da abileri gibi yedi yaşından beri koyun, inek güder, tütün kırar, ahırda hayvanların tersini kürer. Ama evin en küçüğü diye sabah namazında yemesi için annesi onun yastığının altına portakal koyar, ilçeye babasıyla pazara en çok o gider, babası dağdan tavşan avladığında annesi etin en lezzetli yerini ona ayırır vs. Mecbure ise Almanya'da doğmuş, küçük bir ilçede büyümüş, şehre yerleşmiş ancak evde her türlü sorumluluğu alarak, ezilerek yetişmiş bir kızdı. Beş yaşından beri ona üç kardeşten en büyüğü olduğu için "Kazık kadarsın, eşek kadarsın, oynama, zıplama" dendiği için çocukluğunu herkesten gizli yaşamış ancak yetişkin olduğunda bile çocuk ruhundan hiç taviz vermemişti. O kapris yapmayı, dünyayı etrafında döndürmeyi hiç beceremezdi.

Ertesi gün kayınpederi damadına:
-"Zatıalleriniz rahat uyudunuz inşa Allah?" diye sordu.
-"Mümkün mü? Yadırgarım ben yerimi. Kırk kat pamuk döşeğin altındaki nohutu bilem hissederim." dedi Zühtü.
-"Âlâ, âlâ." dedi kayınpederi.

Öğleyin kayınvalidesi Halime, kurban etinin en yumuşak yerinden pirzola pişirdi. Çorçocuk oturdular sofraya.
-"Bu et geçen seneden mi, sanki iyi pişmemiş." derken etleri bütün bütün atıyordu ağzına Zühtü.
-Evelki seneden diyerek "la havle" çekti kayınpederi Mazhar.
Tüm etleri yedikten sonra:
-Sebze ağırlıklı beslenirim ben, karnımı asla tıka basa doyurmam." dedi Zühtü.
-"Daha bizi de yeseydin üstüne sebze olarak." dedi Mecbure.

Yemekten sonra Zühtü'nün köyüne, yola revan oldular. İstikamet, Ege'de küçük bir yayla köyü... Üç saatlik bir yolculuğun ardından yeşillikler arasında, inek, koyun, kuzu, tavuklar, kazlar, köpeklerin olduğu şirin bir bahçeye park ettiler arabayı. Ablası Şengül, evin avlusundaydı.
-"Aluuuu guzularım, gızanlarım gelmiş!" dedi, sarıldı hepsine.
Zühtü'nün anası, babası onbeş yıl kadar önce vefat etmişlerdi. Artık evin büyüğü olarak ablasına gelir, el öper, sonra abilerine giderlerdi bayramlarda.

-"Gelin, yufkuyu sula. Dürüm yapsın kızan." dedi Şengül.
"Gelin yoğurdu bizim oğlanın önüne geçir. Gelin yufkuyu ver Zühtü'ye. Gelin et haranasını bizim oğlancığımıza yanaştır."
Kayınvalidesi sağken de "Oğlum kendi garnına yi. Anası yidirir çocuklarına" derdi. Mecbure çok tırsardı, yeni gelinken bu ataerkil yapıdan. Yaşı annesinden bile büyüktü görümcesinin. Köydeki tüm kadınlar çığlık tonunda bir sesle konuştuğu için sıkça irkilirdi. Evlendiğinde 19 yaşında, üniversite 2.sınıf öğrencisiydi henüz. "Çocuk gibi kitap okuma" derdi kayınvalidesi Mecbure'ye. "Eteğini çıkar, benim şalvarlardan giy." dese de Mecbure duymazdan gelirdi. Bilirdi ki o şalvar tılsımlıdır. Onu giyen bir daha iflah olmaz, köydeki her işi yapar. Bir defasında kayınpederi alışsın diye otu verdi eline.
-"Hadi at bakalım mala, yisin." dedi. Kapıdan, içeri girmeden fırlattı otu Mecbure ve kaçtı.
-"Otu malın arkasına atmışsın. Bu mal otu neresiynen yiyecek?" diye eğlenmişti kayınpederi.
Herkes birşey öğretmeye çalışıyor ama bu talebe öğrenmemek için hep kaçıyordu.

-"Sana yufku bişirmesini örgedecem, otur şuraya." demişti görümcesi ilk evlendiği sene.
Bir yak, iki yak, üç yak, derken kovaladı görümcesi ekmeklikten.
Artık korkmuyordu. Alışmış hatta sevmişti bu köyü. Görümcesi Şengül, her bayram sorduğu soruları birbiri arkasına yine sordu:
-"Nişliyon? Oturmuyon evde di mi? Tükkana gidiyon mu?" Elin işlediğiylen olmaz. Sen de gidecen mecbur. Amelenin yimeğini de yapacan, evde gızanın yimeğini de yapacan. Gelin, akıllı ol, tutumlu ol! Herşey ataş pahası. Saçıp savurma. Oğlancığımıza irengi (eziyet) etme.
-"Hı, hı. Gidiyorum zaten." dedi Mecbure.

O sırada Mecbure'nin gözü Zühtü'yü aradı. Küçük ağa taştan yumuşak bir yastık bulmuş, evin kuytu bir yerinde bebek gibi horul horul uyuyordu...

Havva Saraç

  YORUM YAP / YORUM OKU
HAVVA BÜTÜN SARAÇ DİĞER YAZILARI
Hurhaber.com'da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hür Haber sorumlu tutulamaz.

ANASAYFA | GÜNÜN HABERLERİ | KÜNYE | REKLAM | RSS