Ormanda kargalar, yolda giden kaplumbağaya sormuşlar; ‘hayrola mübarek nereye gidiyorsun böyle düşünceli düşünceli'? Demiş ki ‘Amerika'ya gidiyorum protesto yürüyüşüne çıktım.' Bunu duyan kargalar kahkahalar atarak başlamışlar gülmeye ‘yahu olmaz ya haydi varsayalım Amerika'ya ulaştın sonra ne olacak ki?' “Sonrasını bilmem” demiş kaplumbağa “Zulümlerine sessiz kalmaktan evladır.” Kıssadan hisse odur ki zulme sessiz kalmak, ona rıza göstermek, ondan faydalanmak insanlığa ve Müslümanlığa yakışmaz. Ne kadar zor gelse de önemli olan insanın gerektiği şekilde, gerektiği yerde durmasıdır. Nefse ağır gelse bile hakkı söylemek, hakkı tutup kaldırmak gerekir. Bir mümin de inandığı davası uğruna her zorluğa göğüs gerebilmeli, her şeyi göze alabilmelidir. Çünkü Müminin davası beşeri değil ilahi bir davadır. Batıl bir dava için milyonlarla yürümektense hak bildiği yolda tek başına da olsa yürümek doğru olandır. Zor yollara, zor yolculuklara katlanabilmelidir. Yol arkadaşını da iyi seçmelidir. ‘Zor yollara basit insanlarla çıkılmaz' der rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu başkan. Zor olan yollara zorluklara göğüs gerecek insanlarla çıkmak lazım. Davasından vazgeçmeyen yiğit insanlar gerekir. O halde Mümin kişi davasından vazgeçmez, ilk günkü kararlılıkla yoluna devam eder.
Peki hakiki olarak uğruna gerekirse ölünecek dava hangi davadır hangi yoldur? Tabiki dünyevi ve geçici dava ve inançlar için çabalamak ancak beyhude çabalardır. Asıl olan hak yolunda hak dava için çaba sarf etmektir. İlay-ı kelimetullah davası işte böyle bir yoldur. Allah'ın kelamı olan Lailahe illallah yani Allah'dan başka ilah tanımamak ve bunu ilan edip bunun için yaşamak davasıdır. Tüm aleme tüm insanlığa bu hakikati duyurmaktır. Ondan başkasına kulluk etmemek, hüküm veren olarak yalnız Onu tanımaktır. Beşeri ve siyasi yollar gelip geçicidir. Örneğin Marksizm, Komünizm bir dönem dünyada etkili olmuş bazı gençlik olaylarına sebep olmuş, ancak SSCB. Sovyet Rusya'nın çökmesiyle bu ideoloji de yıkılmıştır. Peygamber Efendimiz aleyhis selam zamanındaki putperestlik yani totemizm de İslam'ın yayılması ve çoğalmasıyla yok olup gitmiştir. Ancak ilkel küçük topluluklarda halen kendini gösterse de zamanla İslam akidesi bunları da yok edecektir. O halde İlay-ı kelimetullah için nizam-ı alemi tesis etmek en yüce yoldur.
Mümin şikayet etmez yorgunluk göstermez, aleme nizam vermek için gayret eder. Ceddimiz bunun en güzel örneklerini vermiştir tarih boyunca. İstanbul kuşatmasında dökülen ter, akan kan, edilen dualar sayesinde büyük fetih gerçekleşmiştir. Mümin sabah kalkar ve gece yatmağa gidene kadar bunun için yaşar ve kendisine şunu sorar “bugün Allah için ne yaptım?”. Yedim içtim, gezdim, yattım değildir Müminin hayat düsturu. Çünkü Allahu teala verdiği tüm nimetlerin hesabını soracaktır. Göz, ağız, mide, el, ayak… tüm nimetlerin hesabını vereceğiz. Sahip olduğumuz makam ve mevkilerin, kazandığımız paranın, malın, mülkün kısacası her şeyin bir hesabı olduğunu bilmeliyiz. Keser döner sap döner gün gelir hesap döner demiş atalarımız. Bu alemde her şey fanidir. “Onun üzerinde bulunan her şey fanidir” buyuran Rabbimiz bizi ikaz etmektedir. Allahu teala bizleri hak yoldan hak davadan ayırmasın, bizi en doğru yol üzerinde sabit kılsın. Sağlıcakla kalın.
Alperen KILIÇ
Eğitimci Yazar