CHP, bildiğiniz gibi “Eski tas, eski hamam…”
Düne kadar değişimin öncülerinden ve bayraktarlığını yapan İmamoğlu “Değişim” diye bir türkü tutturmuştu ama bugün “Ben değişimden falan vazgeçtim.” İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına devam etmek istiyorum diye çark ederek havlu attı.
CHP'de yaşanan bu gelgitlere alıştık, daha doğrusu alıştırdılar. Çünkü CHP siyasi partiden daha çok sanki düdüklü tencere gibi her seçim sonrası başlıyor kaynamağa…
Ancak CHP'deki kavga ve gürültüler “Kol kırılır yen içinde kalır” politbüro gizliliği içinde tezahür ettiğinden kapalı kapılar ardında parti içinde neler olup bittiği pek bilinmiyor, sadece dumanından ve kokusundan bazı ipuçları ile fikir sahibi olunabiliyordu.
Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonraki çıkan karmaşada İmamoğlu'nun öncülüğünü yaptığı “Değişim” hareketinde bu defa çok seslilik hâkimdi, ufak ufak manevralar ile kirli çamaşırlar ortaya serpilmeye başlamış ve her kafadan bir ses çıkar olmuştu. Çıkan aykırı seslerin arkasından da yankısı gecikmiyordu ama görünmez bir el yine olaya el koydu ve “Değişim” hareketi ani bir çark ile beklenmedik bir şekilde havlu attı.
Acaba İmamoğlu'nun ani “U” dönüşünde Kılıçdaroğlu'nun “Partinin ilkelerine bağlı geçmişi temiz biri çıksa hemen bırakırım.” meyanında yaptığı açıklama ile birlikte aba altından sopa göstermekten öte alenen söven gösterme olarak değerlendirilen bu çıkışının etkisi oldu mu? Diye sormadan edemiyor insan…
“Geçmişi temiz biri çıksa hemen bırakırım” sözünü siyasi olarak nereye çekerseniz oraya gidecek cinsten olduğu gibi ilçe ve il delege seçimleri ile start almış ve “Değişim” diye ortaya çıkmış bir siyasi oluşumun durduk yerde kazanacağı meçhul olan bir seçim nedeniyle CHP Genel Başkanlığı yarışından çekilmesinin her safhası Kılıçdaroğlu'nun bu sözü ile irtibatlandırılacaktır.
Kaldı ki seçim sonuçlarının açıklandığı akşam CHP içten içe kaynamaya başlamıştı. Herkes CHP içinde bir genel başkanlık yarışı olacağı beklentisi başlamıştı.
Bu süreçte gaz verip, su koy verenler, yangına körükle gidenler, düdüklü tencerenin altına harlı ateş verenler ile birlikte ilçe ve il kongreleri ile devam eden süreçte İmamoğlu'nun ani çark etmesi ile ibre tekrar Kılıçdaroğlu'na döndü.
CHP'nin başında iken her girdiği seçimi kaybetmiş, her seçim yenilgisinin ayazını yemiş, Suriye benzeri bir BAAS anlayışı ile Kılıçdaroğlu ve ekibinin seçim yenilgisinden sonra zaman geçirmeden CHP' deki fırtına ile birlikte yangın öncesinde çelik çömleği patlatmadan krizi yönetmek üzere gerekli tedbirleri almasının da bu ani dönüşüm de tabi ki etkisi yadsınamaz.
CHP “Başka düşmana gerek yok” diyerek Halk TV ile sözleşmesini fesih etti. Partinin bazı organlarında tasviyeye gitti. Kanun gereği mahalli seçimler öncesi kurultay yapılması gerektiği için ilçe ve il bazında delege avına çıktılar…
Kılıçdaroğlu ilçeler bazında devam eden Kurultay delegesi seçimlerinde kafa kafaya devam eden süreçte yine yaptığı siyasi manevra ile olayı lehine çevirdi.
Şimdilik öyle gözüküyor ki CHP de İmamoğlu'nun başlattığı değişim rüzgârı afan tufana dönüşmeden rafa kaldırıldı ve CHP'deki değişim de başka bir bahara kaldı.
Peki İmamoğlu neden böylesi bir karar aldı?
1- Kılıçdaroğlu'nun “Geçmişi temiz biri çıksa hemen bırakırım” sözünün bir adım arkasından dosyalar geleceği bilindiği için böylesi bir manevra yapıldı diyenler olduğu gibi
2- İmamoğlu İstanbul'daki delege seçimlerinde bir varlık gösteremediği için böylesi bir çıkış ile olayı yerel seçimler sonrasına taşıyıp zaman kazanmak istediği ile ilgili iddialar da var ki her ikisi de makul ve mantıklı duruyor…
Yoksa bütün siyasi makam ve mevkilere göz koymuş bir hırs ile saldırgan bir tutum sergileyen İmamoğlu bu çıkışı ile ne CHP Genel Başkanlığından nede Cumhurbaşkanlığı adaylığından vaz geçmiş olabileceğini zannetmiyorum…
Aslında İmamoğlu'nun bu çıkışı kendisi açısından çok büyük bir risk oluşturuyor.
Çünkü CHP bu şartlarda tekrar İmamoğlu'nu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterir mi?
Velev ki CHP, İmamoğlu'nu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterdi, İmamoğlu İstanbul'u kazanabilir mi?
İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterilip de seçimi kazandığı zaman (ki bana göre çok zor) siyasi iddiası devam eder ama kaybettiği zaman üç beş sene sonra siyaseten İmamoğlu diye bir ismi kimse hatırlamaz…
İmamoğlu'nun yarın yanlış anlaşıldım, ben öyle demek istememiştim deyip kaldığı yerden CHP Genel Başkanlık yarışına devam eder mi? Bunu yapmayacağına kimse garanti veremez… Bunun için öznesi İmamoğlu olan siyasi her olayda her zaman açık kapı bırakmak gerekir…
