Dün TV ekranlarına düştüğü anda, beni hem üzen hem sevindiren bir haber, "Eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren öldü." Üzülmemin sebebi, 12 Eylül vahşetinin baş sorumlusunun yargılandığı davadan mahkum olmadan ölmesiydi. Sevinmemin sebebi ise bu celladın emri ile işkencelerde, idam sehpalarında can veren insanların diğer dünyada bunun hesabını ondan soracak olmaları.
Kenan Evren ve silah arkadaşları darbe yaptığında, 18 yaşından küçük olan Erdal Eren in yaşının büyütülüp asıldığı, Diyarbakır Cezaevinde insanlara dışkı yedirilip, insanların dünya yüzeyinde görülmemiş işkencelere tabi tutulduğu, korkunç bir şiddet ve zulmün yaşandığı ülke coğrafyasına gözlerimi açmamıştım.
Yaşanan vahşeti çok sonraları, canlı tanıklarından dinledikçe öğreniyor, bıraktığı izlerin ayırımına varabiliyordum.Diyarbakır cezaevi belgeselini izlediğimde bir hafta kendime gelememiştim. Kan donduran işkenceleri hangi insan ne sebeple bir insan evladına reva görebilir anlamıyorum,sanırım hiçbir zaman da anlamayacağım.
Kenan Evren ve arkadaşlarının, 12.Eylül.1980 yılında yapmış olduğu, darbenin üzerinden 35 yıl geçmiş. Bu 35 yıllık süreçte ülkedeki tüm siyasiler yapılanları lanetlemiş, Evren ve arkadaşlarının yargılanmasını istemiş. Ancak, yaklaşık 34 yıl sonra ancak yargılanabilmiş ve ceza almıştır. O da hala Yargıtay da onanmamış bir ceza, onanmadan da , Evren öldü. Dava da düşmüş oldu.
35 yıl önce Darbeci Kenan Evren ve arkadaşlarının yapmış oldukları, ne durumda derseniz;
Yapmış olduğu anayasa, küçük değişiklikler yapılmış olsa da ana gövdesi ile hala tam anlamıyla yürürlükte.
Bu gün siyasi partilerin barajı aşacak mı? Aşmayacak mı? diye tartıştığımız yüzde 10 barajı yine bu dönemin ürünü ve şu an ülkeyi kaosa götürecek bir madde olarak karşımızda duruyor.
Üniversitelerimizin özerkliği, yine 12 Eylül darbesi ile getirilen, YÖK yasası ile ellerinden alınmış, o yasada hala yürürlükte ve her rektör ataması yapıldığında biz hala atamanın demokratik olmadığını tartışıp duruyoruz.
Yani kısaca, darbecilerin yapmış olduğu ve hayatımızı hala yöneten darbe yasaları olduğu yerde duruyor ve biz 7 Haziran da genel seçimlere gidiyoruz. Bu seçimlerde 12 Eylül’ün ürünü olan yasaları değiştirecek miyiz?
35 yıldır değiştiremediniz. Umarım bu defa değiştirirsiniz.
Yazıyı yazdığım saatlerde cenazesi toprağa veriliyordu. Cenazede, hükümet yoktu, muhalefet yoktu. Tarihimizin kara lekelerinden biri olan, 12 Eylül darbesinin mimarı yapayalnız ve layıkıyla, mazlumların bedeniyle yanan ebedi cehennem yolculuğuna uğurlandı.Acı dolu yüreklerimizden kendisi için daha iyi temenniler dökülmesi beklenemez kuşkusuz.