Türkiye'ye karşı uluslararası komplonun bu en Züğürt Ağa kabadayısı figürü –kendisine bahşedilen sosyolojisine güvenerek olacak ki– geçen günkü duruşmada (1 Aralık 2022) şunları kayda geçiriverdi mahkeme zabıtlarına:
... 7 Haziran seçimleri sonrası, ‘Seni başkan yaptırmayacağız' demeseydi bunlar başımıza gelmezdi' deniyor. 3 Nisan 2015'te Erdoğan, “Dolmabahçe Mutabakatı'nı kabul etmiyorum” açıklaması yapıyor. Ben hala “seni başkan yaptırmayacağız” dememişim.
https://hdp.org.tr/tr/demirtas-dosyadaki-ihlal-ve-usulsuzluk-sayisi-bini-gecti/16925/?fbclid=IwAR0nW7qSvI8frFtn7_YUKZRHDR1VlJBpomwmNlvlj9c0IMABKHAd56k9NK4
Geçtiğimiz aylarda bu Züğürt Ağamızın kendisine, istemediği için “iletmeye gerek kalmadı” denen 2'nci yazışımın 1'inci cümlesi olarak şunu seçmiştim:
“Hiçbir sahtelik sonuna kadar kendisini gizleyemez” der Öcalan...
Nasıl olur: Fırıldak siyasette bu kadar yol aldığına bu kadar güvenen bu “en taktik” figür, kendisinin o ünlü cümlenin üçlü tekrarı konuşmasının tarihini nasıl unutur? “Dolmabahçe Mutabakatı'nı kabul etmiyorum” denen konuşma 3 Nisan, kendisinin 17 Mart... Erdoğan'ınki tam 17 gün sonradır.
Bir anlık; zihinsel bir sakatlık geçirip Nisan'ın Mart'tan önceki ay olduğuna kani eden bir “travma” sonucu aylar sıralamasını karıştırdı desek! ... Hemen ertesi gün “Demirtaş Halk TV'ye konuştu” manşetiyle, bu sıralar “Gülenon-Ergenekon” ittifakının sesi olduğu bilinen TV'sinde bunları tekrarlıyor. Travma henüz geçmemiş! Hayır hayır, şaka... “Travma” değil. Hüküm kendisini icra edecek yeri bulur: “Hiçbir sahtelik kendisini sonuna kadar gizleyemez!”
Geçen ay, “Üç videoyu da inceledim: Gölbaşında Öcalan'ın çıkacağı Mandela tarzı villada ilk konuğu sen olacaksın” mesajı atan Erdoğan'ın en gözü-kara savunucularından bir gazeteci “Taksim'e gidilir gibi Edirne'ye gidiliyor, CHP vekilleri vs. İmralı ise kör tecritte, hani ‘hesabı İmralı'dakine verecek'ti Edirne'deki... Sizce neden?” diye bana soruyor. Ben de dönüp ona sordum.
(Soru havada duraduruyor. Döngünün atmosferde yerçekimini dengelediği “yörüngemizde” dolaşıyor!)
Bu memleket bu sığ-fırıldak siyasete ne müstahak ne de mahkûmdur.
Kanımca –anlayana sivrisinek saz ise eğer– hepimiz bu cevabı aldık HDP'si ve Halk TV'sinden... İki ayrı “kurum” sadece ay-sıralaması “travması”yla kalsa iyi: MİT başkanının kendisiyle görüşme isteğini reddettiğini, sonra “Öcalan'ın yerine geçme teklifi” iletildiğini, iletim kuryesinin de SS Önder olduğunu duyuruyor... O sıra en yakın “çalışma arkadaşı” (İş bölümünde birinin Züğürt Ağa kabadayılığı, ötekinin gırgır-şamata palyaçoluğu idi) olduğu bilinen SS, bir şey demeden teklifi “elçiye zeval olmaz” diye usulce getiriyor, “ulusal önder” adayımız da 8 sene sonra hatırlayıveriyor!
Ve herhangi bir bayram-seyran olmaksızın –8 yıl sonra– hatırlayıp duyurtuyor bu iki “kurum”una! Bayram veya seyran yok.
“Elçisi” ise bir ertesi günü yine Halk TV'sine: “Görüşme talebi doğrudur” derken, “Öcalan'ın yerine geçme” teklifi diye bir şeyi hatırlamıyor! Yani yalanlıyor.
Kuşkusuz ki ikisi aynı avluya çıkıyor: Fırıldak siyasetin fırıldak avlusuna... “Yer teklifi”nin olmuş olması mı olmaması mı daha hince ve haincedir? Bu soru da “herkese” ...
Devamı var: Bu muamma “teklif” ile Adalet Bakanlığı'na İmralı'ya gitme başvurusunun “aralığında” aynı bakanlığın “resmi” yetkilileri, azılı “İmralı alerjili” Medyascope TV'ye Öcalan'ın “Avukatlarından başka kimse ile görüşmek istemediğini” sızdırıyor. Hayatta olmayan tesadüf, burada da söz konusu değildir! “Herkes” işini yapıyor.
Çözüm Süreci yıkım tarihinin “taçlandırılması” konuşmasının gününü –tüm ekibiyle– unutuyor, şunu eklemeyi unutmuyor: “Biz biziz, Öcalan Öcalan'dır. Öcalan'ın Ortadoğu siyasetini etkileyecek gücü ve misyonu var. Biz de halkın siyasi temsilcileri olarak parlamentoda çözüm aktörüyüz” ...
Türkiye'deki “önemi” alakalı bir cümle yok! Türkiye'nin içi, geleceği, “bekası” için o kadar ehemmiyetini ve vazgeçilmezliğini bir devlet memuru olarak ben Dersim'den anlatıyorum, “Gider Karadeniz ve Orta Anadolu'da anlatır, vatanperver ülkücülerin evine misafir olur gelirim” diyebiliyorum... Onun aklına cümle gelmez!
“Herkesin en kurnazı” olduğuna adeta iman etmiş bu şahsın dilini çözmede, “tercüme” etmede ağır-çekimde gibi görünüyoruz. Arkasındaki iç-güçlerden başat Kemalist damarın (CHP+İyiP), Türkiye'nin Orta-Doğu ülkesi olmadığı “milliliğini” bilerek konuşuyor. “Öcalan Ortadoğu'ya” kendisinin Biz'i Türkiye'ye...
Andığım arkasındaki güçler onun “çözümsüzlük aktörü” olduğunu 2013-15 İmralı sürecinden iyi bildiğini bilerek konuşuyor bu figür. Onun için de Öcalan'ı “Ortadoğu” kendisini “Türkiye lideri” ilan ediyor!
Ali Kemal Özcan
4 Aralık 2022