Uzun zaman sonra çok güzel kar yağıyordu . Babam ve annemle beraber Bolu 'da ki dağ evimize gitmeye karar verdik . Yola çıktık , araba çok hızlı ilerliyordu. Babam arabayı o kadar hızlı ve kontrollü kullaniyordu ki asfalt altımızdan su gibi kayıp gidiyordu . Tekerden karların üzerine sıçrayan çamurlar zarif bir gelinin üzerinde bembeyaz gelinliğe sıçrayan lekeler gibiydi . Dağ evine geldiğimizde babam şömine için odun kırdı , annem evi düzenledi . Ertesi gün ormanda yürüyüşe çıktık . Orman çok sessizdi , rüzgar bir çocuğun yardım çığlıkları gibi esiyordu . Kar iyice hızlanmıştı . Biraz ileride hareket eden bir şey gördük ama çok sis olduğu için tam anlayamadık . Sese doğru gittiğimizde buzu anımsatan masmavi gözler vardı . O kadar kusursuz , asil duruyordu ki gerçek olmadığını bile düşünmüştüm bir an . Tüyleri karla ayırt edilemiyordu bile kardan daha beyazdı hatta . Gözleri buz mavisiydi baktıkça derinlere dalıp buz tutuyordum resmen . Babam biraz uzaklaşıp tedbirli olalım dedi . Kulaklarını dikmiş bizi dinliyordu sanki . Kurtlar Oğuz Kağan Destanında bir ışık içinden çıkıp üç yolda oğuz ordusuna yol göstermişti . O destandan sonra kurtların gerçekten zarar verici hayvanlar olmadığına inanmıştım . Kurt yaklaşıyordu ama hiç kıpırmadım . Gözlerimi gözlerinden ayırmadıkça sanki gözlerindeki buzlar eriyordu . Zaman durmuş gibiydi , bende ona doğru yürüdüm . Yanına geldiğimde eğilip tüylerini sevmek istedim . O kadar güzel ve temiz görünüyordu ki elim temiz olsa bile dokunduğumda bembeyaz tüyleri kirlenecek gibiydi . Dokunmaya kıyamadım . Yere yatıp beni izlemeye devam etti . Bende cesaretimi toplayıp tüylerini sevdim . Bence hoşuna da gitmişti . Hiç zarar vermedi . Eve geri dönerken bi kaç adım arkamda ilerliyordu . Sanki yıllardır benimle olan eğitilmiş bir hayvan gibiydi . Eve yaklaştığımızda annem yanımda kurdu görünce doğal olarak ürperdi . Zarar vermediğimi söyleyince biraz da olsa ikna oldu . Verandaya çıkıp karların arasına yattı . Uyumadan önce kurdu kontrol etmek istedim . Baktığımda orada değildi . Montumu alıp dışarı çıktım , rüzgar bir tokatmış gibi yüzüme çarptı . Etrafıma bakınınca bi adama doğru ilerlediğini gördüm . Adam uzaktaydı ve sis de çok olduğu için yüzü pek belli olmuyordu . Biraz ilerlediğimde adamın biriyle kavga ettiğini duydum . Adam suçunu örtmeye çalışıyormuş gibi yalanlarla yalanının üzerini kapatmaya çalışıyordu sanki . Aradan biraz zaman geçince fiziksel kavga etmeye başladılar . Kurdu fark etmemişlerdi bile . İkimizde izliyorduk sadece . Adam daha da ileriye gidip karşısındakini öldürücek derecede hırslı hırslı vurmaya başladı . Kurt yanlarına gitti adam görür görmez büyük şok yaşadı . Sonra da kaçmak için yer aradı resmen . Karların üzerine yayılan kanlar gittikçe çoğalıyordu . Kurt kanlar içinde yatan adama yardım etmek istercesine tutup evin önüne kadar getirdi . Babamı uyandırdım, ambulans çağırdık. Kurt , adamı bıraktıktan sonra ortadan kayboldu . O an kurtların çoğu insandan çok daha iyi ve yardımsever olduğunu anladım . Dışardan baktığımızda vahşi bir hayvan sanıp kaçıyoruz ama hayvanlardan çok daha vahşi insanlar var . İnsanların bize vermedikleri sevgiyi , ilgiyi , şefkati hayvanlar veriyor ve en önemlisi de verdiğimiz sevginin karşılığını menfaatsiz , koşulsuz alıyoruz. Bazen hayvanlar insanlardan çok daha iyi insan oluyolar . O buz mavisi gözlerindeki bakışlar hayatımda gördüğüm en anlamlı , en masum bakışlardı.