Türkiye için tarihi dönüm noktası olacak olan Haziran-2023 büyük seçimin tarihi yaklaşıyor…
Siyasi partiler tabanlarındaki seçmeni gayretlendirme çalışmalarına rağmen, halk pek oralı olmuyor ve umursamaz tavrını devam ettiriyor… “Ben kime oy vereceğime kimse karışmasın. Kimsenin yalanına, dolanına aklına ihtiyacım yok” rahatlığı ile omuz silkiyor ve “şimdi benim elime düştünüz mü?” nün keyfini yaşıyor.
Halk henüz seçim moduna girmediği için mi yoksa çirkinleşen ve saygısızlaşan siyaset ile arasına mesafe koyduğu için mi bilemiyorum ama 2023' de yapılacak olan seçim ile ilgili halk tercihini hiç açık etmiyor ve pek renk vermiyor.
Yediği içtiği, söylediği ve aldıkları nefes siyaset olan fanatik seçmenlerden bahsetmiyorum tabi ki. Onlara göre partilerinin içinde olduğu ittifak kesin seçimi kazanıyor…Şimdiden iktidara geldiklerinde kimden nasıl ve neyin hesabını soracaklarını kendi aralarında dillendiriyorlar. Seçmen kitlesinin çok az kesimini oluşturan bu fanatikleri kendi halleri ve hayalleri ile baş başa bırakmak en güzeli…
İşinin, aşının peşinde olan sessiz halk çoğunluğu siyasete mesafeli duruyor ve gelişmeleri izliyor ama aslında bu durum birazda fırtına öncesi sessizliğe benziyor.
Halk; bu seçimde biri veya birilerine okkalı bir tokat atıp iyi bir ders verecekmiş gibime geliyor ama hayırlısı. Sonucu görmek için bekleyip göreceğiz… Şunun şurasında Haziran-2023 ne kaldı ki?
6+1 masası henüz adayını belirleyemediği gibi aralarında herhangi bir uzlaşı da sağlayamadıkları için toplantılarını ileri bir tarihe ertelenmeye başlandılar. Ki Millet İttifakı için bu durum hiçte hayra yorulacak bir durum değil.
Görünürde 6+1 masasında her ne kadar (İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu'nun anlaştığı söylense de) içten içe Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu ve Yavaş arasındaki gizliden gizliye bel altı vuruşları ile rekabet kıyasıya devam ediyor.
Kılıçdaroğlu, Balıkesir mitingi ile moral toplasa da her gün hata üstüne hata yapıp, zücaciyeci dükkânındaki fil misali her ağzını açtığında çam devirse de zikzakları ile tatil aşkı başına bela olsa da şu anda 6+1 masasının en kuvvetli adayı İmamoğlu.
Millet İttifakının CHP'sinden İstanbul BB adayı olarak seçime giren ve kazanan İmamoğlu'na son yaşananlardan sonra partisinden dışlanması nedeniyle sahip çıkmamasına rağmen İYİ Partinin canhıraş bir şekilde, HDP'nindi dolaylıda olsa partisinden daha çok sahip çıkması ve savunması ise dikkatlerden kaçmıyor.
Belki de bu durum birçok kişiye göre çok küçük bir ayrıntı gibi gelebilir ama Çin Atasözündeki “Küçük şeyler aslında büyük şeylerdir.” Mantığı ile düşünüldüğünde çok küçük bir ayrıntı gibi duran bu durum haklı olarak çeşitli yorum, soru ve iddiaları da beraberinde gündeme getiriyor.
6+1 masasında İYİ Parti ve kendisi masa da fiilen olmasa da bütün argümanları ve ruhu ile masa da olan HDP tarafından İmamoğlu'nun desteklendiği, CHP'nin de Kılıçdaroğlu ismi üzerinde ısrarcı olduğu bu nedenle de masasının zemininde çatlamalar olduğu iddiaları ayyuka çıkmış durumda ve mızrak çuvala sığmadığı için de artık bu durum saklanıp gizlenemiyor.
