Evet; “Az gittik uz gittik, dere tepe düz gittik; altı ay güz gittik, döndük bir de baktık ki bir arpa boyu yol almışız.” Sonrada “Gide gide yoruldum” dedik.
Fakat yetmedi bu defa;
“Gide gide bir söğüde dayandım. O söğüdün allarına boyandım.” diye türkü söyledik…
Sonrada dönüp: “Akılsız başın cezasını ayaklar çeker.” Diye hayıflandık…
Önemsendiği için yüzyılın seçimi diye isimlendirdiğimiz, 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerine sunun şurasında çok az bir süre kaldı… Gümrük kapılarında oy kullanılmaya başlandı.
Mitingler, anketler, TV yayınları ile bütün siyasi partiler pür melal bir telaş ile halkın oylarının peşine düştü.
Bir oy uğruna ne şaklabanlıklar ne alavereler ne dalavereler yapılıyor. Akla hayale gelmeyen vaatler havalarda uçuşuyor…
Oysaki seçimin bitiş düdüğünün çalmasına günler kaldı, bitiş düdüğü çaldığında, sandıklar açılacak ve anketler susacak ve halk konuşacak.
Bu nedenle de artık herkes son kozlarını oynuyor…Kimse yoğurdum ekşi demiyor. Hepsi yoğurdunun ana sütü gibi doğal ve organik olduğu iddiasında… Ancak bu milletin ağzı sütten çok yandığı için yoğurdu üfleyerek yiyor.
Düne kadar AK Partinin mitinglerinde makarna, börek dağıtıldığını iddia edenler, İYİ Parti mitinginden sonra motokuryelere para dağılması ile ilgili görüntülerin ifşa olması ile pişti oldular…
Trol diye ortalığı yıkan, Özgür Özel'in alayı vala, ölüm tehdidi falan aldığını söyleyerek AK Partinin trolleri olduğunu açıklamıştı. Şimdide CHP'nin kırk bin kişilik trol ordusu olduğu ortaya çıktı… Şimdi tık yok.
Aslında CHP'nin de besleme trolleri olduğu biliniyordu ama şimdi deşifre olmuş oldular.
Aslı astarı olmayan, saçmalık derecesindeki paylaşımlar birçok insanı güldürüyor. “AK Partiye oy verip benim Kurban Bayramı'nda alacağım on beş bin lirama engel olma.” diye yazıyor. Başka bir kullanıcı da “Tamam ama alacağın kurban parana bende ortağım” diye tiye alıyor…Bir başkası da “Bu Kurban Bayramı'nda soğan kavurma yerine et kavurma yiyeceğiz.” diye abartıyor…Başka bir aklı evvelde Kambersiz düğün olmaz hesabı “Kurban etiyle rakıda iyi gider.” Diye milletin kutsalına laf atmadan edemiyor…
İnandırıcılığını kaybeden, temcit pilavı gibi her seçim öncesi tekrarlanan başka bir konuda seçim güvenliğinin olmadığı iddiası. CHP seçim güvenliği diye ortalığı velveleye veriyor ama kendileri de bu iddialarına inanmamış ki bir bakıyorsun bazı yerlerde sandıklarda görev alacakların listesini İl Seçim Kuruluna vermeyi unutmuşlar…
Artık böylesi saçma sapan ve inanırlığını yitirmiş seçim güvenliği kartının oyuna sokulması, seçim yenilgisine bulunmaya ve uydurulmaya çalışılan en büyük mazeret olduğunu sağır sultan dahi biliyor. Seçim güvenliği yok denildiği zaman artık halk bunu “Seçimi kaybediyoruz” diye okuyor.
Bu mazeretin de iyice cılkının çıktığının, bağımsız yargı ve siyasi müşahitler huzurunda şeffaf olarak yapılan seçime çamur atmanın deli saçması kadar değeri kalmadığını anlamış olacaklar ki artık konuyu ıslak imzalı tutanaklara kadar indirgediler…
Sandıktan çıkan oylar ve kullanılan kullanılmayan oy pusulaları, sandık kurulu önünde sayım ve dökümü yapılıyor bütün temsilciler imzalıyor ve bir çuval içinde mühürlü bir şekilde sadece sonuç tutanağı ile İl/ilçe Seçim Kurullarına teslim edildiğini birleştirmeler yapıldığını, birleştirmenin sonuçları da YSK tarafından internet ortamında paylaşımı yapılıyor… Bu kadar şeffaf ve kontrol zinciri içinde yapılan seçime yapılan çirkin yakıştırmalar artık inandırıcı gelmiyor… Ancak seçimi kaybettik demek yerine böylesi bir mazeretin ardına sığınmak daha kolay olduğu için bu mazeret dillendirmekten de geri durmuyorlar…
Bunun yanında hiç hesapta olmayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ülke TV'de ki canlı programda üşütmeye dayalı olarak rahatsızlanması sonucu ortaya çıkan manzara birçok insanı tedirgin etti…
O andaki yaşananlar her nedense rahmetli Turgut Özal'ı hatırlattı…
“Menderesi astınız, Özal'ı zehirlediniz, Erbakan'ı kumpas ile iktidardan indirdiniz. Muhsin Yazıcıoğlu'nu şehit ettiniz ama Erdoğan'ı yedirmeyiz” diye feryat edenlerin korkusu mu tecelli mi ediyor diye endişelenenler olmadı değil…
Daha önceki yazılarımda da “Erdoğan'ın çok yorulduğunu bu nedenle de yakın çevresi tarafından sağlığına için dikkat edilmesi” gerektiğini dile getirmiştim…
Erdoğan'da her fani gibi ölümü tadacaktır, bunun ne zaman olacağı ise Yüce Rab'ımızın bilgisi dahilinde ve takdirindedir. Ancak takdirin önünde ise tedbir yazmaktadır… Kişiyi ölümden eceli koruyormuş… Tedbir kuldan, takdir ise Allah'tandır… Bu nedenle de ille de tedbir…
Cumhurbaşkanı Erdoğan çok çalışıyor ve yorgun olduğu her halinden belli oluyor…
Erdoğan'ın sıkı korunduğunu, bununda bazılarını rahatsız ettiği bilinen bir gerçek… Kötüyü çağırmamak adına iyi düşünelim ama yakın çevresinin de Reisi bu kadar çok yormaya hakkı yok…
Bu nedenle bir seçmen olarak “Reisin etrafında koltuk kapmaca oynayanlar, lütfen artık koltuk derdine son verin ve elinizi taşın altına koyun…” diyesim geliyor ama…
Başbakanlık, bakanlık koltuklarından başarılı olamadınız, yerlerinizi başarılı olacaklara bırakınız denildiği zaman “Küstüm Çiçeği” gibi alınıp AK Partiden ayrılan ve sonrasında parti kuran, karşı tarafa geçip “Kaktüs” oluveren karakterdeki figürleri görünce de günümüzde başka diyarlara göç ettiği için tedavülden kaldırılmış antika değerindeki “Vefa'yı” hatırlatan, “Koltuk kapmacayı bırakın, elinizi taşın altına koyun” çağrısının ne kadar anlaşılabileceğini; anlaşılsa dahi ne kadar uygulanabileceğini sorgulamadan da edemiyor insan…