Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür Haber, Türkiye ve dünyadan önemli olan Son dakika, Güncel, Teknoloji, Magazin ve Siyaset haberlerini okuyabilirsiniz.

SON DAKİKA
Sol Ok
Sağ Ok
Menü
Ara
Facebook Twitter
ANASAYFAGÜNDEMSİYASETSPOREKONOMİ SEYAHAT TEKNOLOJİ YAZARLAR FOTO VİDEO

Ekin Gün

Ahmet Hakan Nişantaşı’ndan Bildiriyor…

Facebook Twitter Linkedin WhatsApp Tumblr Yazdır Büyüt Küçült

Ahmet Hakan geçenlerde Selahattin Demirtaş'a açık bir mektup yazdı.

Kısaca dedi ki: “Selahattin Demirtaş PKK'ya silahları bırakma çağrısı yapmalı”

Eski bir dosta yazılmış romantizm havasındaki mektubun süslü cümlelerle sos

edilerek servis yapılmış ana fikri bundan ibaret.

Mektup o kadar naif ve dokunaklı ki okurken Selahattin Demirtaş'ın

bağlamasının tellerinden çıkan melodiyi kulaklarınızda hissetmeniz mümkün.

Zaten Selahattin Demirtaş'ın bağlamasından dökülen türküleri de Ahmet

Hakan'ın programında dinlemenin şerefine nail olmuştuk, böylesine bir

mektupta tekrardan bu acıklı türküleri anımsamak hoş oldu gerçekten. Hele de

bugünlerde…

Ahmet Hakan'ın bu mektubunu dünyanın tüm apolitiklerine okutsanız üç aşağı

beş yukarı “Selahattin Demirtaş 7 Haziran'dan önce Etiler'in, Nişantaşı'nın ünlü

bir halk sanatçısıydı, barajı geçince silahları kuşandı” diye düşünürler.

Tabi bunu apolitikler ve Türkiye'nin siyasal durumundan hiç haberi olmayanlar

düşünür de Türkiye'nin en çok okunan yazarlarından biri olan Ahmet Hakan

neden insanlara bunu düşündürecek bir yazı yazar?

Mutlaka bir sebebi olmalı diye düşünüyor insan.

Özellikle de bahar dönemi boyunca Doğan medyasının televizyonlarında alttan

“oylar HDP'ye!” KJ'sinin geçmesine ramak kalmışken rüzgar gülü nerden esti

de Ahmet Hakan türkülerine eşlik ettiği Selahattin Demirtaş'a bu mektubu niye

yazdı?

Selahattin Demirtaş 7 Haziran'dan önce ünlü bir halk sanatçısıydı da bu 7

Haziran seçimleri onu çok değiştirdi bağlamayı bırakıp silahlara mı sarıldı

yoksa?

Ya da bizim bilmediğimiz Selahattin Demirtaş'ın ikiz bir kardeşi var da bunu

sadece memlekette Ahmet Hakan mı biliyor?

Oysa kınayamadığın örgüt silahın tetiğini çeksin ya da çekmesin sen silahların

gölgesinde siyaset yapıyorsan, bir söylediğini ertesi gün “dağdan” gelen karşı

cevap sonrasında yalanlamak zorunda kalıyorsan, barajı geçip geçmemekle

silahları kullanıp kullanmama arasında bir mesafe kalmadıysa ve silah her

durumda bir tehdit halini oluşturuyorsa, Meclis'te Kandil'in siyaseti dışına

çıkamıyorsan değil bağlama altından yapılmış arp de çalsan değişen bir şey yok.

Bağlamanın sesi uzaktan nasıl gelir bilmem ama dünyanın tüm senfoni

orkestraları da birleşse eli silahlı bir terör örgütünün silah sesleri dünyanın tüm

seslerini bir anda susturabilir, buna karşılık Meclis'te 80 milletvekilinle tek söz

edemezsen bağlama çalman seni sempatik yapmaz.

Doğan medyasına bağlı gazetede yazıp yine aynı medyanın televizyonunda

program yapan biri bunu herhalde bizden daha iyi bilecektir, hadi bilmedi

diyelim ona bunu anlatacak tekne arkadaşı, ağabeyi Ertuğrul Özkök bu tarz

durumlarda vites nasıl “R” tuşuna getirilir, öğretebilir.

Tabi Selahattin Demirtaş'tan İç Anadolu yöresine ait bir türkü istemekle onu

Nişantaşı'nın, Bebek'in sempatik bir halk sanatçısı haline getirmenin cazibesi

her şeye bedel olsa da hayatın gerçekleri insanın peşini bırakmaz hiç.

Gerçekler de Ahmet Hakan'ın peşini bırakmıyor zaten birkaç zamandır.

Baksanıza…

17-25 Aralık Darbeleri'nde otonom yapıyı savunmakla kalmayacaksın bir de

Dışişleri'nin çok gizli bir toplantısını illegal bir biçimde dinleyenlere ateş

püsküreceğin yerde casuslukla ilgili tuhaf bir yazı yazacaksın…

AK Parti'nin 30 Mart'taki yerel seçimleri kazanmasını “AK Parti nasıl

kazandı?” diye halkın meşruiyetini es geçip Özkök edasıyla başka bir meşruiyet

arayacaksın…

Devlet Bahçeli'yle Ramazan ayında röportaj yapıp her nasılsa Bahçeli'nin

fotoğrafını binlerce görsel içinden çay içerken ki karesini bulup algı operasyonu

yaratacaksın…

Çıkıp da tüm bunlar için özür dileyeceğin yerde çalıştığın medya kuruluşunla

HDP'ye ve Selahattin Demirtaş'a kapı kapı oy toplamadığın kalacak, bir de

programına çıkarıp PR çalışmasını yapacaksın…

Şimdi de çıkıp sempatik bir halk sanatçısı haline getirdiğin Demirtaş'ın sanki

silahlara bağlı bir örgütün siyasi uzantısının lideri olduğunu bilmiyormuş gibi

“neydin, ne oldun” tarzında üç maymunu oynayan bir yazı yazacaksın.

Yemezler!

Senin şanssızlığın tekne arkadaşın ve değerli ağabeyin Ertuğrul Özkök

zamanındaki Türkiye'nin olmaması ve bundan sonra da o Türkiye'yi tarih

kitapları dışında başka hiçbir yerde göremeyecek olman.

Onun için geç bu modası geçmiş eski dosta yazılmış mektup havalarını da

hayatın gerçeklerine dön.

Nişantaşı'nın Arnavut kaldırımlı sokaklarında nasıl gözüküyor bilmem ama

yurdun dört bir yanından görünen samimi olmadığın gerçeğinden başka bir şey

değil.

Tabi bu da senin için ne ifade eder, orası da ayrı.

  YORUM YAP / YORUM OKU
EKİN GÜN DİĞER YAZILARI
Hurhaber.com'da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hür Haber sorumlu tutulamaz.

ANASAYFA | GÜNÜN HABERLERİ | KÜNYE | REKLAM | RSS