Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür Haber, Türkiye ve dünyadan önemli olan Son dakika, Güncel, Teknoloji, Magazin ve Siyaset haberlerini okuyabilirsiniz.

SON DAKİKA
Sol Ok
Sağ Ok
Menü
Ara
Facebook Twitter
ANASAYFAGÜNDEMSİYASETSPOREKONOMİ SEYAHAT TEKNOLOJİ YAZARLAR FOTO VİDEO

Ali Kemal Özcan

Akşener'in 'Grup' Sataşması

Facebook Twitter Linkedin WhatsApp Tumblr Yazdır Büyüt Küçült

‘Fırıldak Siyaset' ile vatanın dibini oyuyorsunuz. 

Bu haftanın meclis grup konuşmasında M. Akşener “arkadaş”, bir röportajımın son cümlesini ve manşetini aktardı: cümlelerin kendisine dokunmadı, yani bu manada tahrif etmedi!

Fakat ülke siyasetimizde gına, esef ve utançla izlediğimiz fırıldak yöntemlerin bir bayağı sonucu olarak “yolunmuş tavuk” edip —amiyane tabiriyle cımbızlayıp— verdi.

Evet; ben kendimi kullandırttım ve bu “kullanım” benim için şereftir, haysiyettir! Bu şeref ve haysiyeti ömrümün sonuna kadar alnımın orta yerinde taşıyacağım… 

Burada NE için, KİM için kullanıldığıma hiç girmiyor Akşener arkadaş. Girmiyor, giremiyor, girmek istemiyor … Çünkü “şerefim” buradadır ve “fırıldaklık” dediğim yer, işte tam burasıdır.

Yine çünkü, 4 yıl 4 aydır söyleyegeldiğim “kim için, ne için” kendimi kullandırttığımı, neden bunun bir şeref-haysiyet olduğunu bu röportajın kendisinde de söylemişim. Oraya hiç girmiyor! Fırıldak metot burada… Okuyucunun takdirine sunarım.

(serbestiyet.com/roportaj/roportaj-ali-kemal-ozcan-ben-kendimi-kullandirttim-bu-kullanilmaksa-benim-icin-sereftir-144915/)

*****

Akşener arkadaşın, kadın onuruna yaraşır bir vicdan muhasebesine girişip bu hayasız/talihsiz metottan kendisini en kısa zamanda kurtaracağına inanıyor, inanmak istiyorum. 

Şimdi bu şerri hayra vesile ederek, bu kullanılma şerefimin “nerede” olduğunu, burada çok kısaca tekrar ederek asıl konumuza geçeyim: 

Geçmeden de; Meral Hanım'a, benim için “arkadaş” deme nezaketinde bulunduğu ve —pek iyi niyetle olmasa da— bana “posta güvercini” dediği için iki kez gönülden teşekkür ederim.

Birincisi “arkadaş” deme ile en-azından nezaketi ayağa düşürmediği için, ikincisi “posta güvercini” derken —farkında olmadan da olsa— beni onurlandırdığı için kendisine teşekkürlerimi sunarım. Zira posta güvercinleri, Allah el vermediği için, ayağına bağlanan postasını yerine ulaştırarak emanete ihanet etmezler! Ayrıca posta güvercini ile barış güvercini birbirine bir “tık” kadar yakındır… 

Aynı röportajın konu-alakalı soru ve cevabı aşağıdaki gibidir: 

Size yönelik “devlet tarafından kullanıldı” eleştirileri var. Siz devletin sizi kullandığını düşünüyor musunuz? 

Bunlar züğürt zırvalarıdır... Benim 2019'da İmralı'ya gidişim karşılıklı menfaatlerin buluştuğu bir görüşmeydi. Bireysel bir çıkar için İmralı'ya gitmedim, toplumsal menfaat için gittim. 2005'ten bu yana hem Erdoğan'a hem de Öcalan'a ulaşmaya çalışıyordum. İstanbul seçimlerindeki bu fırsatı çok iyi tespit ederek bir girişimde bulundum. Devlet bulunmadı bu girişimde. ‘Alın beni kullanın ve gönderin İmralı'ya' dedim tabiri caizse. Bu sayede ‘ben de Öcalan'ı görmeye gitmiş olurum' demiş oldum mealen. Bunun için kullanılmak benim için şereftir. 20 yıldır peşinde olduğum Abdullah Öcalan ile 2 gün boyunca Ortadoğu'nun Türk-Kürt ilişkileri temelinde kaderini tartıştık. Bu benim için 1 İstanbul seçimi değil, 1000 İstanbul seçimine bedeldir…

Özetle, Eğer İmralı'ya gidiş benim için bir ‘kullanılma' ise ben bu kullanılmayı şerefle, haysiyetle, alnımın tam orta yerinde taşırım. Çünkü toplumum için kullanılmış olurum. İnsanım ben, hayvan değil. Aristo ne diyor? ‘Toplum için kendini kullandırtabiliyorsan insansın' … yoksa hayvansın. Ben insan olmaya çalışan ve doğduğum köyde “Yeniden İnsanlaşma Akademisi” diye bir “şey” kurmuş bir sosyoloğum. 

Hadi okumadı, okumaya fırsat bulamadı burayı Akşener arkadaş, peki bunu kendisine aktaran “kurmay” elemanı ne okudu ne anladı ne aktardı bu cümlelerden ??? 

