İçişleri Bakanı Efkan Âlâ'nın istifası ve yerine Süleyman Soylu'nun atanması son günlerin en fazla tartışılan konusu oldu.
Eğer Âlâ'dan ziyade Soylu'nun geçmişine ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 4 Ağustos'ta işadamlarına seslenirken kullandığı, “Kimsenin gözünün yaşına bakacak durumumuz yok. Acırsanız, acınacak hale gelirsiniz” sözlerine odaklanırsak, Âlâ-Soylu değişimini daha net görebiliriz…
Soylu'nun geçmişine bir göz atalım; Soylu, 1969 doğumlu genç ama deneyimli bir politikacı. Aynı zamanda da cesaret ve risk katsayısı hayli yüksek bir kişiliğe sahip…
İşletme Fakültesi'ni bitirdikten sonra kimi kurumlarda çalışmış ve daha sonra kendi şirketini kurmuş; 1987'de siyasete atılmasına rağmen, iş dünyasından kopmamış, şirketini kapatmamış…
1987'de DYP Gençlik Kolları'nda atıldığı siyasette hızla yükselmiş; 1995'de, yani 25 yaşında DYP Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı görevine seçilerek, Türkiye'nin en genç ilçe başkanı unvanını almış. Dört yıl sonra ise DYP'nin İstanbul İl Başkanı olmuş…
Mehmet Ağar'ın istifasıyla 2007'de yapılan seçimlerde DYP'nin Genel Başkanlığı koltuğuna oturmuş…
DYP'nin DP diye ad değiştirmesinin ardından 2008'de yapılan ve üç adayın yarıştığı kongrede 993 geçerli oyun, 922'sini alarak Genel Başkanlığa seçilmiş…
Soylu, partisiyle görüş ayrılığına düşerek “Demokrasi Buluşmaları” adını verdiği seminerlerle 12 Eylül 2010 referandumunu destekleyince, partisinden ihraç edilmiş…
Soylu'nun yolu 2012'de AK Parti ile kesişince, burada da hızla yükselişi göze çarpıyor:
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın aktif siyasete dönme davetini kabul ederek, 2012 yılında AK Parti'ye katılan ve aynı yıl AK Parti MKYK'sına seçilen Soylu, daha sonra partinin Ar-Ge'den Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirildi…
7 Haziran 2015 seçimlerinde AK Parti'den Trabzon milletvekili seçilen Soylu, aynı yıl Teşkilattan sorumlu Genel Başkan yardımcılığı görevine atandı…
24 Kasım 2015'te Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevine getirilen Soylu, dikkat çeken çalışmalarıyla öne çıktı…
Efkan Âlâ, Soylu'nun aksine bürokrat kökenliydi. Batman Valiliği'nin ardından 2004'de Diyarbakır Valiliği'ne, oradan da 2007'de Başbakanlık Müsteşarlığına atandı…
Erdoğan'ın en çok güvendiği bürokratlarından biriydi ve 17-25 Aralık 2013 FETÖ'cü darbe girişiminin ardından Türkiye'nin en kritik günlerinde, en önemli bakanlık olan İçişleri Bakanlığına atandı.
Bu görevini de layıkıyla yürüttü, ancak 15 Temmuz FETÖ'cü darbe girişimiyle başlayan yeni süreçte farklı bir İçişleri Bakanı'na ihtiyaç vardı.
PKK'nın eylemlerinin yoğunlaşması, hele de IŞİD'in 55 can alan 2016 Gaziantep saldırısı bazı tartışmaları da beraberinde getirdi…
Ayrıca, FETÖ'yle ve PKK ile mücadelede Başbakan Yıldırım'ın dediği gibi yeni bir konsept gündemdeydi; artık savunmaya değil, taarruza geçilecekti…
Emniyetin yeniden yapılandırılması ve jandarmanın sevk ve idaresinde de daha cevval, daha dinamik, daha hızlı, daha yaratıcı ve teşkilattan gelen kayırma taleplerine aldırmayan yeni bir bakana ihtiyaç vardı.
İşte Süleyman Soylu, bu özellikleri nedeniyle Efkan Âlâ'nın boşalttığı İçişleri Bakanlığı görevine atandı.
