Dünya, siyasette sürprizlerle dolu bir yeni süreçten geçiyor.
Trump, yabancı düşmanlığı söylemleriyle, sadece Amerikalılardan değil dünyanın dört bir yanından tepki alan, seçilmesi hayal dahi edilmeyen bir adaydı.
Tüm beklentiler ve anketler yanıldı, Trump başkan seçildi!..
İngiltere, AB'den çıkma kararını referanduma götürdü. Sonuca sadece İngilizler ve Avrupalılar değil, tüm dünya şaşırdı; İngilizler AB'den çıkalım, dedi!..
Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı, 11 adaydan hiçbiri yüzde 50'yi aşamadı, ancak Macron adlı 38 yaşındaki bir genç deneyimsiz aday, yüzde 24'ü aşarak Le Pen dahil tüm adayları geride bıraktı!..
Macron'un 7 Mayıs'ta yapılacak 2. tur seçimlerde yüzde 50'yi aşarak Fransa cumhurbaşkanı olması bekleniyor…
Macron, sadece cumhurbaşkanı olmakla kalmayacak, Fransa tarihinde eşsiz bir devrime de imza atmış olacak.
38 yaşında Elysee Sarayı'na yerleşerek, 40 yaşında cumhurbaşkanı olan Nepoleon Bonaparte'ı geride bırakacak ve 1789 İhtilali'nden bu yana Fransa'nın en genç cumhurbaşkanı olacak.
Macron, ne belediye meclis üyesi, ne belediye başkanı, ne de milletvekili olmuş bir politikacı; kimilerine göre o “hayalci bir çömez” di…
Ancak Fransa'da 200 yıldır bu politika süreçlerini yaşamadan cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan tek bir aday yok!...
Zaten üç yıl öncesine kadar bırakınız dünyayı, Fransızların dahi tanımadığı bir isimdi Macron…
Rotschild Bankası'nda çalışırken kariyer basamaklarını hızla tırmandı ve gıda devi Nestle ile ilaç devi Pfizer arasındaki birleşme operasyonunu yönetti. Şimdi ise kamplara bölünmüş Fransız halkını birleştirecek…
Rotschild'ten sonra 34 yaşında Cumhurbaşkanı Hollande'ın ekonomi danışmanları arasında yer alan ve Hollande'ın 2014'te sürpriz bir şekilde ekonomi bakanlığına atadığı Macron, iki yıl sonra istifa ederek aynı yıl “Yürüyüş” adı bir siyasi hareket başlattı.
Macron'un, “Ne sağcıyım, ne solcu” sloganıyla başlattığı liberal tonu yüksek bu kucaklayıcı ve birleştirici hareketi, Fransız basını tarafından “siyasi intihar” olarak değerlendirse de, iş dünyası ve farklı siyasi kesimlerce destek gördü…
Peki Macron nasıl kazandı? Siyasi gözlemcilere göre Macron, liberal bir politikacı.
Sağcı solcu demiyor, tüm Fransız halkını kucaklamayı hedefliyor,
Niyetini saklamıyor, yalan konuşmuyor, sözünü doğrudan söylemeyi tercih ediyor,
Maceraya atılmaktan çekinmiyor,
Genç, tecrübesiz ama cesur,
Euro Bölgesi'ndeki bütçe, çevre, sanayi ve göç krizi konularına çare bulmayı hedefleyecek kadar olaylara geniş bakabiliyor…
Macron, “Hayalci çömez” gibi küçümseyici tanımlamalara aldırmadı, cesaretle yoluna devam etti ve 6 ay gibi kısa bir sürede Fransızların gönlünü fethederek, 50 yıldır Fransa'yı yöneten sağ ve sol iki merkez partiyi devirmeyi başardı…
Şimdi gelelim zurnanın zırt dediği yere; 65 milyonluk Fransa'dan bir Macron çıkıyorsa, CHP 80 milyonluk bir Türkiye'den neden bir Macron çıkarmasın?…
Zor, çok zor!...
Neden mi?
3 genel, 2 yerel, 2 halk oylaması ve bir cumhurbaşkanlığı olmak üzere 7 yılda 8 seçim kaybeden, CHP'nin oyunu bir milim dahi artıramayan Kılıçdaroğlu, hala koltuğunu bırakmıyorsa,
Oda ve sendika başkanları 30-40 yıl boyunca koltuklarına yapışabiliyor ve bu bir gelenek haline geliyorsa, biz ancak genç Macron'lar değil, oda, sendika ve parti ağaları yaratırız!...
Genç bir nüfusa sahip olsak da, nüfusumuz 80 değil, 800 milyona ulaşsak da ne değişir ki?!..