Ortadoğu'nun her karış toprağını kan gölüne çeviren, Ümmetin başındaki püsküllü belalarından, Avrupalıların kullandığı şekli ile IŞİD (Irak Şam İslam Devleti), bizim kullandığımız şekli ile de DEAŞ (Devlet'ül Irak ve's Şam) taşeron çakma İslami terör örgütünün kurucusu ve sözde lideri Ebubekir Bağdadi, haber kanallarına düşen habere göre öldü. Toprağı bol, ateşi yakıcı, mezarında ters dönsün.
IŞİD veya DEAŞ gibi örgütlerin İslam ile uzaktan yakından hiçbir alakası olmadığını, uluslararası silah tüccarları tarafından finanse edilen, emperyalistlerin çıkarlarına hizmet eden sözde İslami özde ise ABD'nin çıkarlarına hizmet eden örgütler olduklarını hepimiz biliyoruz. Bunun için bu örgüt ve mensupları ile ilgili servis edilen her türlü haberlere dikkatli yaklaşmak gerekiyor.
Bir zamanlar, İkiz Kuleleri havaya uçurduğu iddia edilen El Kaide lideri olduğu söylenilen Usame bin Ladin vardı. O'da bugünkü senaryoya tıpatıp benzeyen bir şekilde öldürülmüştü. Öldürüldükten sonra da El Kaide gibi bir örgütün ve mensuplarının adı sanı duyulmaz oldu. Sonrasında DEAŞ terör örgütü sahneye sürüldü. Öyle anlaşılıyor ki DEAŞ'ın da sonu geldi, sözde lideri öldürüldü.
Her ikisi de öldürülmüşler ise canları cehenneme… Ancak bu tip örgüt ve liderlerinin, İslam ülkelerinden kaçırılan çocukların, kimisi organ mafyası, kimisi de ölüm makinası olmak üzere devşirilerek yetiştirildikleri gerçeği herkes tarafından bilinmektedir.
Bu nedenle de film senaryolarındaki diziden çıkması gereken oyuncuların öldürülüp oyun dışında bırakılması gibi, terör örgütlerinde işi biten veya deşifre olan lider kadrosundakiler de ayni öldürülme senaryoları ile başka bir İslam ülkesinin işgalinde, başka bir isim ile vizyona sürülmek üzere gündemden kaldırılıyorlar.
Emperyalist ülkeler tarafından işgal edilmesi planlanan ülke başta silah tüccarlarına pazar olarak açılıyor. Gösteriler, suikastlar sonrasında, çakma taşeron sözde İslami bir örgüt ile ortalık karıştırılır sonrasında da ABD ve diğer devletlerin eş güdümü ile bu ülkeye demokrasi getirmek üzere işgal edilir. Kan gövdeyi götürüyor. Neye uğradığını, kiminle, kim ile mücadele edeceğine şaşıran halk göçmen olarak yollara düşer. Sonrasın da Irak ve Suriye'de olduğu gibi, istenmeyen insanlar olan bu iç savaş kaçkını göçmenlere kimisi çelme takar, kimisi cinsel tacizde bulunur, kimisi de defolun gidin diye kovalar. Bazıları da fırsat bu fırsat deyip içlerinde biriktirdikleri İslam düşmanlığını ağzından çıkan alev gibi lavlar ile kin ve düşmanlıklarını kusarlar.
Bu topraklar İngilizlerin bölücü casusu Lawrence gördü. Müslüm Gündüz- Fadime gibi iğrenç senaryolar ile halkın seçtiği hükümetlerin nasıl alaşağı edildiğini gördü. Elif'i görse mertek zannedecek Şeyhler gördü. Artık bu kadar basit senaryolara inanmıyor.
Çünkü Türk Milleti tarih boyunca bu tip çakma düzmece senaryoların yüzlercesini gördü, bizzat yaşayıp, acı tecrübeler edindi. Kralın çıplak olduğunu da biliyor. Bunun içinde düzmece ve zorlama senaryolar halk nezdinde pek itibar görmüyor.
Bağdadi öldürülmüş. Biliyoruz ki bir Bağdadi öldürülür, oyundan çıkarılır, onun yerine başka bir isimde çakma, özel devşirilerek yetiştirilmiş, başka bir isim ile başka bir terörist sahneye sürülür.
Sadece İslami fobi oluşturulmak amacı ile devşirilerek özel yetiştirilmiş, Bağdadileri değil, Kohen'leri, Agop'ları da çok iyi biliyor. Senaryolarınızı da, komedi filmi olarak izliyor…