Aristo insanı “siyasi hayvan” olarak tanımlar, bunun konumuz alakalı meali/çevirisi şudur: Kendisini parçası (hücresi) olduğu toplumu için kullandırtmayan insan, insan olmayan diğer mahlukattandır. Tolstoy da bunu “Kendi acını hissediyorsan canlısın, başkasının acısını hissediyorsan insansın” diye günceller…

Yani; İstanbul seçimleri için değil (bunun için kullanmayı deneyenler tersinden şamarı zaten yediler ve 13 bin yerine 800 bin farkla kaybettiler!), Mustafa'yı “Atatürk” yapıp Dolmabahçe “zindanında” öldüren faşist-Kemalist elitin 100 yıllık bir kangrene dönüştürdüğü 1000 yıllık Türk-Kürt ilişkilerinin yeniden tarihî rayına oturtulması için kendimi kullandırttım! İmralı'da bunu konuştuk iki gün... Bunun sağlanması için yegâne sosyolojik, siyasi ve felsefi figür Abdullah Öcalan'dır çünkü. Öcalan'ın bu manadaki ehemmiyetinin Türkiye'ye, Türklüğe, Kürtlüğe ve mümkünse bütün ümmete anlatılması elzemdir.

Tam burada, Akşener “arkadaşıma” bir naçizane teklifim, daha doğrusu bir “hodri-meydanım” olacak:

Kendisiyle, kendisinin seçeceği bir gün Yozgat'a birlikte —ayrı yollardan— gidelim: Kendisi Öcalan'ın “terörist-başı” ve “bölücü-başı”lığını anlatsın, ben ise Öcalan'ın 1000 yıllık Türk-Kürt ilişkilerinin Anadolu ve Mezopotamya'daki ortak bekası için manasını, ehemmiyetini ve vazgeçilmezliğini —dolayısıyla yerli ve milliliğini— anlatırım… Başımıza gelecekleri başımızın üstünde kabul edelim! Var mısınız Akşener hocam? 

Bölücü-terörist Başı” diye diye bu vatanı, bölünmenin eşiğine getirdiniz. Ben ise, Öcalan ile bu eşikten ­—yani girdaptan— milletimizi çekip çıkarmayla hemhâlız… Gecemiz-gündüzümüz, hayalimiz-hülyamız, derdimiz-tasamız budur bizim!

Öcalan'ın yüzyıllık bir kangrene dönüştürülmüş bu sorunumuzun “bir haftada çözümü” iddiası, projesi-planı var…  Sadece plan proje değil, buna gücü var! Sizin var mı?

25+5 yıldır buna odaklanmış, buna kilitlenmiş bir Öcalan var İmralı'da… 75 yaşına geldi devletin elinde! Onun için bir “İmralı-odaklı Süreç” dedim, aktardığınız o son cümlemde. Ve şunları da dedim o son cümlesini ve manşetini okuduğunuz söyleşimde: 

Eğer Abdullah Öcalan devreye sokulmaz ise, Türk-Kürt ilişkileri çok ciddi bir bölünmeyle karşı-karşıya olur. Bölünme demek, boğazlaşma demektir...  Önümüzdeki en az 50 yıl, Ortadoğu'da feci bir kaos ortamı demektir. İran-Irak- Suriye'nin hâlini görüyoruz, Allah beterinden saklasın! Hem Türklük hem de Kürtlük ciddi bir beka sorunu ile karşı-karşıyadır.  

Yani sevgili Meral arkadaş; bu “deli” öyle zamanın ABD tetikçisi Fetullah ve faşist-Kemalistlerin —tam çözümün eşiğine gelmişken— ortakça baş-tetikçi ettikleri kahvaltı teklifçine benzemez! Çünkü bu deli bir “ne oldum delisi” değil, vatanının ve milletinin delisidir! ...

Millet eğitimsizdir ama “aptal” değildir! “Karnını kaşıyan” iddiası “Türk solu” olarak bilinen Kemalist-faşist elitin 100 yıllık kendini-bilmez nobranlığı, pervasızlığıdır. Yozgat'tan çıktığımızda konuşuruz… 

Kahvaltı edeceksek mertçe edeceğiz, fırıldakça değil… Mertlik öyle sanıldığı ve hince topluma “yedirildiği” gibi erkeklerin mal-mülkü değildir, bilirsiniz. 

Size bir teklifim daha var sevgili Meral hanım: Dilediğiniz yer ve zamanda, dilediğiniz katılım kombinasyonunda size, İmralı'da 2 gün ne konuştuğumu sırsız-sınırsız anlatayım. Kılıçoğlu hemşerime de Gara “operasyonu” faciası sonrasında bu teklifi yaptım...

Hemşerimin —maalesef— masaya vururken bile korkudan tir-tir titrediğini biliyoruz. Siz korkmayın lütfen!  

Şakayı severim ve şakayı iyi de yaparım. Ama şaka değil: Anadolu Türklüğü en azından son 200 yıl zarfında vatanlaştırdığı Anadolu'da hiç bu kadar bekası ile burun-buruna gelmedi! Kürtler de bu beka tehlikesinden muaf değildir… 25 yıldır “Türk Kürtsüz, Kürt Türksüz yapamaz!” diyen —ve buna çalışan — yegâne vatandaş Öcalan'dır! 

“Terörist-bölücü Başı” deyip erkânını ayakta alkışlatarak “milliyetçi oy” avı yapayım derken, bir kadın olarak kalbinizi; “Koyun CAN derdinde kasap ET derdinde” denen zalimane nasırlaşmaya kaptırmayın lütfen! 

Mevzubahis vatan ise gerisi teferruattır” boşuna demedi ortak ecdadımız… 

Ali Kemal Özcan
22 Ekim 2023

  YORUM YAP / YORUM OKU
ALİ KEMAL ÖZCAN DİĞER YAZILARI
Hurhaber.com'da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hür Haber sorumlu tutulamaz.

ANASAYFA | GÜNÜN HABERLERİ | KÜNYE | REKLAM | RSS