Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür Haber, Türkiye ve dünyadan önemli olan Son dakika, Güncel, Teknoloji, Magazin ve Siyaset haberlerini okuyabilirsiniz.

SON DAKİKA
Sol Ok
Sağ Ok
Menü
Ara
Facebook Twitter
ANASAYFAGÜNDEMSİYASETSPOREKONOMİ SEYAHAT TEKNOLOJİ YAZARLAR FOTO VİDEO

Hasan Kaya

Adam yürüyor…

Facebook Twitter Linkedin WhatsApp Tumblr Yazdır Büyüt Küçült

Şaka değil…

Adam, 2023 yılının en sıcak günlerinde cesaretle, otoriteye baş kaldırıp “Adalet ve Değişim” pankartları ile Ankara'ya CHP Genel Merkezine yürüyor…

Kemal Kılıçdaroğlu “Adalet” pankartı ile aynı yollarda yürüdüğü zaman “Amanda aman ne güzel yürüyor.” Diye tempo tutup, methiye düzenler, elleri kızarıncaya kadar alkışlayanlar, bu defa yürüyen kendi partilerinden belediye başkanı da olsa Kılıçdaroğlu'na karşı “Değişim” pankartı ile yürüdüğü için görmezden duymazdan geliyor.

Her şeye söylenecek bir sözü, her soruya da mantıklı mantıksız verilecek cevabı olan, ömür boyu garantili protokol tribününde kombine siyaset yapma ayrıcalığına ve hakkına sahip olan ailenin üyesi olan CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan'ın bu eylemi ile ilgili “Ateş olsa cirmi kadar yer yakar…” Diye açıklama yapıyor...

Siyasette, “Umulmayan taşın baş yarması” gerçeğinin göz ardı edilerek böyle bir açıklama yapılması çaresizliğin dışa vurumundan ve dile gelmesinden başka bir şey değildir.

Konunun daha iyi anlaşılması için en baştan şu “Cürüm” ile “Cirim” konusuna açıklık getirelim.

Çünkü çokça karıştırılan bu iki kelime Cürüm; suç, kabahat anlamına, Cirim ise hacim, büyüklük anlamına gelmektedir. Halk arasında yaygın olarak kullanılan "Ateş olsan cürmün kadar yer yakarsın" ifadesi yerine Öztrak'ın alışıldık CHP tavrı ile hem bilgiçlik taslamak hem de karşı tarafı küçümsemek maksadı ile "Ateş olsan cirmin kadar yer yakarsın" diye kullanmayı tercih ediyor.

Bu tavır ile Tanju Özcan; önceki dönemlerde partide milletvekilliği, halende Bolu Belediye Başkanı olmasına rağmen otoriteye baş kaldırdığı için CHP'li belediyede parti kontenjanından işe sokulmuş parti delegesi gibi “Maraba Üye” muamelesine maruz bırakılıyor…

“Tıpış, tıpış gidip, oy vereceksiniz” diretmesi ile seçmenin aşağılanmasından sonra “Ateş olsa cirmi kadar yer yakar” açıklaması ile partisinin belediye başkanının yok sayılması CHP'nin kronikleşmiş küçümsemek ve yok sayma hastalığının tezahürünün en bariz örneğidir.

Halka, “Koyun, geri zekalı, makarnacı…” gibi tabanda yaygın olan bu küçümseme tavrının tavanda da daha diplomatik bir dille nasıl uygulandığının ve köylüleri 500-TL harcamaya layık görmeleri ise oyuna talip oldukları halkı tanımaktan ne kadar uzak olduklarının göstergesidir.

Bunun yanında belki de en önemlisi halkın inancının ve değerlerinin çiğnenmesi ve bir de bunun “Aydınlık ve İlericilik” gibi gösterilmesi var ki CHP'nin içine düştüğü en deriz bir çıkmazdır.

Atatürk'ün ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu partisi olduğu iddiası ile siyaset üreten ve Atatürk'ün mirasçısı olduğunu her fırsatta dillendirerek oy devşirmeye çalışan CHP'nin fondaş yazarları tarafından “Atatürk mezarından çıkıp gelse dahi bu delege yapısı ile parti içinde seçim kazanamaz” görüşünün dillendirilmesi de CHP'nin kuşatılmışlığını ve neden çözüm değil de çözümsüzlük ürettiğini açıklamaya yeterlidir.
Adam yürüyor…
Kemal Kılıçdaroğlu'nun yürüdüğü gibi elinde “Adalet ve Değişim” pankartları ile yürüyor…

Tanju Özcan'ın bir açıklama ile yürüyüşünü sonlandıracağı CHP Genel Merkezinin önüne geldiği zaman, genel merkez yetkilileri Tanju Özcan'ında çaylarını içebileceği gibi hiçbir mantıklı ve siyasette karşılığı olmayan absürt açıklama yapıyorlar…
Diretmeye bakar mısınız…?
“Çayını içebilecekmiş...” Çayını partinin çay ocağında mı içecek...?
Belki adam çay sevmiyor… Çay değil de oralet veya kahve içecek…
Yok içemezsin kardeşim… İllaki çay içeceksin…
Sonra da gün olup devran dönüp, bunu söyleyenler; Muharrem İnce vakasında olduğu gibi yüzlerine kapattıkları kapıyı rica minnet, hiçbir şey olmamış edası ile çalmak zorunda kaldıkları zaman, muhatapları onları kapıda karşılayıp “Hoş geldiniz, güle güle…” diye misli ile mukabelede bulundukları zaman feryat edeceksin…
Adam yürüyor… Hem de Anadol'unun orak sıcaklarında yürüyor…
Peki bundan sonra bu yürüyen adamın başına neler gelir…?
“Sarayın adamı” derler… “Erdoğan'ın heykelini dikmek için izin istedi verilmedi” derler. Kısacası derler oğlu derler...
Sonra kaset mafyası ve linç ekibi devreye girer… “Değişim” talebi rafa kalkar…Göstermelik bir kurultay ile gündem geçiştirilir…
Mahalli İdareler seçimlerinde de sandıklar açıklandığında Anadolu Ajansı ve sandık güvenliği tartışmaları başlar…
Filim başa sarar…
Seçimleri kaybedenler, CHP'de kazanırlar…
Yürüyen adam da yürüdüğü ve genel merkezde içtiği çay ile kalır…
Ama ister misiniz, Yürüyen Adam, CHP Genel Merkezine geldiğinde kendisine “Buyurun çay için” denildiği zaman arkasına dönüp baktığında, “Yürü, arkandayız bizde “Değişim” istiyoruz diyenlerden kimse kalmadığını görünce, Nasreddin Hoca misali “Ne değişimi kardeşim, Genel Başkanımız ömrü vefa ettikçe CHP Genel Başkanı olsun…” der mi?

  YORUM YAP / YORUM OKU
HASAN KAYA DİĞER YAZILARI
Hurhaber.com'da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hür Haber sorumlu tutulamaz.

ANASAYFA | GÜNÜN HABERLERİ | KÜNYE | REKLAM | RSS