Cenabı Hak azze ve celle yüce kitabında bizlere şöyle seslenir; “Kim Allah'a ve Peygamber'e itaat ederse, işte onlar Allah'ın kendilerine nimetler verdiği Peygamberler, Sıddikler, Şehitler ve Salihlerle beraberdirler. Bunlar ne güzel arkadaştır! Bu, Allah'ın bahşettiği çok büyük bir lütuftur. Ona kimlerin lâyık olduğunu ve bunların derecesini Allah'ın bilmesi yeter!”(Nisa 4/69-70) buyurmaktadır. Allahu teala biz Müslümanları bu ayet-i kerime mucibince hareket etmeyi ve Peygamberler, Sıddikler, Şehitler ve Salihlerle beraber olmayı nasip eylesin. Bizi onlarla birlikte haşreylesin ve mahşer sabahında buluştursun. Bizi onların yolundan bir lahza ayırmasın. Onlar ne güzel arkadaştırlar.
Allah'ın lütfundan faydalanmayı cümlemize müyesser kılsın. İşte Alp Erenler bu gaye ve ülkü uğrunda mücadele eden bu toprakların saf ve yiğit çocuklarıdır. Zalimlere karşı Alp, mazlumlara ise Eren olmayı kendine şiar edinmiş kutlu bir davanın mücahit ve müdafileridir. Alp olmak tek başına yeterli olmaz ancak Eren olmak ile mana aleminde mütekamil olunur. Alperenler bu coğrafyanın manevi bekçileridir. Turan illerinden, Orta Asya bozkırlarından coşan bir ırmak olup batıya doğru akıp gelen bir kutlu yolun yolcularıdır. İslam ile şereflenen bu aziz yolda şehadete şerbet diyen ve kutlu sancağı burçların tepesine dikmek için yarışan derviş mücahitlerdir. Yesevi dergâhının bu topraklara saçtığı mübarek tohumlardır. Onlar Yunus gibi düşünür Yavuz gibi at sürerler.
Günümüzde de bu inanç ve dava şuuruyla doğup büyüdüğü Anadolu'yu canından çok seven ve inandığı değerleri, davasını milletine anlatmaya çalışan bir liderdi, günümüzde yaşamış bir Alperendi, bir Ülkücü idi Şehid Muhsin YAZICIOĞLU. Onun bir ülküsü vardı. İlay-ı Kelimetullah için Nizam-ı Alem ülküsü idi. Ona en büyük ülkücünün kim olduğu sorulduğunda “en büyük ülkücü Hz. Muhammed s.a.v.'dir demişti. Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşını gediğine koymak için mücadele ettiği hayatının son noktasında, soğuk ve çetin bir yolculukta kaza süsü verilmiş, acaip ve şüpheli bir olayla kaybettik onu. Onu ve yol arkadaşlarını rahmetle, hasretle, özlemle ve minnetle anıyoruz. Türk Milleti böyle yiğitler böyle Alpler ilk defa görmedi. Alparslanlar, Melikşahlar, Osmanlar, Fatihler, Yavuzlar, Abdülhamidler ve daha nice Gazi Alperenler geldi geçti şanlı tarihimizden. Nice savaşlarda, nice zorluklarda, nice mücahedelerde, nice şehitler verdik. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu Başkanın ifade ettiği gibi ‘Kan seven bir Millet değiliz lakin söz konusu vatan olursa Dünya'nın şah damarını keseriz'!. Evet birliğimiz ve beraberliğimiz, İmanımız ve itikadımız sağlam oldukça bizi asla yok edemezler. Hiçbir emperyalist güç bize boyun eğdiremez bizi yıkamaz.
Peki kimdir bu Alperenler? Onlar için Vatan, din, namus, bayrak, ezan, hep kırmızı çizgileri olmuştur. Alperenler dün de vardı, bugün de var, yarınlarda da olacaklar. Bunun içindir ki Türklerin İslam'la şereflendiği o ilk günden beri büyük şer güçler daima bize düşman oldu. Halen sürmekte olan Haçlı Seferleriyle kuduz köpek gibi saldırdılar bu topraklara, mabetlerimize, madenlerimize… Siyonist emellerini gerçekleştirebilmek için ellerinden geleni yapıyorlar, yapacaklar. Bizler de her daim teyakkuzda olup uyanık olup ulu ecdadımıza yakışır bir nesil olmalıyız. Alperenler Kuran'ın ve Peygamberin askerleridir. O yüzden bizler Kuran-ı Kerimin bizlere vermek istediği mesajları anlamaya, idrak etmeye, tefekkür etmeye çalışmalıyız. Kuran ve sünneti hayatımıza tatbik etmeliyiz. Peygamberimizi, sahabeyi, tabiini, alimlerimizi ve manevi önderlerimizi kendimize rehber edinmeli ve hayatlarını, ahlaklarını kendimize örnek almalıyız. Alperen gibi yaşamalı, Alperence düşünmeli ve tatbik etmeliyiz.
Bir kez daha tüm Alperenleri saygıyla, Aziz Şehitlerimizi rahmetle, Ulu Gazilerimizi minnetle yad ediyoruz. Allahu teala milletimizi, ülkemizi, birlik ve beraberliğimizi ilelebed korusun hastalıkları, musibetleri, şerleri üzerimizden def eylesin. Bizlere Türk ve İslam medeniyetini yeşertmeye ve yaşatmaya muktedir eylesin.