Nasıl yazılır nasıl söylenir bilmek mümkün değil.
Ateş her yeri sardığından, yaralarını her tarafa saldığından.. Yani Dünya yaralı, öfkeli ve nefret dolu topluluklar haline getirilmişken söylenecek en anlamlı söz bile bir değer ifade etmiyor.
Kimse dinlemek istemiyor. Duymak istemiyor.
Bugün en kötülerin bile meşru bir gerekçesi oluştu. Muhteşem bir kirli ve vicdansız akıl yada akıllar topluluğu dünyamızı yine ölüm ve öldürme üzerinden kendi çıkarlarına göre ve bizleri de kendilerine taraf ederek dizayn ediyorlar. Biz kendi küçük nefretimizde boğulurken onlar her yerde nefret adaları inşa ediyorlar.
Büyük ve zalimce eylemlerle…
Kimi akillere ise anlatamıyorsun bile durumu.. Hemen “komplo” deyip değersizleştiriyorlar çıplak gerçeği. Daha dün değil miydi Churchill'in anılarında söylediği "bir anda aklıma geldi Ürdün devletini kurmak"
Evet bir anda aklına gelmiş milyonlarca Filistinlinin topraklarını bir aileye peşkeş çekmek.. Yetmemiş ailenin diğer kardeşiyle de Irak devletini kurmak. Ama soracak olursan resmi tarihlerini ne şanlı mücadeleler sonucu kurulmuştur Ürdün ve Irak devletleri!..
Tıpkı şimdi yaşadığımız gibi.
Evet hikaye burada başlıyor. Yeni yüzyılın sermayesi bilim ve teknoloji sermayesi yani diğer adıyla bilgisayar sermayesi anlaşılır ekonomik+politik adıyla da yatay sermaye kendisine alan açma zorunluluğundan ötürü halkların daha demokratik ve yaşanabilir düzenlerde olması adına Ortadoğu ve Afrika'da Arap Baharı denilen bir ayaklanmalar zincirini başlatmak, teşvik etmek, desteklemek hamlesini yüksek bir özgüvenle başlattı. Ama görmediği, göremediği yada okuyamadığı kendisinden kat kat güçlü ömrü iç savaşlar, darbeler ve yıkımlar olan silah ile enerji sermayesinin buna nasıl tepki vereceği ve öz olarak da desteklediği halkların bunu yapabilecek demokratik geleneğinin olup olmadığının hesap edilmediğiydi. Netekim de bilgisayar sermayesinin tecrübesizliği, uluslararası ve bölgesel ilişkilerde yetersizliği neocon olarak adlandırılan silah sermayesinin yüzyıllık ilişki ağı yaratmış olduğu köklü müttefiksel ilişkiler yalan ve kumpaslarda eşsiz yeteneği daha da ileri gidecek olursak kendi karşıtı örgütlerde bile ölümcül hakimiyeti sürecin kanlı ve herkesi içine atacak bir evreye sokulmasına zemin hazırladı.
Yeni sermaye Tunus'ta başlayan Yemen ve Mısır'da devam eden ve Suriye'de sonuçlanırsa tüm Ortadoğu ve Afrika'yı saracak yatay hak ve özgürlükler mücadelesinin esas sahiplerinin yüzyıldır sistemler tarafından kanla, idamla ve askeri darbelerle bastırıldığını, bundan ötürü de demokratik bir geleneğe sahip olmadığını hesaplayamadı. Ama bunu hesaplayan vardı. Beoconlar bu başkaldırılar zincirinin tümüyle kendi egemenliklerine son vereceğini hesaplamışlardı. Bundan ötürü en zayıf tarafından vurmaya başladılar. Mezhepsel öfkeyi bir zulme ve bu zulme karsı direnenlerin sivil direniş geleneğinin olmamasını kendi lehlerine dönüştürmesini büyük kıyımlarla sağlamaya giriştiler. Bu coğrafya İslam ağırlıklı, yoksulu yüz milyonlar olan ve tarihsel bölünmüşlüğü mezhepler üzerinden şekillendiğinden neoconlar için muhteşem operasyonlar çekmek için bulunmaz bir hazineydi. Ve harekete geçtiler ilk evvel başını Obama'nın çektiği yeni dünya savunucularını hem içerde hem de dısarda saldırı altına aldılar. Kafa kesme görüntü ve eylemleri Boston bombalanması ve Libya Büyükelçisinin linç edilerek öldürülmesi en önemli hamleleri oldu. Suriye'de vahşi öldürme yöntemleri İran'ın ve Rusya'nın kendilerini tehlikede görmesi körfez krallıkların Arap baharının esas hedefinin kendileri olması kaygısı yani tüm düşmanların Arap baharına karşı aynı cephede birleşmesi muhteşem bir operasyon değilse nedir? Ve bahar ağır, kanlı bir o kadarda ahlaksız karşı devrime dönüşüyordu artık. Mısır düşüyor. Türkiye ölümcül saldırılar altında kolu kanadı kırılıyor. IŞİD denilen yaratıklar ordusuyla da tüm coğrafya bir birine ölümüne düşman kılınıyor ve en ölümcül hamle de Kürt kartı üzerinden hem Kürtlerin kendisine hem de Türklere vuruluyor. Ama ne yazık ki ne Türkiye ne de Kürtler kendilerine çekilen 2013 yılında başlayan bu operasyonlar zincirini okuyamadılar. Esad 2013 itibariyle kurtuldu. IŞİD 2013'de Suriye'de kuruluşunu ilan etti. Hizbullah 2013'de Suriye'ye girdi. Türkiye 2013'de çözüm sürecini başlattı. Türkiye 2013'de güney Kürdistan'la tarihsel ittifakını başlattı. Ve Türkiye tüm saldırılara 2013'yılında uğramaya başladı. Sizce tüm bunlar tesadüf mü? En inanılmazı da hiç bir zaman yanyana gelemeyecek olanlar ölümüne birbirine düşman olanlar hemen hepsi 2013 itibariyle yan yana el ele omuz omuza olmaya başladılar. Hem Türkiye de hem de tüm dünyada..
Bu da mı tesadüf?