Düğün değil bayram değil, ayrıca kısa vadede ufukta seçim ihtimali de yok. Buna rağmen, Türkiye siyasetinin tasarım uzmanları CHP içinde bazılarının yıldızlarını parlatma gayretine giriştiler.
Diğer taraftan da, Cumhur İttifakının oylarının bölünmesi için bu cenahta yeni bir parti kurulması için yılmadan yorulmadan çalışmaya devam ediyorlar.
Türkiye siyasetinin tasarlanabilmesi için, basının güçlü kuvvetli, kelli felli kalemleri bu işin her zaman öncü kuvvetleri olarak zaman geçirmeden organize bir şekilde alt yapı çalışmalarına ara vermeden üzerine düşen görevi ifa ediyorlar. Eski Türkiye'de bu işler gazete manşetleri ile yapılıyordu. Gazete patronları gecelik kıyafetleri ile hükümet kuruyorlardı. Şimdi ise bu işler yazarlar bazında yürütüldüğü için konuyu dikkatlice takip etmek gerekiyor.
İstanbul seçimleri siyasette ve partiler de birçok dengeleri değiştirdi. Evdeki hesap çarşıya uymadığı için, hesaplar karıştı. Bunun için de çarşı pazar tekrar derlenip toparlanıyor.
Cumhur Cenahındaki bütün hesaplar yeni kurdurulacak parti üzerine yoğunlaşmış durumda. Çünkü kurdurulacak bir parti ile Cumhur İttifakından 3-5 puan koparılması amaçlanıyor. Bu gayret, Gül, Davutoğlu ve Babacan ekseninde yeni bir parti kurdurulup, Ak Partiden kayacak Milletvekilleri ile meclis aritmetiği hem de gelecek seçimde Cumhur İttifakında gedik açarak Başkanlık seçimini ikinci tura sarkıtmak suretiyle Millet İttifakının önünün açılmasının hesapları yapılıyor.
Bunun içinde bu heyecan içinde, ipin göğüslenebilmesi ihtimali dahilinde esas dip dalga Millet cenahında ki partilerde sessiz sedasız, tartışmaların üzeri gizlenerek derinden yaşanıyor. CHP'nin önümüzde seçimli olağan kurultayı var. Kılıçdaroğlu bu kurultaya, muhteşem ikinciliğin muzaffer komutan edası ile giriyor. Bu nedenle karşısına rakip çıkması ve genel başkanlığı kaybetmesi ihtimal dahilinde görülmüyor. Bunun için parti içi dengeler üzerinden yeni yönetim kadrosu şekillendirilmesi için çalışmalar sürdürülüyor. Ayrıca, partinin İstanbul'un baronu ve yönetim kadrosunda değişikliğe gidileceği, yaldızlama işi itina ile sürdürülüyor.
İstanbul'un baronu derken, parti içinde Kılıçdaroğlu'dan sonra söz sahibi olacak genel başkan yardımcısı bazındaki yöneticisinden yani ikinci Gürsel Tekin olayı da diyebilirsiniz. Uzun vadede ise konumu göstereceği performansa bağlı olarak şekillenecek kişiden bahsediyorum.
Çünkü son zamanlara bu da nereden çıktı dedirtecek kadar dikkat çekici bir şekilde “Kaftancıoğlu” soy ismi kayınpeder üzerinden müthiş bir parlatma kampanyası yürütülüyor. Kayınpeder Kaftancıoğlu'nun Köy Enstitüsü mezunu, mücadeleci bir devrimci , “Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasınlar” ve “ Evreşe Yolları Dar” türkülerinin derleyicisi, Ahmet Türk ve Mardin argümanları ile eğitimci yazar olduğu, CHP'nin belli bir kesiminde büyük önem taşıyan referans argümanları köpürtülerek piyasa ya sürülüyor. Bu çalışmalar müsait bir zaman sonra İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nu Milli Kahraman ilan etmek için kullanılacağına şüpheniz olmasın.
Buna neden ihtiyaç duyulduğunu anlamak için ise parti tabanında İmamoğlu'nun mal varlığı ve siyasi geçmişi ile ilgili sosyal demokrat tabanda kulaktan kulağa fısıldayarak dile getirilen eleştirilerin önüne geçilmesi hamlesidir. Bunun için de devrimci bir kişilik olarak Canan Kaftancıoğlu'nu öne sürülerek bertaraf edilmeye çalışılması gayretidir.
Son olarak HDP'nin İP'yi hedef alan” O koltuklar da, bizim oylarımız ile oturuyorsunuz. Haddinizi biliniz.” Mahiyetindeki çıkışı sonucu tabanda meydana gelen tepki dalgasından sonra kopmaların önüne geçilebilmesi ve bünyenin zarar görmemesi için ince hesaplar ile ne gibi tedbirlerin alınacağını göreceğiz. Ama bu olay İP tabanında büyük bir infial uyandırdığı da ve milliyetçi hassasiyeti olanlar da büyük bir üzüntü yarattığı göz ardı edilmemelidir.
Cumhur cenahından, cüzi oranda seçmen koparabilmesi için Gül, Davutoğlu ve Babacan'a yeni bir parti kurdurulması için yapılan gayretlerin boşa çıkacağını tahmin ediyorum.
Cumhur İttifakından oy devşirmek için, böl, parçala, taktiğinin gayreti olan ve sonu hüsran ile biteceği belli olan yeni bir parti kuruluşuna figüran olarak kullanıldıklarını bildikleri halde böyle bir oluşumun içine girebilecekleri kadar basiretlerinin bağlanmış olabileceğine hiç ihtimal vermiyorum diye düşünürken, Ali Babacan'ın Ak Partiden istifa haberi geldi.
Görelim Mevla'm neyler, neylerse güzel eyler…