Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür Haber, Türkiye ve dünyadan önemli olan Son dakika, Güncel, Teknoloji, Magazin ve Siyaset haberlerini okuyabilirsiniz.

SON DAKİKA
Sol Ok
Sağ Ok
Menü
Ara
Facebook Twitter
ANASAYFAGÜNDEMSİYASETSPOREKONOMİ SEYAHAT TEKNOLOJİ YAZARLAR FOTO VİDEO

Hasan Kaya

Deprem sonrası toplumda oluşan fay kırıkları…

Facebook Twitter Linkedin WhatsApp Tumblr Yazdır Büyüt Küçült

Kitapta mı okudum veya TV'de mi izledim tam olarak hatırlayamıyorum ama konusu CIA'nın bir ada ülkesinde yaptırdığı darbe ile askerlerin yönetime el koyması ile ilgili yaşanan olaylar anlatılıyordu.

Darbenin zamanını ve zeminini hazırlayarak askerlere darbeyi yaptıran CIA'nın ada ülkesindeki görevlisi ABD'deki şefine bilgi veriyor: “Darbeyi bizim çocuklar yaptı ve başarılı oldu. Uygun görürseniz darbe sonrasında ülkenin başına getirmeyi düşündüğümüz kişi adanın falanca aşiretin, fişmanca cemaatinden. Orta öğretimini adadaki bizim gözetimimizdeki okullarda, üniversite eğitimini de burslu olarak ABD'de okullarımızda yaptı. Doktora çalışmalarını da aynı yerde yapıyor ve bizim kendisine empoze ettiğimiz fikirleri ise kendi fikriymiş gibi görüyor...”

“Kendisine bizim empoze ettiğimiz fikirleri kendi fikriymiş gibi görüyor…” Cümlesi üzerinde biraz yoğunlaşıp düşündüğünüz zaman bir ülke için karabasan olabilecek kadar tehlikeli bir o kadarda vahim bir durum... Sonuçlarını düşünmeyi ise insan cesaret bile edemiyor...

Ne yazık ki diğer ülkelerde olduğu gibi bizim ülkemize de zamanında bu ve benzeri birçok operasyonlar yapıldı ve halende yapılmaya çalışılıyor.

Yakın zamanlarda ülkemizdeki egemen güçler: “Zeytinyağlı yiyemem, dallıda fistan giyemem” diye sipariş üzerine bestelenen türküler ile yıllarca bizleri hem eğlendirdiler hem de zeytin ağaçlarının altından girip üstünden çıktılar...

Yüzde yüz yerli üretimimiz olan yünlü ve ipekli dokumalarımızı köylü kıyafeti diye yaftalayarak giymemizi engellediler ve moda diye sağlığımızı tehdit eden kimyasallar içeren giysileri bize pazarladılar…

Şimdide aynı egemen güçler bu defa zeytin ağaçlarıma dokunma diye algı yürütüyorlar... İşin garibi ise dün “Zeytinyağlı yiyemem...” diye türkü çağıranlar bugün de “Zeytinime dokunmayın” diye pankart açıyorlar. Böylesi de akıl ve mantık dışı tezat bir durum var orta yerde…

“Sadrazam öldükten sonra pilavı neresine dökersen dök...” misali iş işten geçtikten sonra 180 derecelik açıyla dönüş işe de yaramıyor... Ama toplumsal gücümüzü üzüyor ve geriyor.

Bu ve benzeri düzmece gündemler ile algı yönetimleri sadece bizim ülkemizde olmuyor tabi ki... Bizim ülkemizden daha vahşileri başka ülkelerde uygulanıyor…

İngilizlerin, Afrika'da Nelson Mandela'nın üyesi olduğu Zosa Kabilesinde 1800 yıllardaki mısır tarlalarında karga kovalayan kızlar üzerinden kurguladığı şehir efsanesi, zerre kadar aklı olan kimsenin kabullenemeyeceği düzmece bir olay ile hayvanlarınızı öldürünce kıtlık başlayacak ve İngilizler ülkenizi terk edecekler o zaman siz de özgür kalacak ve refaha kavuşacaksınız diye yaptığı kirli propaganda sonrasında yerli halkın hayvanlarını öldürmesi sonucu yaşanan kıtlık ve toplu ölümler hala hafızalardadır.

Ülkemizde de her konuda olduğu gibi böylesi çirkin örtülü operasyonları ile yanlış tarım, hayvancılık ve tohum politikalarının kurtarıcı olarak gösterilip, nasıl tarımın ve hayvancılığın yok edildiğine dair yapılan uygulamalara hep beraber şahit olduk...

İşin garip tarafı tarım ve hayvancılık alanlarında uyguladığımız bu yanlış politikaların bize empoze edilmesine rağmen kendi fikirlerimizmiş gibi kabullendik ve uyguladık...

Son olarak da Kahramanmaraş merkezli yaşadığımız deprem ile birlikte toplumumuz arasına ekilen fitne tohumları sonucu toplumsal fay hatlarının nasıl aktif hale geldiğine/getirildiğine şahit olduk...


Milyonlarca insanımız evini yerini canını, sevdiklerini kaybettiği böylesi acılı günlerde el birlik yaraların sarılması gerekirken kurtarma ekiplerinin tekbir getirilerek insanların enkaz altından kurtarılmasının sorun edilmesinin ve laiklik üzerinden korku ve ayrıştırma devşirilmesinin, din, diyanet ve İmam-Hatip düşmanlığının alevlendirilmesinin akıl ve mantığını kimse izah edemez…

Yaraları sarmak ve yıkılan yerleri tekrar inşa etmek için toplumun kendi arasında organize olarak Dünya'da bir başka örneği olmayan ve rekor yardımın toplandığı yardım kampanyasına çemkirmek ise kabullenilebilecek bir durum değildir.

Evet ülkemiz bir deprem kuşağı üstünde ve birçok uyuyan fay hattı var. Uyuyan her fay hattı aktif hale geldiğinde nasıl yıkımların olduğunun acı örneklerini yaşayarak gördük, görüyoruz. Tedbir alınmadıkça da daha çok görecekmişiz gibime geliyor.

Bunun yanında bu ülkenin hayrına olan her şeye mantıklı mantıksız açıklamaları ile karşı çıkmaya çalışan güruhun toplumsal kırılmalara neden olan aktif hale getirdiği her fay hatlarındaki hareketler üzerine halkın nasıl tepki gösterdiğine ve Türk Milletinin birlik ve beraberlik içinde birbirine nasıl kenetlendiğine de şahit olmak ülkemizi ve halkın birçoğunu memnun ederken bazılarını ise neredeyse çıldırtıyor…

Neymiş efendim…

“Yardım kampanyası devletin vergi kaybına sebep olacakmış…”
“Yardım yapmak devletin parası ile hovardalık yapmakmış…”
“Devlet bankalarının yaptığı yardımlar düşüldükten sonra geriye cüzi bir miktar kalıyormuş…”

Vallahi pes…

Bunlardaki beyni kuşa taksak ters uçar…

Bir de bu güruhun sosyal medya hesaplarında kopyala yapıştır tekniği ile ağababaları tarafından dikte edilmiş metinleri kendi fikirleri imiş gibi entelektüel taklidi ile yaptıkları paylaşımlarına ise bayılıyorum.

  YORUM YAP / YORUM OKU
HASAN KAYA DİĞER YAZILARI
 ÇOK OKUNANLAR
Hurhaber.com'da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hür Haber sorumlu tutulamaz.

ANASAYFA | GÜNÜN HABERLERİ | KÜNYE | REKLAM | RSS