Merhaba sevgili okurlarım, tabi eğer hala okuyorsanız.
Son zamanlarda her tv kanalında kitaplardan ilham alarak çekilen yeni yerli dizileri görmekteyiz. Çok hoş doğrusu, insan yerli dizilerin bu kadar zirveye yerleştiğini görünce seviniyor elbet. Ancak senaryolaştırılmış her konunun ardında bir kitap ve o kitabın ardında da bir kurgu vardır. Bu kurguların bir kısmı gerçeğe dayanır bir kısmı hayal ürünüdür. Peki izlemeyi bu kadar canla başla beklediğimiz dizilerin asıl yazarlarını tanıyor muyuz dersiniz? Bizde hayranlık uyandıran bu senaryoların asıl sahipleri hakkında bilgi edinme ihtiyacı duyuyor muyuz? Ah, çok da ilgilenmiyoruz işin bu kısmıyla. Biz kolay olanı alıyor, çabucak tüketiyor ve devamını talep ediyoruz. Çünkü herşeyi tüketen insan, yaşanmış ya da yaşanabilecek kurguları da bitiriyor. İşte bu süreçte devreye yazarın gücü giriyor. Ne derler ona, Brain storming ‘Beyin fırtınası', işte yazar da tam olarak bunu yapıyor. Birikimlerini, hayal gücünü, gözlemlerini ve hislerini bir çuvala koyuyor deyim yerindeyse. Karakter analizi yapıyor, giydirip süslüyor, onlara can veriyor. Yalnız tabi ki dizilerin iyileştirici yanına da değinelim, çoğumuz işten evimize geldiğimizde onu bir kaçış yeri olarak görürürüz. Kitap okuyacak halimiz yokken dizinin içine daha kolay giriveririz. Sizin de olur mu bilmem, bazen bir kitap alırım elime, gözüm dizide, dizi bitmek üzere ama ben hala ilk sayfada..İşte bu da kendime ve benim gibi yapanlara küçük bir taşlama. Kitap okuyorum diye kandırmayın kendinizi, bir seçim yapın. Vazgeçebilecek misiniz diziden?
İzlemek değil de okumak neden uyutuyor sorarım size?..
Kitapların yer çekimiyle bir ilgisi olmalı!
Göz kapakları bundan mı kapanır?