Sarılı mavili Ukrayna bayrakları altında motive edici bir hazırlıkla maça çıkan Ukrayna ekibi "Dinamo" kavramını nispeten rakibi Fenerbahçe'ye vermiş şekilde bir maç tamamladı.
Fenerbahçe'nin bazı hataları da olsa iyi hazırlanmış ve istekli hali rakip Kiev'in celladını gören bir kurban gibi çekinmesine neden oldu.
Tur Fenerbahçe'nin Avuçlarının İçinde...
Önce Kiev tarafını düşünürsek uzun zamandır düzenli ve büyük maç oynamamış olmaları bu maça çok net yansıdı. Oyun tempolarının düşük, fiziksel olarak Fenerbahçe'nin gerisinde bir Dinamo Kiev takımını izledik. Sadece Ukrayna Liginde değil UEFA organizasyonlarında da Dinamo Kiev ile Shakhtar Donetsk takımlarının o her zamanki göze hoş gelen futbolunu belli bir ortalamanın altında göremezsiniz. Bu iki takımda geçmişte genel olarak bizim 3 büyük takımımıza karşı üstünlük kurmuşlardır.
Dün oynanan karşılaşmada maçın başından sonuna kadar sahanın hakimi Fenerbahçe oldu, rakibe net olarak "Ben sana izin verirsem oynarsın" dedi. İlk yarı daha temkinli ve rakibi tartan bir Fenerbahçe var iken ikinci yarı rakibi daha çok gözüne kestiren ve deplasmanda olmasına rağmen gol arayan bir Fenerbahçe oldu.
Her iki takım adına maçın sonucunu yorumlayacak olursak Fenerbahçe'nin özellikle ikinci yarıdaki baskısıyla kazanamadığı için üzüleceği, Dinamo Kiev tarafının da kendi evinde olmasına rağmen maçı berabere bitirebildiği için sevindiği bir karşılaşma oldu.
Jorge "KURT" Jesus!
Bir Özbek Atasözü der ki... "Aç kurt, hızlı koşarak gelir!" Jesus kariyerinde başarılar yakalamış bir hoca olsa da Fenerbahçe ile başarıya aç olduğunu ilk maçtan gösterdi.
Kadro itibariyle defans önünde iki savunma yönlü orta saha ile başlayan Jesus rakibin ne denli üstüne gelebileceğini görmek istedi. Rakip Kiev'in fiziksel ve maç temposu anlamında Fenerbahçe ile aynı seviyede olmadığını gören hoca ben bu işi İstanbul'a bırakmadan 1 yada 2 farklı galibiyet ile bu işi burada bitirebilirim dedi. Lincoln, Serdar Dursun ve Arda Güler'in oyuna girişi adeta Kiev'in ipinin çekileceğini gösterdi ama gol yememek uğruna gösterdikleri direnç İstanbul deplasmanında onlara umut oldu.
Bu ve buna benzer maçlarda risk almayıp sonucu ikinci maça taşımaya çalışan bazı Türk hocalara kıyas ile Jorge Jesus'un cesur ve büyük takım hocası tavrı Türk futbolunda yer alan herkes tarafından örnek alınmalıdır. Hepimiz isteriz ki Jesus sadece Fenerbahçe'ye değil Türk futboluna bir şeyler kazandırsın, unutulmamalıdır ki... "Kurt ile yaşayanlar ulumasını öğrenir!"