1980 öncesi askeri darbeye dayanak olan, binlerce gencimizi kaybettiğimiz sağ-sol kavgaları, askeri darbe yapıldıktan sonra bıçak gibi kesilmişti. Bundan sonra ülkemize ayak bağı olması için yerli ve dış bağlantılı birçok terör unsurunun birleşeni ile semirtilmiş terör örgütü PKK kuruldu ve o günden günümüze kadar da ülkemizin başına bela oldu.
Dış bağlantılı ve ASALA' da dahil olmak üzere birçok terör unsurunun bileşeni ile kurulan PKK terör örgütü bölge ve ülke genelinde yatırımları engellemek, suretiyle ekonomimize ve kalkınmamıza darbe vurmuş, bölge halkına da gün yüzü göstermemiştir. Vur kaç taktiği, sinsice kurduğu pusular ve haince saldırılar ile de asker, öğretmen, kamu görevlisi, sivil halktan olmak üzere binlerce vatandaşımızı şehit etti.
PKK terör örgütünün kravatlı ve fularlı temsilcileri de barış, güvercin, bülbül nutuklarıyla zaman zaman kendi kurdukları partileriyle, kazanmaya güçleri yetmediği zamanlar da başka partilerin kontenjanından seçilerek TBMM'nde temsil edilmesi gibi dünyanın başka hiçbir ülkesinde görülemeyecek, garabetler yaşanmış ve halen de yaşanmaktadır.
Her zaman olduğu gibi PKK'nın Gara Katliamında da bazıları katile katil, caniye cani, teröriste terörist dememek; böylece yol arkadaşları ile dostluklarının zarar görmemesi gayreti ile konuyu asıl mecrasından uzaklaştırabilmek adına canhıraş bir şekilde saf ayağına yatıp, milleti de aptal yerine koyup, konuyu saptırmak ve sulandırmak adına nasıl canla başla çabaladıklarına (saçmaladıklarına) şahit olduk.
Bu beyhude gayretler ile PKK'nın terör saldırısının iğrençliğine karşı halk nezdindeki oluşan öfke patlamasını engellemek ve nefreti kırmak adına yapılan algı yönetimi ve etki ajanlığı girişimlerinin halkın gözünde ve vicdanında nasıl karşılığını bulduğunu anlamak için Toroslardaki şehit anasının gözlerinin içine dikkatlice bakmak ve söylediği sözleri anlamak için çok iyi kulak vermek gerekir.
Ayrıca Yeni Şafak gazetesinin “Tabuta Sığmayanlar” ismi ile hazırladığı ve YouTube'de paylaştığı; yüzlerce şehit anasının, ailesinin ve evladının anlam dolu röportajlarını izlemenizi tavsiye ederim.
İnsan doğası gereği şehit oğlunun cenazesinde feryadı figan etmesi beklenirken Toroslardaki eli öpülesi anamızın yavrusunun acısına tuz basarak, vakur ve anlam yüklü bir şekilde cenazeye katılan hükümetin bakanına“Dik durun” diye ortaya koyduğu irade beyanı, Türk analarının ve sessiz çoğunluğun sesi olmuştur.
Türk töresine göre özelde İçişleri Bakanı Süleyman Soyluya, genelde ise memleketini kutsal sayan bütün vatanseverleri kapsayan “Dik durun” çağrısı, muhatapları için derin anlamlar ifade etmekte ve büyük bir sorumluluk gerektirmektedir.
Diyarbakır analarının sesini duymayan, görmezden gelenler, yok sayanlar, Toroslardaki şehit anasının “Dik durun” çağrısını da görmezden, duymazdan ve anlamazdan geldiler. Aslında bu yok sayma gayreti çağrıyı önemsemediklerinden değil de işlerine gelmediği ve ne anlama geldiğini çok iyi bildikleri için karşı atağa geçtiler.
Bu nedenle güya ekmek almaya giderken(?) polise taş atan çocuğu kahramanlaştırmak için algı aktivistliği yapanların, Toroslardaki ananın “Dik durun” çağrısını etkisizleştirmek için karşı propaganda olarak: “başlarım sizin kutsal ölümünüze” benzeri barış, güvercin, eşitlik, halkların kardeşliği gibi altı doldurulamayan boş sloganlar ile algı operasyonlarına hemen başladılar.
Sonuç olarak halk yaşananları görüyor ve kimin PKK terör örgütü ile kol kola olduğunu, kimin onun ağzı ile konuştuğunu, gizlice flört ettiklerini biliyor. Bunun için iktidarı, muhalefeti, vatanseveri, herkes şapkasını önüne alıp düşünmesinin ve terör konusunda safını belirlemenin zamanı gelmiş ve geçmiştir.