Başımıza ne geldiyse hep, eski MİT'çi, eski JİT'çi, PKK itirafçılarından(Eski PKK'lı) geldi. Son günlerde Enver Altaylı diye bir eski MİT'çinin FETÖ geçmişi ve ilişkilerini konuşuyoruz. Adamı tutuklandı. Şimdi kirli ilişkileri deşifre ediliyor.
Çarşaf çarşaf kirli ilişkiler ağı, insanları şaşırtmıyor değil.
Bizi şaşırtıyor mu? Hayır şaşırtmıyor. Neden şaşırtmıyor. Çünkü, biz bu ülkede Çiller dönemini gördük, o dönem İçişleri Bakanlığı yapmış Meral Akşener'i gördük.
Türkiye derin devlet hikâyeleri ile o dönem tanıştı. Kurtlar Vadisi o dönemi anlattı. Hikâyeyi yazanlar, kimilerini vatansever, kimilerini hain ilan etti.
“Devlet için vuran da, vurulan da” martavalları o günlerde yazıldı. Kontrgerilla, JİTEM, Batı Çalışma Gurubu tipi güya devleti kurtaran çeteler o gün devletin sahibi oldu. Meğerse o günlerde FETÖ, bütün bunlar olup biterken devletin kurumlarına sızıyormuş.
Bu FETÖ'cülere soğuk sızma itler diyorum. O kadar soğukkanlılıkla cinayetler işlendi ki, bu yüzden soğuk sızma ittirler bunlar.
Peki devlet, kendi içindeki paralel devlet, derin, ölü hücreleri bilmiyor mu? Eğer biliyorsa ve bu konuda bir çözüm üretemiyorsa, vay o devletin haline.
Eğer bilmiyorsa da vay ki vay devletin haline.
Bazen akıl tutulmaları yaşamıyor değiliz. Yine eskiye gidelim, İstihbarat daire Başkanlığı yapmış zevatın biri demişti ki, “eğer dağda, ovada, bayırda birileri eylem yapacaksa onlardan biri bizizdir.” Haberimiz var demek istiyordu.
Haberiniz varsa, neden engellemediniz-engelleyemediniz? Hrant Dink cinayeti bunu çok güzel özetliyor. Dink'in öldürüldüğü gün olay yerinde kaçta istihbaratçı var, asker var ama herkes izleyici. Demek ki devlet planlayıcısı ve bizzat içinde.
Hangi devlet, sonra ortaya çıktı, bunların tamamı FETÖ'cü hainler. Ogün Samast denen itle fotoğraf çektiren o adam it olmasa o karede bulunur mu? Bir katili sahiplenmek hangi devletin onurunu okşayabilir.
Gelelim bu derin devlete. 90'larda JİTEM diye bir korku imparatorluğu vardı. Adam öldürmekten tutun, işkenceye, infazlara, uyuşturucuya kadar, her şeye bulaşmış çetelerden oluşuyordu ve devlet o gün terörle mücadeleyi bunlara ihale etmişti.
Bunlarda devlet olmuşlar ya, devlet adına racon kesiyorlardı. Kanunu uyguluyorlardı ve kendi kanunlarını yazıyorlardı. Neymiş, devlet terörle mücadele ediyormuş.
O dönem Güneydoğu, Doğu Anadolu ve büyük Metropollerde bile devlet adına cinayet işleyen bu şebekelerin sayısı o kadar çoktu ki.
Yüzlerce JİTEM üyesi var, ortada yüzlerce infaz var, onlarca kayıp var ama hesap veren birkaç kişi dışında kimse yok. Devlet varlıklarını bile reddetti. Hepsi ölü hücrelere döndü, nerde mi yaşıyorlar, sen-ben gibi sokaklarda yaşıyorlar. Başka mesleklere girdiler.
Tekrar insan kılıfına büründüler, ruhları ise satılık. Ne zaman tekrar kullanılırlar ve ne zaman onlara ihtiyaç duyulur. Anlarını bekliyorlar.
En tuhafı da ne, bu JİTEM'cilerin çoğu, eski PKK itirafçıları. Enver Altaylı da böyle bir it işte…