“Bilim Dünyası”nin ünlü fıkrası, CHP-Ergenekon çevrelerinin seçim rakamlarını “okuma” manzarasını en iyi açıklayıcı olmaya devam ettiği anlaşılıyor.
Seçimlerden üç gün önceki “öngörü”mden gurur mu duysam esef mi etsem lütfen yardım edin!
Üç gün öncesinden, “Partiler boylarının objektif ölçüsünü alacak. Ama subjektif olarak herkes galibiyetle çıkacak!.. Buna göre sıra ile; Ak Parti %45’in yakın etrafında, CHP %30’un altında, MHP %15’e doğrunun cıvarında ‘ölçü’sünü alacak... BDP’yi ne arzu etmeye ne de tahmin etmeye elim varmıyor. Onlar %6’nın eksi veya artı küsuratlarında sayarlar.” demişiz. (Yayın: hurhaber.com, 27 Mart; Tunceli Emek, 29 Mart; Yeni Şafak, 3 Nisan)
3 gün öncesi (27 mart) tahminimiz
|
Bir hafta sonrası (6 Nisan) AA sonuçları
– YSK henüz açıklamadı –
|
AK Partı: %45’in yakın etrafında
|
% 45,54
|
CHP %30’un altında
|
% 29.54
|
MHP %15’e doğrunun cıvarında
|
% 14.67
|
BDP: %6’nın eksi-artı küsuratları
|
3.48+2.16=% 5.64 ( BDP/HDP)
|
Kaynak: Posta
Araştırmalarda bilim çalışanlarının subjektif çıkarımlarını (sonuç “okuma”larını) minimize etme amaçlı ünlü fıkra şöyledir:
Araştırmacı, bir pireyi beyaz bir masa üzerine koyup çalışmaktadır. Elini masaya vurur, pire sıçrar. Bir ayağını koparır yine vurur masaya, pirenin sıçrama yüksekliği biraz düşer. Sıra ile iki ayağını, üç ayağını koparır ve sıçramalar kademeli düşer. Araştırmacı her denemede notlarını alır. Sonra dördüncü ayağını koparır ve masaya vurur. Pire sıçramaz. Biraz daha sertçe masaya vurur, pire yine sıçramaz. Araştırmacı gözlüklerini düzeltip “genel sonuç”u yazar: Pirelerin tüm ayakları koparılınca kulakları sağır olur.
Felsefe derslerinin, kendi gerçeğini görmeye yanaşmayan insan hâlleri çözümlemelerinde de ünlü bir Bilge-Köpek “söylence”si vardır:
Bir bilge, bir göletin başında oturmaktadır. Susuzluktan kırılan bir köpeğin devamlı olarak gölete kadar gelip, tam su içecekken geri kaçması dikkatini çeker. Dikkatle izler olayı. Köpek susamıştır ama gölete geldiğinde sudaki yansımasını görüp korkmaktadır. Bu yüzden de suyu içmeden geri kaçmaktadır. Sonunda köpek susuzluğa dayanamayınca, gözlerini yumup hızla koşarak kendini gölete atar ve kendi yansımasını görmediği için suyunu içer, çekip gider.
Bilge düşünür, iki sonuç çıkarır:
1) Bir insanın istekleri ile arasındaki engel, kendi içinde büyüttüğü korkulardır. İnsan bunu aşarsa, istediklerini elde edebilir, hedeflerine ulaşabilir.
2) Bir bilgenin bir köpekten öğreneceği şey vardır.
Ergenekon versiyonlarının şu yukarıdaki rakamları okumaları, CHP’nin ne kadar oyunu arttırdığı, özellikle AK Parti’nin son 2011 genel seçimlerinden bu yana %6-7 arası nasıl oy kaybettiğı etrafında odaklandırdıkları, HDP’nin “herşeye rağmen” kaydettiği muazzam merhale yorumlarını ciddi-ciddi müşahade ediyoruz... Vallahi yukarıdaki bir fıkra artı bir “söylence” dışında başka bir şey aklıma gelmedi onlar için şimdilik.
