Kobani de koşulları eşit olmayan bir savaş yaşanıyor. IŞİD tanklar toplar ile saldırıyor, Kürtler ise hafif silahlarla dünya tarihinde eşine ender rastlanacak bir mücadele sergiliyor. Dünya tarihi bu direnişi de, bu direnişe destek vermeyenleri de tarihe önemli bir not olarak kaydedecektir.
Ülke genelinde sabaha kadar yer yer devam eden çatışmalar neticesinde sabah 19 vatandaşımızı kaybettiğimiz haberini aldık,
Aslında perşembenin gelişi çarşambadan belliydi.HDP, DBP ve KCK tarafından yapılan açıklamalar, hükümet tarafından iyi analiz edilemedi. Veya ciddiye alınmadı.
Hükümetin en önemli uzmanları şunu göremedi mi;
Kobani, Erbil, Afrin deki Kürt hafif öksürse, ateşi çıksa. Türkiye de ki Kürt’ün verem acısı çekeceğini, komaya gireceğini, bu öksürüğe bu ateşe kayıtsız kalamayacağını...Kürtler için Kobanê’de her yaştan insanın verdiği onur savaşına seyirci kalmanın, olası katliamlara ortak olmak anlamına geleceğini görmeliydi.
Aslında Kürtler bu mesajı 24 gündür Suruç da başta vatandaşı olduğu ülkeye ve bütün dünyaya veriyordu. Ama ülkeyi yöneten sözde/kardeşlerimiz ben insani her şeyi yapıyorum havasındaydı. Ama Kürtler senden insani olanın yanında bombalar altındaki kardeşlerine yardım etmeni istiyordu ki bu da onun en doğal hakkıydı. Nasıl Bosna da ki çatışmalarda insanlar meydanlarda "Ordu Bosna ya " sloganı atıyorduysa, Türkiye Kürtleri utangaç bir şekilde de olsa senden bunu istiyordu, Ordu nun bu ülkede yaşayan herkesin ordusu olduğunu düşünerek bunu istiyordu.
Bunu da görmediniz.
IŞID in Kobaninin bir kısmına girip, girdiği bölgeye bayrağını astığında, Kobaninin ateşi çok yükselmişti, Türkiye de ki Kürtler artık komaya girmişti. Bu komaya giriş bütün Kürt illerini ve ülkenin diğer metropollerini yangın yerine cevirdi. 19 ölü, yüzlerce yaralı ve ekonomik kayıplar...
Hükümet bu yangının sönmesi için, Kobaninin ateşini düşürüp, Türkiye Kürtlerini komadan çıkartmalıdır.
Bununda yolu bellidir.
1-geçmişte Suriye de ki diğer örgütlere yapmış olduğu lojistik desteği Kobaniye de sağlamalıdır.
2-Kobani de savasanPYD’yi yenilmesi gereken bir düşman değil, işbirliği yapılması icap eden bir ortak olarak görmesi gerekir.
3-İki gündür yaşananları, bir tehdit olarak algılamamalı ve “misli ile karşılık görecek” dilinden,
4-“Kobani çözüm sürecinin bir parçası değildir,” yönündeki açıklamaların bölgede karşılığı yoktur.
Bu tür açıklamalardan özellikle vazgeçilmeli.
Hükümetin bu gerçeği görüp, ona göre bir politika izlemesi gerekmektedir. Aksi durumda çok daha büyük sorunların ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır.