Ayasofya Camisi ibadete açılabilmesi için gerekli olan resmi prosedür ve açılış için yapılması gereken hazırlıklar tamamlandıktan sonra 24.07.2020 tarihinde Cuma namazının kılınmasıyla fiilen ibadete açılmış oldu. Ayasofya'nın ibadete açılması ülkemizde ve İslam dünyasında büyük bir memnuniyet ve coşkuyla karşılandı. Koronavirüs tehlikesine ve kısıtlamalarına rağmenbinlerce insanın Ayasofya Camisine Cuma namazına katılabilmek için camiyi ve sokakları doldurması muhteşemdi.
Bunun yanında, İslam ülkesi (!) olarak bilinmesine rağmen, kukla ve darbeciler tarafından idare edildiği için İslami hassasiyetlerden uzak Orta doğu ülkeleri(!) ile Vatikan ve Yunanistan gibi bazı batılı devletler ise ulusal yas ilan etti, bayraklar yarıya indirerek memnun olmadıklarını gösterdiler…
Ayasofya'nın ibadete açılması gündeme geldiği zaman toplunun her kesimindekonu siyaset üstü, milli bir mesele olarak değerlendirilmiş, halk arasında ve bütün siyasi partiler de hoşgörümutabakatı sağlanmıştı. Buna rağmen bazıkimseler sırf mıcırık çıkarabilmek için Diyanet İşleri Başkanımızınhutbeye kılıç ile çıkmasını ve okuduğu hutbe üzerinden başlatılan, hutbede Cumhuriyetin kurucusuna lanet okundu… İftiralarıylazoraki çarpıtma ile kargaşa çıkarma gayretkeşliğidikkat çekiciydi.
Diyanet İşleri Başkanımız Profesör ünvanlı,konusunda uzmanbir bilim insanıdır. Neyi nasıl yapacağını, neyi nerede nasıl söyleyeceğini bilecek kadar da bilgi ve tecrübe sahibidir. Ayasofya'nın açılışında okuduğu hutbeyi internet ortamında tekrar, tekrar dinledim.
İtina ile hitabet disiplini içinde ilmi bir çalışmanın sonucu özenle seçilmiş bir dil ile hazırlanmış olan hutbenin hiçbir yerinde Cumhuriyetin kurucusuna lanet okunduğu iddiasını ispat edecek hiçbir ifade bulunmamaktadır. Bunun için de bahsi konu hakkında fikir ve bilgi sahibi olmak isteyen ve kul hakkına girmek istemeyen herkesin Diyanet İşleri Başkanımızın Ayasofya'nın açılışında okuduğu hutbeyi orijinalinin olmasına dikkat etmek şartıyla mutlaka dinlemelerini öneririm.
Açık açık söylemedi, ama demek istedi, ima etti iddialarıyla fitneve provakasyon yaratmaya yönelik bir gayretin ürünü vahametten ibaret olan bu iddia, halk arasındaki“Bay Ördek” alınganlığı olarak tabir edilen, ön yargı ve iftiranın tavan yapmış halinin bir sonucu olan bu yalan, tam anlamı ile bir paranoyadan ibarettir.
Bildiğiniz gibi böyle konular ile ilgili halk arasında “Bay Ördek” alınganlığına dair anlatılan hikâye vardır. Kendisine “ Ördek” lakabı ile hitap edilmesine çokkızan her söylenenden nem kapan ve her konuşmaya ve harekette vahamete kapılan bir kişi olan “Bay Ördek”, samimi olduğu ve yağmur yağdığını söyleyen arkadaşına alınganlık gösterip “Bana Ördek” dedin diyesaldırganlaşması ile aralarında kavga başlar. Arkadaşı her ne kadar“ben yağmur yağacak dedim. Ördek lafı ağzımdan çıkmadı”demesine rağmen,“Sen bana doğrudan Ördek demesen de yağmur yağıyor demekle“Bay Ördek” dedin. Çünküyağmur yağınca, göl olacak, göl olunca da ördekler yüzeceği için sen bana dolaylı olarak “Bay Ördek ” demek istedin paranoyası içindeçırpınıp durması anlatılır ki, bugün Diyanet İşleri Başkanımızın okuduğu hutbe ile yapılamaya çalışılan tam anlamı ile budur.
Mustafa Kemal toplumun ortak değeri olup kimsenin tekelinde değildir. Hele hele, “Mustafa Kemalin askeri değilde generalleri olsanız ne yazar…” İle başlayan ve ağza alınmayacak galiz küfürler ile hakaret eden HDP'liye gelecek üç beş oy için ağzını açamayanların, demedin, ama demek istedin saçmalığı ile koro halinde Diyanet İşlerine Başkanına saldırmaları Atatürk sevgisinden olmadığını halkın büyük çoğunluğu farkında ve konu ile ilgili yaşananları sessiz ve derinden izliyor.
Bunun yanında birçok eski yeni siyasi açılışa davet edildikleri halde, gelmediler/gelemediler. Katılıp katılmama konusundaki verdikleri karar kendi tercihleridir, canları sağ olsun. Ama inanınız birçok insanımız gibi benim de gözlerim açılışta Abdullah Gül'ü aradı. Gelmemesi/gelememesi büyük bir eksiklikti. Keşke ülkemiz veâlemi İslam için böyle önemli bir günde eski yeni bütün siyasi liderler Ayasofya'nın açılışına gelebilselerdi.
Bu arada davet edilmesi durumunda açılışta Ayasofya'da kılınacak olan Cuma namazına geleceğinisöyleyen Muharrem İnce, sade bir vatandaş gibi gelip, Ayasofya'nın bahçesinde halk ile Cuma namazı kıldığına dair haberlerigörünce ülkem adına çok sevindim. Ama sonrası da bu konuda öyle bir bilgi kirliliği yaratıldı ki, Yalova'daki mahalli bir gazetenin haberine göre, “Diyanet İşleri Başkanının daveti üzerine değil de Allah'ın daveti üzerine gidiyorum.” Diye açıklama yaptığı yazıldı. Arkasından daulusal bir gazetede, Muharrem İnce'nin açılışta Cuma namazını Ayasofya'da değil de Sultanahmet'te kıldığına dair haber yayınlandı ki dikkate değerdi. Dünya görüşlerimiz farklı olsa da Muharrem İnce'nin bu davranışıgerçekten ince bir davranıştı.
Türk halkı artık kavga ve kaos istemiyor. Birbirinin özgürlüğüne, inancına, yaşamına ve fikrine zikrine saygı gösteren anlayışınhâkim olmasını istiyor…
Bağırıp çağıran, birbirleri ile kavga eden, rutubetten nem kapıp “Bay Ördek” alınganlığı ile halkı galeyana getirmeye çalışanların devri artık kapanıyor…