Fakat buraya şunu eklemeliyim: Bu seçimlerde en gözden kaçırılan – daha doğrusu okunmak istenmeyen – sonuç, il genel meclisi oylarından hareketle kamouyu araştırmacısı Adil Gür’ün verdiği MHP sonucudur: “Eğer tabanı İstanbul ve Ankara'da partisine oy verseydi oran yüzde 19'a çıkabilirdi” (Haberler.com).
Bunun baş nedeni ile ilgili olarak şu “sıcak haber” anılmaya degerdir.
Taraf gazetesi, Özgür Gündem’in “TEHLİKELİ SEÇİM!” başlığı altındakiuzun haberinde, baş orta ve sonda üç kez tekrarladığı cümleleri “KCK: AKP süreci bitirmek istiyor” manşetiyle“sade” bir paragrafa alarak aynen asağıdaki gibi özetledi:
KCK, “Erdoğan bu açıklamasıyla zaten çoktan beri tıkanan ve olmayan bir sürecin AKP tarafından tamamen bitirilmek istendiğini tescillemiştir” dedi.
Kürt halkının demokratik özerkliği kendi mücadele ve iradesiyle inşa etmekten başka seçeneğinin kalmadığının belirtildiği KCK açıklamasında, şunlar yer aldı: “Erdoğan, Önder Apo’yu bir halkın iradesi ve hareketimizin baş müzakerecisi olarak görmek yerine, sıradan herhangi bir tutsak gibi değerlendirmiştir. AKP, ya Önderliğimizle yasallığa dayalı bir müzakere sürecine girecektir ya da bunun dışındaki seçenek hiç kimsenin arzulamadığı yeni bir sürecin gelişmesi olacaktır.”
TARAF (6 Nisan)
Dikkat edilirse MHP lideri, o eski boğaz tellerini yırtıcı bağırtılarına bile gerek görmeden bu sonucu bulmuştur. Tabiri caizse “Allah razı olası” PKK politikacıları, MHP’yi %20’lere tırmandıracak “çantada keklik” oyları “Başkan Apo’ya özgürlük kampanyası”larıyla kendilerine sağlamıştır. Şu haliyle bu doğrultudaki “Apocu” siyaseti geliştirmeyi de (Öcalan önüne geçemezse) sürdürecekleri anlaşılıyor.
Mevcut PKK yönetiminin Önderlik’leri “Artık ‘silahlar sussun, fikirler ve siyasetler konuşsun’ noktasına geldik” manifestosunu uygulama plitikası bu minvalde devam ediyor. Yani “şunu-şunu yapmazsan vururum”u fikirlerin konuşması olarak tarihe yazmayı sürdürüyor.
Kürtler bir yana Türklere bile parti kurma imkânına (HDP) sahip olmasına rağmen, fikirlere dayalı bir sivil çalışma ile devleti/hükümeti zorlama ve teşvik etme PKK’nin aklından geçmemektedir.
Çünkü böyle bir yolla MHP’nin oylarının tırmanması durur, Ak Parti’nin Öcalan üzerinden yürüttüğü Çözüm Süreci’nde eli rahatlar... Ve giderek Öcalan’ın siyaset yapması (özgürleşmesi) mümkün hale gelir. İktidar PKK’sinin fevkalade korktuğu seceneğin de bu olduğunu anlamak fazla zor değildir.
Ve bıkmadan tekrar ederim ki; PKK’nin unutmuş göründüğü “uluslararası komplo” güçlerinin – Cemaat üzerinden giriştikleri cözüm Süreci odaklı operasyonundaki fiyaskodan sonra – yeni “hamle”si İmralı heyetleri üzerinden Öcalan’ın ruhsal formasyonuna yönelik olacaktır.
Öcalan da “hislerimle politika yaparım” yeteneğini “Önderliğe özgürlük” kampanya ve gürültülerindeki ulusal tuzağa odaklarsa, Kürt-Türk bütün ulusalcı ve paralelcilerin kotarmaya çalışacakları yeni operasyonların yeni bir fiyaskoya derdest olması işten bile olmaz.