Kendi çizgisinden haberdar olmaya fırsat bulamamış ama başkasının çizgisini takip etmeyi kendisine yol veya siyaset bilenlerin aklına yanmak gerek.
Bir türlü kendi kimliğini bilmeye çalışmayan ama bulmak için senelerini harcamayı mücadele zannedenlerin de aklına yanmak gerek.
Günlük siyasi söylemlerle geleceğe dair stratejisi bulunmayan ama birilerinin günlük taktikleriyle debelenmeyi mücadele zannedenler oturup ne yaptıklarına yeniden bakmalıdırlar.
Kendince şöhretine, makamına veya parasına zarar gelmesin diye her tarafta oynamayı, gözükmeyi, fotoğraf vermeyi veya görünmeyi iş yapmak zannedenlerin kimse kalplerini okuyacak değil ama görünen o ki bu arkadaşlar asıl yapmaları gerekenler; kendilerine zor ve emek isteyen bir iş olarak görününce, sadece görüntülerle işi çözmeye çalışıyorlar.
Fanatizm ne kadar kötüyse cemaat veya siyasi görüşleriyle ilgili fanatik olanların kınanması ne kadar mümkünse; bir türlü karar verip de iş yapmak istemeyen ama kalifiye olmadıklarını da itiraf edemeyenlerin düştükleri pozisyonda, yeniden gözden geçirilmesi gereken bir durumdur.
Anladık imanınıza şüpheniz yok. Peki, şüpheniz olmayan yolda neden nifaka düşmüş adamlar gibi kendinizce hesap peşindesiniz.
Siz hesap etmeyi biliyorsunuz da; sizi değerlendirmeye hak sahibi olan yaratan ve onun akıl sahibi olarak yarattıkları hesap yapmaktan uzaklar mı?
Hiç kimse aptal değil.
Sadece kendi kısa vadeli hesapları için herkesi ve imkânı kullanmayı kendisine iş bilenler, herkesin gözü önünde aşikâre aptallıklarını beyan ettiklerini artık görmelidirler.
İstikrarsız çizgileri ve davranışlarıyla nifaka düşmüş insanların tavrına sahip olanlar acaba iman ettikleri dinden, yoldan, tavırdan şüphesi olanların nasıl isimlendirildiklerini bilmiyorlar mı?
Yolundan şüphesi olanlarda iki göz ve kulağa sahip diğer varlıklardan farklarının olmadığını hala daha algılamadılar mı?
Yolundan ve davasından şüphesi olanlar; uzaydan gelecek farklı fiziki yapıları olan varlıklar olmayacaksa, bu kadar tedirginlik ve hesap yapma nedendir.
Sanırım gözden geçirilmesi gereken insanımızın kendisini bilmeden, bulduklarıyla ilgilidir. Kendini bilmeden bulanların bulduklarından şikâyetçi olmaları, onu hak etmeyişlerindendir.
Buldukları; mirasyedilerin genel tavrına uygun olarak ister para, ister iktidar ister se güzel çevreler olsun fark etmez.
Kendini bilenler, kendilerini bulmak için ömürlerini verirken; her şeyi hazır bulanlar( burada sadece gençlere değildir sözüm)kendi keyiflerini riske sokmamak için davalarını da ucuza satabilecek işler yapmaya kalkabilirler.
Peki, ne yapalım?
“Yanımıza kimseyi almadan olmuyor. Birilerini alıyoruz onlarda emek vermedikleri için ne zaman ve nerede davalarını satacakları belli olmuyor” diyorsak yapılması gereken iş; acele etmeden uzun vadeli bir yatırım olan insanı yetiştirmeye, insanı bilmeye, bulmaya ve ehliyetiyle, liyakatiyle, örnekliğiyle önce kendini bulmuş insanın yetiştirilmesine emek vermekten başka bir şey olmayacaktır.
Her devrin adamı olmayı beceren idareci, eğitimci, iş adamı, siyasetçi, bilim adamı, akademisyen, âlim kısacası her türden varlığın; bir gün davalarını ve yollarını satmaktan geri durmayacaklarını da bilmek gerekir.
Dünün çizgisini satanların bu günde şüpheli ve hesapçı yaklaşımlarla her şeyden vazgeçerek yeni hedeflere doğru yollara düşeceklerini, satmaktan uzak durmayacaklarını akıldan çıkarmamak gerekir.
Hiçbir toplumsal değişim sadece iktidar sahiplerinin çabalarıyla yapılacak bir vakıa değildir. Gemi battığında hesabı kaptana çıkarmaya çalışanlar, gemi sahili selamete ulaştığı zaman, kendilerinin ne kadar becerikli birer insan olduklarını anlatmaktan geri durmayacaklardır.
Sahile ulaşınca kendilerine yeni karizmalar, faziletler ve makamlar edinen varlıklar batmaya imkân sağlayacak delikler açıldığında, yine kaptanın işi halletmesini bekliyorlarsa; geminin güvenle bir yere ulaşması imkânsızdır.
20/06/2019