“Ah nerde o eski ramazanlar!” Bu cümleyi neredeyse her insan hayatının bir döneminde kuruyor. Aslında ramazanlar hep aynı, değişen sadece biziz. O yüzden cümlenin doğrusu; “ah nerede o eski biz!” olmalı. Çünkü insan yaşı ilerledikçe, dertleri büyüdükçe, böyle şeylere daha az heyecan duymaya başlıyor. Artık bu güzel günler sanki sıradanlaşmış gibi hissediyor ve geçmişe özlem duyuyor. Halbuki her şey neredeyse aynı.
Mesela bu ramazanda Nihat Hatipoğlu başta olmak üzere tüm hocalar sahur ve iftar programı yapacaklar.
Bu ramazanda bazı televizyon kanalları “Çağrı” filmini oynatacaklar.
Bu ramazanda da bazı kola markaları reklamlar çekerek ramazan kampanyalarını duyuracaklar.
Bu ramazanda cadde üzenlerinde şerbetler satılacak.
Bu ramazanda kimi çocuklar öğleye kadar oruç tutacak, kimi çocuklar iftara yarım saat kalasıya orucunu bozacak, kimileri de annesini “beni sahurda uyandır“ diye tembihleyecekler.
Bu ramazanda da yıllardır tanıdığımız bazı arkadaşlarımızın gizli tansiyonu, gizli şekeri olduğunu öğreneceğiz.
Bu ramazanda haberlerde; “iftarda ne yemeliyiz?” diye uzmanlarla yapılan röportajları izleyeceğiz.
Bu ramazanda da sosyal medyada oruçla alakalı komik şeyler paylaşacaklar.
Bu ramazanda kadınlar arasında Kuranı hatim etmek için cüz dağıtımı yapılacak.
Ramazanlar aynı, olgunlaşan bizleriz. Fakat önemli olan iyiliklerle dolu bir ay geçirmek. Rabbim hepimizin ibadetlerini şimdiden kabul eylesin. Hayırlı ramazanlar.