Son olarak yapılması planlanan ve Kılıçdaroğlu'nun adaylığının açıklamasını beklediği 6+1 Masa toplantısının ileri bir tarihe ertelenmiş olması ve Candaş medyadaki bazı köşe yazarlarının Millet İttifakının seçime girmemesi ve seçimlerin boykot edilmesi görüşünü dillendirmeye başlaması bu tezleri güçlendirmektedir.
Aslında 6+1 Masasında son sözü Masanın Ağasının veya Büyük Birader'in söyleyeceğini sağır sultan bile duydu ve bu hal mahallenin çocuklarının ağzında sakız oldu. Hal böyle olmasına rağmen Kılıçdaroğlu, başarısızlıktan başarı senaryosu çıkarabilmek için her gördüğü su birikintisine ya tutarsa ümidi ile yoğurt mayalıyor.
6+1 masasından Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve Yavaş'ın haricinde son dakika sürpriz bir aday çıkabilir mi? Şimdilik İmamoğlu faktörü nedeni ile böyle bir ihtimali zayıf görüyorum ama siyaset bu hiçte belli olmaz…
Çünkü “Masanın Ağası” Türkiye'de demokratik bir seçim ile Erdoğan'ı deviremeyeceklerini bildiği için demokratik olarak yapılacak bir seçim ve sonuçları işlerine gelmiyor.
Geçen Cumhurbaşkanlığı seçiminde planlanan “Büyük Kaos” benzeri bir kalkışmayı İnce'nin “Adam kazandı” diye seçim sonuçlarını kabullenmesi ve halkı sokağa çağırmaması nedeniyle yarım kalan kalkışma planını tamamlamak gibi bir düşüncenin hala var olduğunu düşünenlerdenim.
6+1 masasının ana teması ve kuruluş nedeni bu olmasına rağmen masada oturanların hepsinin gönlünde bir aslan yatıyor ve her birinin beklentisi değişik değişik. Birleştikleri tek ortak nokta “Erdoğan'ın gitmesi…”
Bu nedenle “Salıeri Komplesi” masada hâkim. Masanın mukimlerinin seçim kazanma veya ülkeyi yönetme gibi bir öncelikleri yok. Bütün planlarını ve çalışmalarını “Erdoğan'ın gitmesi” üzerine kurgulamışlar.
“Erdoğan gidecek… “Sonrası …? Sonrası yok…
Daha fazla özgürlük (müş), demokrasi (miş), insan hakları (mış) gibi somut olmayan altı boş söylemler.
Doğal olarak seçmende tam burada bunu soruyor…
Erdoğan giderse ne olur?
Millet İttifakı üyesi partiler hemen atlıyor. “Her şey güzel olacak… Herkese iki anahtar…”
İstanbul ve diğer yerlerde de seçim sloganı olarak “Her şey güzel olacak…” dediniz… Ulaşım ücretsiz, su ucuz dediniz ama hiçbir şey güzel olmadı… Olanlar ortada…
İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri ve diğer belediyeler dökülüyor… Üç yıllık icraatta laf kalabalığından ve kuru gürültüden başka elle tutulur gözle görülür bir şey yok… Bunun yanında tutuklanan, görevden alınan, partiden ihraç edilen belediye başkanları halkın gözünden kaçmıyor…
Hal böyle olmasına rağmen halk nazarında kredisi tükenmiş siyasetin şımarık oğlanı, tatil düşkünü İmamoğlu'nun seçimi kazanamayacak olması gün gibi ortada iken masanın ağası ve HDP ile İYİ Parti niçin İmamoğlu'nu destekliyor? Sorusunu akla getiriyor.
Acaba diyorum “Büyük Kaos” için seçimi kazanacak adaydan ziyade seçimi kaybetse de kazandığını iddia edecek ve Muharrem İnce vakasındaki gibi “Adam kazandı” demeyecek aday mı arıyorlar…