"Afrika'da her sabah bir ceylan uyanır...
En hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa öleceğini bilir.
Afrika'da her sabah bir aslan uyanır,
En yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa aç kalacağını bilir.
Aslan ya da ceylan olmanızın bir önemi yoktur.
Yeter ki güneş doğduğunda koşmak zorunda olduğunuzu bilin.... "
Bu anekdotu , bu veciz ifadeyi seviyorum şahsen...
Bir de Necip Fâzıl ' dan :
"Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın;
Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın!.."

Ama gerçek hayat nasıl?
Gerçek olmak için fazla komik , biliyorum ama...
Dünya Ateizm DERNEĞİ olağan kongresine dâvet edilen mâlum bir şahsın :
Sevgili kardeşlerim, kardeşlerim diyorum sizlere böyle hitap ediyorum , şöyle ki; mü'min mü'minin kardeşidir , o bakımdan yani diyip akabinde :
Şimdi konuşmama Mevlid - i Şerif ya da herkesin bildiği şekliyle Vesiletü' n Necat' ta Süleyman Çelebi 'nin de dediği gibi :
Allah adın zikredelim evvela...
Vâcip oldur cümle işde
her kula...
Demek istiyorum ve hepinizi bu konuda düşünmeye dâvet ediyorum.... "
Demesi gibi...
Gerçek hayat böyle...
Böyle olunca yani...
Hani nerde benim ifade ve hızım ?
Hani nerde benim hızlı koşma gerekçem ?
Diyorum içimden haliyle...
Hakan Bayrakçı ya da Hulki Cevizoğlu 'nun aktif siyaset içinde olmaması...
İyi , nitelikli, donanımlı, dünyada siyasi ve ekonomik konjoktürü bilen, mantıklı; donanımlı demiş miydim ? Böyle insanlarla dolu olsaydı ortalık siyasi arenada...
Nolurdu yani diye düşünmeden edemiyor insan...
Rekabettir diri tutan insanı, iktidarı, muhalefeti...
Valla romanlar tiyatro oyunları , iyi sinema filmleri bile kuvvetli birer temel çatışmadan beslenir...
Geçen gün Tarık Akan ' la Cüneyt Arkın bir filmde oynamışlar, izledim de, ne güzel,ne komplekssiz arı duru insanlarmış rahmetliler diye geçti içimden, yani demem o ki ; rakip , rakip olduğuna değecek, denk olacak , farklı sıkletlerden olmayacak bence...
Bence....
Bence çünkü...
Benim bu yazdığım deneme...
Nüket Belsan Taşören