Vallahi ne kadar gurur duysak az.
Aktörlük konusunda en az Daniel Day – Lewis, komedyenlik konusunda ise en az rahmetli Richard Pryor kadar olduğunu bilirdik de filozofluğu konusunda kapasitemiz onun naçizane fikirlerini anlamaya pek yetmemişti.
Allahtan Foreign Policy dergisi onu 100 düşünür arasına koydu da biz de ülkemizdeki bu cevheri keşfetme şansını yakaladık (Elalemin mecmuaları ülkemizdeki filozofları bulup ortaya çıkarıyor, siz hala onu muhatap almayın!).
Bu mecmua 2008 yılında Fethullah Gülen'i de en iyi 100 düşünür arasında birinci sıraya koymuştu. Anlayacağınız dergi bizim ülkeye çalışıyor. (Siz Türkler Fethullah out, Selahattin in diyor bu tarz durumlara sanırım)
Hele bu mecmua Fethullah Gülen'in son fetvasını duysaydı onu önümüzde 20 sene boyunca birinci sıradan indirmezdi: “Zinadan kaçamıyorsanız zevk almamaya bakın” (Maazallah Fethullahçı bir şakirtin dediği üzere Fethullah Gülen'in odasının içinde uçtuğunu duysalar mecmuayı onun üzerine yaparlardı)
Zaten bizim ülkede hangi toplumsal kriz yaşansa hemen burada biten Noam Chomsky bu mecmuanın her senesinde mutlaka listeye giriyor. Onun yeri hep garanti. Bundan sonrası için Demirtaş'ın yeri neden garanti olmasın, Chomsky'den neyi eksik?
Foreign Policy asrın filozofu Selahattin Demirtaş'ı şu şekilde sunuyor: “42 yaşındaki avukat HDP'nin liderliğini yaparak Haziran seçimlerinde yeterince koltuk kazanarak Erdoğan'ın yasama içinde çoğunluğu kazanmasının önüne geçti. HDP'nin cazibesini genişletti, partinin sadece Kürt çıkarlarını değil ayrıca liberalizm, kadın, gay hakları, çevre ve Erdoğan'ın otoriterliğine karşıtları da temsil etmeye başladı. Cumhurbaşkanı (Erdoğan) Demirtaş'ı ''terör örgütü arkasında duran'' biri olarak resmetmeye çalıştı. Demirtaş'ın fikirleri, karizması ona ''Kürt Obama'' takma ismini kazandırdı ve kafası karışık Erdoğan'a meydan okumaya devam ettiği Türkiye'nin siyasi atmosferine fırlattı.”
Liberalizm hakkında da Selahattin Demirtaş Türkiye'nin önemli temsilcileri arasındaymış. Valla bu konu beni aşıyor canlarım siz en iyisi onu son liberal Nevşin Mengü'ye sorun, o sizi bu konu hakkında aydınlatır.
Çevre falan deyince de aklıma hayatında bir dikili ağacı olmayıp ağaç için Gezi'ye çıkan 3-5 zibidi geliyor. Ne onlar kadar çevreciyim, ne de uykusunda adam öldürüp de yere sigara izmariti atmayacak kadar “pek hassas” bir terör örgütünün mensubuyum. Bu meseleyi de Geziciler ve PKK arasında halledersiniz artık.
Hele gay hakları dediniz mi aklıma Selahattin Demirtaş'tan önce Mahmut Tanal geliyor. Onun için bu konuda da ondan fikir alırsanız daha iyi olur. Selahattin Demirtaş Eskişehir'de seçilmeyecek bir yerden koyduğu eşcinsel adayıyla pek de bu literatüre hakim olmasa gerek. (Demirtaş eşcinsel hakları konusunda Michel Foucault'tan bile daha bilgilidir, ona lafım yok da Türkiye'de “Pride Yürüyüşleri” de “gerici” dediğiniz AK Parti zamanında yapılır oldu, kısacası 8 Haziran'da kendini iktidar zanneden HDP zamanında değil yani)
Mecmua Erdoğan'ın Selahattin Demirtaş'ı “terör örgütü arkasında duran” biri olarak resmetmeye çalıştığını söylüyor. Hani şu içerden yanan tepesinde bir şey olmayan Kurşunlu Cami'yi devletin tepeden bombaladığını söyleyen Demirtaş'ın mevkidaşı Figen Yüksekdağ bildiğim kadarıyla en son terör örgütlerine sırtını dayıyordu ama kaçırmışız arada öyle değilmiş meğer.
Acaba dergi IRA'nın liderlerinden Michael Collins'in ve ETA'nın eski rahmetli olan lideri Javier Lopez Pena'nın da opera sanatçısı falan olduğunu mu düşünüyor?
Kıkır kıkır gülmeyin yahu, memlekette 1960'dan 2015 yılına kadar tüm yılları alt alta sıralayan yazar en çok okunan yazar oluyor da biz böyle boş yazı yazınca mı sorun oluyor?
Mecmua Demirtaş'ı “Kürt Obama” olarak tanımlamış bir de. Obama'nın başkan unvanı var, bu filozofun en bilindik sözü “Seni Başkan Yaptırmayacağız” olduğu için bu mecmua da Demirtaş'a hakaret etmiş, bu kadarını da savunacak değiliz cancağızım. Hiç değilse gay haklarını savunduğu için “Kürt Ulrichs” ya da çevre haklarını savunduğu içinse “Kürt Haeckel” deselermiş daha oturaklı olurmuş.
Zaten 1 Kasım'dan bu yana Demirtaş “cool” takılmaya başladı, kendisinden pek haber alamıyoruz, bir de bu tarz ithamlarla kendisini yedirmem. Eğlencemiz daha yeni başlıyor.
Sanırım geçenlerde konuşmuş “parti içinde gizli Erdoğancılar var” falan demiş, bir de Amerika'dan icazeti alıp genel başkanlığa tekrardan aday olacağını Amerika dönüşü söylemiş. Bunların dışında da kendisini göremedik, oysa 8 Haziran'da birilerini asmıyordu da yargılıyordu, şimdi sesi soluğu kesildi.
Gelip biraz konuşsa da şu mecmuanın 2016 yılı düşünür listesine girmesi için malzeme verse. Örneğin; sırtlarını dayadıkları terör örgütlerinin kazdığı hendeklerden bahsetse, kendi kendilerine ilan ettikleri özyönetimleri falan anlatsa, “Seni Başkan Yaptırmayacağız”dan sonra “Başkanlık Sistemi'ni konuşabiliriz”e gelen o muhteşem çarkını bülbül gibi şakısa hiç fena olmaz.
“Mardinli Aziz Sancar” Nobel falan alıyor diye gurur duyuyorsunuz da memleketinizden çıkan “Kürt Obama” ile niye gurur duymuyorsunuz yahu? Size de aşk olsun! (Kimya mühendisi olarak Aziz Sancar'ın buluşunu anlatmak isterdim de Deniz Gezmiş'in bit pazarından aldığı parkayı kapitalist şirketlerden alıp “Kahrolsun Emperyalizm” diye höyküren bizim Gezi'nin Y kuşağı anlamayacağı için anlatamıyorum ne yazık ki)
Bence bundan sonraki hedef Demirtaş'ın sazıyla sözüyle MTV Müzik Ödülleri'nde en fazla ödül alan Madonna'yı geçmesi olmalıdır.
Bu konuda zorlanacak olursanız da Ahmet Hakan'a danışabilirsiniz.