Sevgili okur, bu yazımda sizlere yine hepimizi ilgilendiren bir konudan bahsetmek isterim. Apartmanda yaşam..Ortak kullanım alanları söz konusu olduğunda birbirimizin haklarını gözetiyor muyuz? Aynı katı paylaştığımız komşularımızın göz zevkini kapı önüne fırlatılan ayakkabılarımızla bozuyor muyuz? Alt kattaki komşumuzun hakkına geç saatlerde ya da sabahın salasında yaptığımız gürültülerle giriyor muyuz? Bugün bunları okuyan bir kişi bile olsa değişime ön ayak olmalıdır.

Türkiye'de belli bir ekonomik seviyenin üzerinde geçim kaynağı olan insanların bahçeli müstakil bir ev sahibi olma imkanı varken diğer yanda büyük bir çoğunluk oturduğu apartman dairesinin geri ödemesini senelerce ödeme çabasındadır. Hal böyle olunca zengin değil ama orta halli diyebileceğimiz o geri ödemesi oldukça yüksek evlerde oturan insanlarımızın da katlanması gerektiği apartman kuralları vardır. Bir noktadan sonra katlanmak diyorum buna , çünkü medeni toplumlara yakışmayan görsel, çevresel ve gürültü kirliliği ile yaşamayı kabullenmek zorunda kalıyoruz. Oturup da hepimizi ilgilendiren konularda empati yapmak yerine, çevremizde olup bitenlere duyarsız kalıyoruz.Toplumları karşılaştırmayı hiç doğru bulmuyorum, yaşanılan coğrafyada çekilen acılar da tutulan yaslar da bir değil. Dolayısıyla yaşam biçimleri de bambaşka olacaktır. Ama başka toplumların bizden öğreneceği yardımseverlik, misafirperverlik, alçak gönüllülük ve sıcak kanlılık gibi özelliklerimizin yanına keşke biraz da onlarda ki kurallara uyma istikrarını katsak da tadımızdan yenmesek ha?

Her allahın günü üst katınızda oturanların tavanla beraber aşağıya inebilecek olma ihtimali ile yaşamak çok asap bozucu. Fazla rahatlık sonunda kişiye zarar olarak döner. Kuralsız insanlar kuralsız çocuklar yetiştirir ve bu böyle nesiller boyu gider. Daha yaşanabilir bir dünya için ;

Empati ve kurallara saygı ile..