Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür Haber, Türkiye ve dünyadan önemli olan Son dakika, Güncel, Teknoloji, Magazin ve Siyaset haberlerini okuyabilirsiniz.

SON DAKİKA
Sol Ok
Sağ Ok
Menü
Ara
Facebook Twitter
ANASAYFAGÜNDEMSİYASETSPOREKONOMİ SEYAHAT TEKNOLOJİ YAZARLAR FOTO VİDEO

Ali Kemal Özcan

Danıştay 'One Minute'si

Facebook Twitter Linkedin WhatsApp Tumblr Yazdır Büyüt Küçült
Cumhurbaşkanlığı Riski III

Bir ulusal, bir yerel ve hurhaber.com sitesinde yayınlanan (13-14 Şubat) “Bütün ‘Kadife’ Darbeler Çözüm Sürecini Hedefleyecek” başlıklı yazımda “seçimlere kadar yolsuzlukları bir kenara bırakmayı – yani ‘örtme’yi – namus ve şeref borcu adderim. Yüz yıldır Ortakvatan’ın bağrında iş tutan ‘küresel sistem’in o pis parmaklarının içimizle oynamasından artık çekilmesini istemek böyle bir ‘şey’dir...” dedikten sonra sebebini bir cümleyle ifade etmiştim:

“Çünkü yolsuzluk iftira ve gerçekleri, Çözüm Süreci’ne doğrultulmuş topun mermisinin arkasına yerleştirilmiş itme gücü en yüksek ‘barut’tur burada.”

30 Mart yerel seçimlerine kadar için demiştik tabi. O seçimler geçti. Şimdi cumhurbaşkanlığı seçimlerinin “sathı mahalli”ne girdik. Fakat bu seçim o seçim değil. Zira o seçimde yolsuzlukların üstünün açılması ne kadar “barut”u arttırıyor idiyse, bu seçimde örtülmeye devam edilmesi “barut”un patlayıcı gücünü üçe-beşe katlayacaktır.

Sözkonusu yolsuzlukların ne “hal”de olduklarını maalesef bilecek durumda değilim. Müdahale edilmeyecek bir yargı süreciyle hepsi değilse de bir kısmı çıkar. Ama ben birisini biliyorum, çünkü “fail” kendisi söyledi. Ve bu yolsuzluk, üçüncü kez yazdığım Erdoğan’ın “cumhurbaşkanlığı riski”nde kullandığım “bir elde iki karpuz” benzetmesindeki karpuzlardan biridir. Dahası en kırılgan – yani en patlayıcı – olanıdır. Ve bu “karpuz” eski, neo ve bunlarla birleşmeye ısınan Kürt Ergenekonu “parçacıkları”nın oluşturduğu karpuzdan daha büyük olabilir.

Dolayısıyla cumhurbaşkanlığına gönderilmesi halinde Erdoğan’ın, uygulayacağı söylenen anayasasız-ve-sorumsuz “fiili başkanlık” ile yönetemeyeceği bir “karpuz” olma ihtimali yüksektir.

Failinin ikrar ettiği yolsuzluk, ekonomiden sorumlu bir bakanın 700 bin liralık saati kendi parasıyla almasıdır. Bu, saati bir işadamının kendisine almasından daha büyük bir yolsuzuktur. Hele bu “komşun açken tok yatamazsın” diyen İslam dininin referanslarıyla iktidar olmuş bir bakan için ultra-yolsuzluktur. Ve AK Parti’nin “ortak aklı” bunu böyle ele almazsa, üç koldan saldıran Vesayet Cephesi, Parti’nin gövdesini yemek için “baş”ın koparılıp Çankaya’ya gönderilmesine bile ihtiyaç kalmaz.
Mesela benim 700 bin liralık değil ama 700 liralık saat alma imkânım var fakat 15 yılı aşkındır kolsaati kullanmam, çünkü çep telefonunda saat var. (Dersim’in bir köyünde 2000 yılında başlattığımız, birinin villa ötekinin şato berisinin saray deyip “ti”ye aldığı mütevazı bir Sanat ve Felsefe Akademisi’ni 14 yıldır bitiremiyoruz. Socrates’in Akademia’sından buraya “2400 yıllık dönüş”ün sembolik ifadesi olacak Akademi’yi bitirmek için kolsaatinin 7’de biri yeterli olmasına rağmen!)

