Düğün değil, seyran değil, bayram ise hiç değil… Aksine millet Koronavirüs illeti ile can derdinde iken, dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı misali, İmamoğlu'nun e-mail ile tehdit edilmesi haberi gündeme paraşüt ile düştü.
Delisinin, zır delisinin, zırzır delisinin olduğu, siyasetin hastalık derecesinde fanatik taraftarlarının bulunduğu ülkemiz de, insanların evlerinden çıkamadığı kritik ve sıkıntılı bu günlerde klavye tetikçiliği diyebileceğimiz, kişilik bozukluğunun bir sonucu olarak tezahür eden böyle bir saçmalığın hayatın olağan akışında normal değerlendirilmesi gerekir.
Çünkü işinin, aşının; çoluk, çocuğunun sağlığı ve geçimi ile memleketinin derdinde olan, aklı başında bir hiç kimse, milletin sıkıntıdan burnundan soluduğu bir zamanda, kimsenin gündeminde siyaset, seçim gibi konuların aklının ucundan bile geçmediği bir zamanda İmamoğlu'na tehdit mesajı atıp başını belaya sokmaz.
Ancak; aklıselim hiç kimsenin tasvip etmesinin ve hoş görmesinin de mümkün olmadığı tehdit, e- mailin yoluyla da olsa İmamoğlu'na yapılmış ise, orada durup düşünmek gerekir.
Bunun için böyle bir olaydan sonra İmamoğlu'nun tabanına hitap eden ve İmamoğlu tarafından maddi ve manevi her türlü desteğin sağlandığı iddiaları bulunan sosyal medya hesapları başta olmak üzere, basılı ve görsel yayın organları tarafından alayı vala ile servis edilmesi, “ bunun altından bir çapanoğlu çıkacak” düşüncesinin oluşmasına neden oldu.
Çünkü Türkiye bu ve buna benzer o kadar çok pis ve çirkin provokasyonlara şahit oldu ki; dumanı üstünde tüten ve provokasyon çağrıştıran böyle bir olaya “ağzı sütten yandığı için yoğurdu üfleyerek yeme” titizliğindeki herkes bu olaya şüphe ile yaklaştı.
Sonunda tehdit mailini atan Tuna Görgünoğlu isimli şahsın, CHP'nin Etimesgut ilçesinde kayıtlı aktif delegesi ve milletvekili aday adayı olduğu iddiaları üzerine bizzat CHP tarafından yapılan açıklama ile duyuruldu.
Siyasetin şımarık çocuğu, İmamoğlu'nu, Türkiye kamuoyu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı gösterildiği zaman tanıdı.
Aday gösterildiği günden günümüze kadar ki geçen süre içinde, mazbatamı verin çırpınışları ile Ordu Valisi ile girdiği “BasİT” tartışması, çoluk çocuk ile birlikte Anıtkabir'e çıkıp mazbatasını almadığı halde İstanbul BBB sıfatını ile defteri imzalaması, Eyüp Sultan'da dua etmesi ile çizdiği değişik ve ilgi çekici ele avuca sığmayan, dur durak bilmeyen, laftan sözden anlamayan bir profil çizdi.
Seçildikten sonra da, musakka - antrkot ile başlayan, tatil bana yakışıyor ile devam eden, “temel atmama töreni” gibi bir saçmalığı siyasi literatürümüze kazandırması ile ünlendi. İBB Meclisinde kayak takımı girsin tartışması ile terbiye sınırlarını aşan kavgacı ve agresif siyasi polemikleri, gereksiz ve reklam kokan Showları ile gündemi meşgul etti.
Siyasette devamlı yanlış yapan, verdiği hiçbir sözünü tutamadığı için seçmen ve tabanında itibar ve irtifa kaybeden İmamoğlu'nun boşalan yelkenleri sürekli olarak sun'i gündemler ve düzmece senaryolar ile dolduruldu. Her hâlükârda da parlatılarak gündemde tutulmaya çalışıldı.
İmamoğlu'nu siyaset sahnesine paraşüt ile oturtan güç, Erdoğan misalindeki gibi İBB başlayan bir maraton ile başkanlık seçiminde Millet İttifakının Başkanı adayı olarak seçtirmek için hazırlık çalışmaları devam ediyor. Ancak geçen süreç içinde İmamoğlu istenilen performansı ve tabanda güven sağlayamadı. Bunun içinde yedek kulübesinde bekleyen, İnce ile Mansur Yavaş'ta bunu fark ettikleri için vakit kaybetmeden ısınma turlarına başladılar.
Bu halkın hiçbir zaman CHP zihniyetine oy verip başkan seçtirmeyeceğini her kes gibi, Türkiye siyasetin oyun kurucu baronları da biliyorlar. Bunun içinde uzun yıllardan beri seçimlerde hile var argümanı işleniyor, altı kaos için dolduruluyor. İnce Başkanlık seçiminde büyük başarı sağlamış ve CHP'nin beklentisinden çok oy almasına rağmen, seçim sonuçlarına itiraz etmeyip yenilgiyi kabullenmesi, kaosa ramak kala oyunu bozduğu için baronlar tarafından siyaseten kalemi kırılmıştı
Bunun içinde önümüzdeki seçimlerde yenilgiyi kabullenip, kaosu boşa çıkaracak bir aday yerine, agresif, inatçı, ayakları yere basmayan yenilgiyi doğası gereği kabullenmeyecek bir profil çizen İmamoğlu ile mağdur senaryosu desteğinde seçime hazırlama ve arkasındaki çıkarılabilecek kaos projesi için ön çalışmalar devam ediyor.
Bunun için son yaşanan e-mail tehdidini bu kapsam içinde, İstanbul Boğaziçi Aşiretinin Ağaları ile Ankara'nın Bağları arasındaki mücadelenin bir sonucu yaşanan küçücük ayrıntıyı bu fikir koridorundan tahlil etmenizi öneririm.