“Yolsuzluk alçaklıksa iftira alçaklığın karesidir” de demiştik aynı yazıda. Yani yolsuzluğun iftirası “iş” yapmaz ama gerçeği kendisini örteni affetmez.
***
Başbakan’ın bugünkü (10 Mayıs) Danıştay “merasim”i çıkışı bir ikinci “one minute” olmaya adaydır. Veya onun iç vesayetçilere çekilmiş hâli... Ama başbakanın bunları Çankaya’da “fiili başkanlık” ile yapabilmesi çok kuşkuludur. Başbakanın muhtemel “dolduruş” ve “yukarıya itme”lere değil, Afyon’da – yine bugün – hatırlattığı Alparslan’ın son sözlerindeki “kibir” dersinin ruhu ile, oynanmamış rakamlara vurulmuş bilimsel bilgi ve verilere teveccühü beklenir.

Çünkü vesayet güçleri biraraya gelmekte sınır ve sınıf tanımazlar. Ve buldukları en küçük “delik”ten girerler. Bu anlamda MİT’in İmralı’da neyi konuşup tartışacağı her zamankinden fazla belirleyen olacaktır. Öcalan’ın son görüşmede (26 nisan) söyledikleri, adeta Kürt Hürriyet’i gibi yayın yapan gazeteye YA ÇÖZÜM YA ÇATIŞMA manşetiyle şöyle yansıdı:

Öcalan, "Dönem karakter değiştiriyor. Her an derinlikli çözüm imkanları da, çatışma olasılıkları da devrededir." (Özgür Gündem, 27 Nisan, 2014)

Tabi İmralı görüşmesinden bu çıkarsa Ö.Gündem’in müteakip manşeti “Kalkan: Gerilla müdahale eder!”inin altına yazacağı şöyle olur:

Çözüm sürecinin en riskli dönemine girdiğini belirterek AKP’yi uyaran Duran Kalkan, ‘Eğer gerçekten çözüm yönünde adım atılmaz, Önder Apo’nun ortaya koyduğu projelere karşılık verilmez ise gerilla da müdahale eder, halk da’ dedi. (Özgür Gündem, 9 Mayıs 2014, manşet)

Ne demek? Gerilla dağda halk ovada vuracak. Bu mu silahın susup fikir-siyasetin konuşması?

Peki hemen herkesin haklı olarak manifesto dediği 2013 Newroz Mektubu’nda aynı Öcalan “‘artık silahlar sussun, fikirler ve siyasetler konuşsun’ noktasına geldik...” dememiş miydi? “Silahların konuşması” mevzide 24 saat namluların susmaması değilse eğer, MİT’in İmralı birimi neyi konuşuyor orada?

Öcalan ve PKK’nin “iç”inin 23 yıllık çalışanı olarak söylerim ki, olan ikisinden biridir: Devletin İmralı birimi Öcalan ile ya silahsız siyaseti konuşmuyor ya da kendisine silahsız siyaset fırsatı vermiyor...

Ve Öcalan’ın bu şekilde silahla siyasete devamı, enaz Mao kadar, enaz Lenin kadar, enaz M.Kemal kadar, hatta enaz Garibaldi’nin hocası Mazzini kadar liderliğinin siyaseten intiharıdır. Bu da, tarihin adeta önümüze tepside sunduğu Dördüncü Türk-Kürt İttifakı’nı dinamitleme anlamı taşır.
***
Tarih Marx’ın dediği “sınıf mücadeleleri” tarihi değildir. İnsanlık tarihi aslolarak elitler arası iktidar savaşları, yönetilenlerin de onlar için ölmeleri tarihidir. Bu sebeple, bu kâinatta tekbaşıma da kalsam “kıyameti koparma”nın – kırıp dökmeyen bir kıyameti koparmanın – ne olduğunu herkese, nasıl yapılacağını da “iki taraf”a göstermekten geri durmayacağım.

Başbakanın bugünkü Danıştay çıkışında gösterdiği insanî cesareti takdire şayan oldu. Eklerim ki; benim de vatandaşî cesaretim bundan az değildir.

Bir vatandaşın 30 Nisan günü Kızılay postanesinden AP00697239592 nolu PTT kargo ile İmralı’ya gönderdiği “Araf’ta”ki Çözüm Süreci adlı kitabın “alıcı”ya zaman kaybetmeden verilmesinin, sonra da üç-buçuk yıldır görüşme bekleyen bu vatandaş ile gün kaybetmeden görüşülmesinin, cumhurbaşkanlığına aday olmaya karar verilmesi açısından hayırlı olabileceği Alparslan dersi ile düşünülürse kimse birşey kaybetmez. Tersine kaybetme riski bertaraf edilebilir.
Danıştay “one minute”si vesilesiyle söylemiş olduk, hayırlısıyla…
ALİ KEMAL ÖZCAN DİĞER YAZILARI
 ÇOK OKUNANLAR
Hurhaber.com'da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hür Haber sorumlu tutulamaz.

ANASAYFA | GÜNÜN HABERLERİ | KÜNYE | REKLAM | RSS